Türkiye uzun bir istikrar döneminin ardından yeniden bir sistem kriziyle karşı karşıya.
Bu çok derin bir kriz.
Öyle ki, "Artık geride kaldı, ağza bile alınmaz" dediğimiz "darbe" sözcüğü yeniden günlük hayatımıza geri döndü.
Sıradan bir olasılık gibi darbeden söz ediyoruz.
Türkiye bu görüntüye layık mı?
Kesinlikle değil.
Yapılması gereken ne peki, makulde buluşmak ve yeni bir toplumsal mutabakat oluşturmak.
Bunun nasıl olacağının cevabı kolay değil.
Çünkü krizin tarafları birbirine güvenmiyor.
Bir taraf diğerinin şeriat getirme çabası içinde olduğuna, karşı taraf da hukuk dışı yollarla tasfiye edilmeye çalışıldığına inanıyor.
Bugünkü bu tablodan, bu Meclis yapısından ortak bir akıl ürünü çıkarmak mümkün görünmüyor.
Siyaset kamplaştı, yeniden 12 Eylül öncesinin gerilimli ortamına dönüldü.
Peki ne yapacağız?
Öncelikle AK Parti'ye yönelik kapatma davasının sonucunu bekleyeceğiz.
Kapatma çıkmazsa, krizin şiddeti düşebilir, bir süre sonra normale dönüş yaşanabilir.
Ama kapatma çıkarsa, önümüze büyük bir açmaz çıkacak çünkü AK Parti'ye alternatif bir parti veya oluşum yok ve şu anda çıkması da mümkün görünmüyor.
Ne kadar zorlanırsa zorlansın, AK Parti bölünüp parçalanarak yeni bir iktidar partisi yaratılamaz.
Bu 28 Şubat'tan farklı bir tablo, üstelik Çankaya'da bu oyuna destek olacak bir cumhurbaşkanı da yok.
O zaman yapılması gereken tek şey seçime gitmek olacaktır.
Seçim ama nasıl bir seçim.
Bu seçimi toplumsal mutabakat sağlama seçimine dönüştürmek mümkün.
Seçimin tek gündem maddesi halkın onayından geçecek yeni bir anayasa olmalıdır.
Türkiye 12 Eylül rejiminin ürünü bu anayasayla toplumsal uzlaşmayı sağlayamıyor.
Üstelik TÜSİAD'ından TOBB'una, DİSK'inden Hak-İş'ine kadar toplumun çok farklı kesimleri yeni bir anayasa ihtiyacında birleşmiş durumda.
Kapatma davasının ardından yapılacak bir seçimin tek gündemi yeni anayasa olmalıdır.
Anayasa üzerine sözü de halk söylemelidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik bir hukuk devleti oluşunu teminat altına alan bir anayasa, toplumsal mutabakatı sağlamanın önemli aracı olacaktır.
Her parti sandığa kendi anayasa taslağıyla gidebilir veya nasıl bir anayasa arzuladığını anlatabilir.
Türkiye de makulde buluşarak rahatlayabilir.
Bu işin karakolda bitmesini istemeyen herkesin bu sürece katkıda bulunması gerekir.
Ergenekon ve medya
Bir kısım medya Ergenekon davasından bir şey çıkmayacağı inancında.
Olabilir.
Burası Türkiye, hayata dönüş diye operasyon yapıp adam öldürenlerin davasından bile bir şey çıkmayabiliyor.
Ancak bu işe şüpheli bakanların ortak bir özelliği var, onun altını çizmek istiyorum.
Türkiye'nin faili meçhullerinin üzerine niye bu kadar özenle gitmiyorsunuz?
Ergenekon sanıkları için gösterdiğiniz hukuki hassasiyeti, bir rahip Santoro, bir Hrant Dink için niye göstermiyorsunuz?
Sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle