Bu yazıyı hazırlarken CHP'de Baykal'ın bugün Atina'da başlayacak Sosyalist Enternasyonal'in 23'üncü kongresine katılmaması eğilimi ağır basıyordu.
Katılır veya katılmaz. Hatta hayli sert rüzgarların estiği CHP Genel Merkezi'nde bir grubun "Sosyalist Enternasyonal'den ayrılalım" önerisi bile ciddi destek bulabilir.
Ancak bu fevri çıkışlar, CHP'nin son gelişmelerden bağımsız olaraksol çizgisini, sosyal demokratlığını en azından kendi içindetartışması zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Dahası solun ve/veya sosyal demokrasinin küresel tablosunu masanın üstüne sermesini de.
Zincirin halkalarını birleştirebilmek için, Sosyalist Enternasyonal'in BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne getirilen Antonio Guterres'in halefini belirlemek için yine Atina'da 30-31 Ocak 2006'da yaptığı seçimli toplantıyla ilgili olarak bu köşede yayınlanan yazımızdan bir bölüm aktarmak veya hatırlatmak zorundayız. 23 Ocak 2006 tarihli yazıda şöyle demiştik:
"Baykal, haftaya bugün Atina'da solun son zaferine imza atan Bolivya temsilcisini alkışlayacak. Kuşkusuz Bolivya'nın yanı sıra Venezüella, Brezilya, Uruguay, Nikaragua ve Peru temsilcileri de yoğun alkışlarla karşılanacak. Baykal'ın, başkan yardımcılarından biri olduğu Sosyalist Enternasyonal'in Atina toplantısında, iktidarla tanışmamış ender üyelerden birinin lideri sıfatıyla, kutlamalar sırasında neler hissedeceğini bilmiyoruz."
Sol yol ayrımında
Aradan geçen 2.5 yılda dünyada sol hem ilerledi, hem geriledi. İlerledi; çünkü Latin Amerika'yı fetheden "Altermondialist" veya "Farklı sol" akımlar yeni mevziler kazandılar. Örneğin, Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'den umudunu kesenlerle eski Doğu Almanya Komünist Partisi'nin üyelerinin oluşturdukları, Sosyal Demokrat Parti'nin eski Genel Başkanı Oscar Lafontaine'in liderliğini üstlendiği "Die Linke" (Sol) müthiş sıçrama yaptı. Örneğin, Fransa'da Troçkist eğilimli Devrimci Komünist Birliği'nin medyatik lideri Olivier Besancenot'un başlattığı "Antikapitalist Yeni Parti" hareketi Sosyalist Parti'nin tabanını kemirmeye başladı.
Geçen 2.5 yılda sol geriledi de. Çünkü sosyal demokrasinin kaleleri olarak gösterilen İskandinav ülkelerinde, Avusturya'da, Fransa'da, Almanya'da ciddi sandık ve kimlik bunalımları patlak verdi. İngiltere'de Blair'in parlattığı "Yeni İşçi Partisi" veya "Yeni Sol" ise halefi Gordon Brown döneminde çöküşün eşiğine geldi.
Anlamı: Küreselleşme karşıtı olan veya daha adil, daha insancıl bir düzen için seçenekler-öneriler-programlar sunan "Farklı sol" yükseliyor. (Not: Türkiye'de de 10 Aralık Hareketi'ni ve Çatı Parti arayışlarını iyi izleyin.) Buna karşılık küreselleşmenin sorunlarına yanıt bulamayan, sistemle bütünleşmiş, onun sonucu duyuları körelmiş sosyal demokrat hareketler ve partiler eriyor.
Önce konsültasyon
CHP de bir türlü teşhis koyamadığı, üstelik Türkiye'nin kendine özgü siyasal-sosyal-ekonomik-ideolojik sorunlarıyla, kangrenleşmiş yaralarıyla katmerleşen kimlik bunalımından (2007 seçimleri kim bilir kaçıncı kez doğruladı) fazlasıyla nasipleniyor. Ama konsültasyon zorunluluğunu (Program kurultayı) sürekli erteliyor ya da öncelikleri arasına koymuyor.
İşte yine 23 Ocak 2006 tarihli yazımızdan bir bölüm:
"Dünya solundaki gelişmelere bakarak, biz CHP'nin önünde üç seçenek görüyoruz: Ya sosyal demokrasi ile liberalizmi harmanlayacak. Ya Avrupa'da da ağırlığını hissettirmeye başlayan Altermondializm'den renkleri programına taşıyacak. Ya da bu iki akımın sentezini yapacak.
CHP'li dostlar elbette 'Biz bugünkü çizgimizden memnunuz' diyebilirler. Ama o zaman da bize şu soruyu yöneltme hakkı doğar: Bu hoşnutluk iktidara gelemeyeceğiniz gerçekçiliğinden mi kaynaklanıyor, yoksa 'Değişirsek iktidara geliriz' korkusundan mı?"
Geçen yıl Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminde Nicolas Sarkozy'ye yenilen ama iddiasından pes etmeyen (Şimdi de Sosyalist Parti liderliğine oynuyor) Segolene Royal'in müthiş bir sloganı var: "İyi bir kavgayı kötü bir senteze tercih ederim."
CHP'nin de ihtiyacı bu. Kötü veya başarısız, benimsen(e)memiş sentezin deli gömleğinden kurtulmak için, kimliğini sorgulayacak sıkı bir -ideolojik-kavga.
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle