En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Bu Başsavcı’nın başka işi yok mu?



Ruhat Mengi’yi Anayasa Mahkemesi’ne göndersen, ‘AK Parti niçin kapatılmalı? Hadi bir sözlü açıklama yap...’ desen, ancak bu kadar başarılı olabilirdi.
Koskoca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi’nin karşısına çıkmış, iddianamesini gerekçelendireceğine, hakkında dava açtığı partiyle dalaşıyor.

Hem de bunu Ruhat Mengi aklıyla yapıyor.

Eş durumundan yazar olan hanımefendiyi küçümsediğim sanılmasın.

Bir kavrayış ortaklığı ve benzerliğinden söz ediyorum.

Mesela, Türkiye’deki kötü ekonomik gidişe dikkat çekiyor Başsavcı, ‘İşsizlik, ekonomik kriz, kuraklık, cari açık, tıkanan AB süreci bir yanda dururken, üniversiteye türbanla gidemeyen kızlarla ilgili çözüm aranması...’ gibi laflar ediyor.

Demek ki, kötü ekonomik gidiş de artık kapatma gerekçesi sayılacak!

İyi de, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirmek, bu politikaların sorumlularıyla dalaşmak Başsavcı’nın üzerine vazife mi?

Bu Başsavcı’nın başka işi yok mu?

Sözlü açıklamada, insanın kanını donduran ifadeler var.

Mesela şu satırlar: ‘Bir kısım medyanın saldırıları sonucu takiyye mantığı ile hareket ederek özel amaçlı saldırılar gerçekleşiyor. Laikliği koruyan Cumhuriyet kurumları hedef alınıyor. Bu bağlamda laikliğe sahip çıkan başta yargı olmak üzere bütün cumhuriyet kuruluşları darbeci olarak gösteriliyor.’
Bitmedi.

Başsavcı’ya göre, (entelijansiya arasındaki) ‘laikçi, statükocu, siyasi dinozor’ türü yaftalandırmaların sorumlusu da AK Parti.

Hızlı ve etkin delil arama yoluna giden Abdurrahman Bey’imiz, ‘Atatürk’ü sevmiyorum’ diyen Nuray Bezirgan isimli öğrencinin çıkışını da kapatma gerekçeleri arasında zikretmiş. Tabii, 1999 depreminden sonra ‘7.4 Yetmedi mi?’ şeklinde pankart açan başörtülü kızları ilave etmeyi de unutmamış.

Demek ki, bütün bunlar AK Parti’nin yönlendirmesiyle ortaya çıkıyor.

Peki, ‘7.4 yetmedi mi?’ pankartının açıldığı dönemde AK Parti diye bir şey var mıydı?

Bitmedi.

Başsavcı, Demokrat Parti’nin ‘diktatörlüğünü’ de AK Parti’yle ilişkilendirmiş.

Sözlerinin arasında ‘karşı devrim’ ifadesi geçiyor mu, bilmiyorum ama, mantığı, çok partili parlamenter sistemi karşı devrim olarak niteleyenlerle aynı...

Diyor ki, ‘Ülkemizde 1950-60 arasında iktidarda olan bir partinin parlamentodaki çoğunluğuna dayanarak oluşturduğu ‘tahkikat encümeni’ vasıtasıyla diktatörlüğe yönelmesi, erkler ayrılığı ilkesinin 1961 Anayasası ile demokrasiye kazandırılmasını sağlamıştır...’
İnsanın, ‘ne alaka?’ diyesi geliyor.

Gerçekten ne alaka?

Bir siyasi durum değerlendirmesinden öte gitmeyen sözlü açıklamasında Başsavcı, bir de akıllara seza ‘fikir özgürlüğü’ tanımı yapmış.

Küçük marjinal bir partinin söz konusu söylemleri dile getirmesi fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilirmiş, ancak AK Parti için bu söylenemezmiş.

Bitmedi... ‘Delil olsun da, isterse taştan olsun’ anlayışıyla hareket eden Başsavcı, İsmet Paşa’nın ‘Millet bizim düşmanımızdır’ sözüyle ilgili tartışmayı da sözlü açıklamasının arasına sıkıştırıvermiş.

Hani, CHP’li Muharrem İnce, İsmet Paşa’ya etfedilen sözle ilgili konuşurken, AK Parti Rize Milletvekili Lütfi Çırakoğlu ‘doğrudur’ demişti ya...

Başsavcı bu tartışmayı da ‘değerlendirme’ kapsamına almış.

İsmet Paşa böyle bir söz etti yahut etmedi.

Ne olacak yani?

Etmiş olsa ne olacak, etmemiş olsa ne olacak?

Diyorum ya, Başsavcı sözlü açıklama yapmaya değil, AK Parti’yle dalaşmaya gitmiş.

Bu işi Ruhat Mengi ve gibileri başarıyla yapıyor zaten. Sen bize doğru, inandırıcı, ‘hah işte’ diyebileceğimiz deliller sun ki, ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ diyebilelim.

star



Bu yazı 1,068 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,425 µs