Sahilde kumları ıslak ve şehvetli dilleriyle yalayan dalgalar eşliğinde birkaç saat güneşlenmenin rehaveti ve dost sohbetlerinin renklendirdiği geceler, içinde bulunulan anın ve tatil dönüşünde yine yüz yüze gelinecek sıkıntılar ile monotonlukların üzerini büyülü bir perdeyle örtüyor.
Bir an dalıp, geçmişin o güzel günlerine kaçamak yapabilmek…
Elinizden bir kere kaçırdığınız ve bir daha asla yakalayamayacağınız o güzel günlere…
***
Üzerindeki şeffaf kadranında neredeyse dünyanın tüm başkentlerinin adlarının yer aldığı ve lambalarının ısınıp göstergelerinin çalışması için iki üç dakika beklemek gereken Siera marka radyoda Hafif Batı Müziği çalıyor…
Reader’s Digest’ın yerli versiyonu olan Bütün Dünya’nın yeni sayısı duruyor önümde. Kapağını açtığınızda Sheaffer’s dolmakaleminin, Hasan ve Nesrin kolonyalarının, şişmanlığa karşı Radyo Karbon tabletlerinin, Louis Philippe rujunun, “refah ve saadet yolu” Türkiye Emlak Kredi Bankası’nın ve Antalya Nakliyat Şirketi’nin renklendirilmiş sayfalara karikatürize edilerek çizilmiş reklamları…
ABD’de Mentor Book serisi içinde yayınlanan Robert B. Downs’un “Dünyayı Değiştiren Kitaplar”ı bir süre önce çevrilmiş dilimize… Bu arada Kemal Tahir, F.M. müstear adıyla Çağlayan Yayınları’na Mayk Hammer romanları yazıyor. Kanun Benim’de yer alan ve Mike Hammer’ın karşısında soyunmaya başlayan sarışın güzel Charlotte Manning, içimizde ilk gençliğin ateşini körüklüyor…
Tek kanallı siyah beyaz televizyonda, tüm Türkiye’yi ekran başına mıhlayan “Kaçak” dizisi ya da ahlaki çöküntünün en estetize edilmiş hali olan “Dallas” rüzgarı esir almamış henüz toplumu…
Bugünkü yüzlerce radyo istasyonuna nispet, kendine özgü üslubu ile bambaşka bir yere sahip olan TRT Radyosu… Hafta içi saat 10.00’da “Arkası Yarın” tiryakiliği, Cuma sabahları saat 7.00’de Anadolu’nun büyülü dünyasını evlerimize taşıyan “Halk Hikayeleri”, cumartesi öğle saatlerinin unutulmaz keyfi “Haftasonu Tiyatrosu” ve yine cumartesi günleri Şefik Amca’nın o doyumsuz muhabbetiyle harmanlayarak anlattığı “Hayvanlar Dünyası”. Peki, Orhan Boran’ın “Yuki ile Sohbetler”ini unutmak mümkün mü…
Henüz Amerikan cigaralarının hücumuna uğramamış küçük mahalle bakkallarında, dört köşe karton kutuda kırmızı uçlu Gelincik ya da kaymak tabakanın “amele sigarası” olarak tabir ettiği Birinci. Tezgah altlarında ve seyyar satıcılarda ise, karaborsa olarak müşteri bulan Marlboro ve Kent…
Toplum üzerinde arabesk müzik daha hükümranlığını ilan etmemiş, compact diskin ise adı bile duyulmamış. Uzun çalarlar, 45’lik plaklar ve kasetlerde; Barış Manço’dan “Dağlar Dağlar”, İskender Doğan’dan “Kan ve Gül”, Berkant’tan “Samanyolu”, Tanju Okan’dan “Kadınım” ve Juanito’dan “Arkadaşımın Aşkısın” çalıyor…
Yazlık sinemalar ile aile salonlarında, Esat Mahmut Karakurt ile Kerime Nadir’in romanlarından uyarlanan filmlerde Göksel Arsoy, Ayhan Işık, Belgin Doruk, Filiz Akın boy gösteriyor. Henüz seks filmleri furyası işgal etmemiş sinemaları, aşklar ne kadar da temiz…
Asfalt yüzü görmemiş sokaklarda, satıcıların atlarının nal sesleri yankılanıyor; betonlaşmamış şehirlerde komşu bahçelerden meyve çalan çocuklar, bağıra çağıra kendilerini kovalayan bahçe sahibinden kaçıyorlar; mahalle ve sokak içlerindeki ağaçlardan, ortalığı velveleye vererek bir karga sürüsü havalanıyor; akşamın çökmesiyle birlikte aileler, bir yandan saat 20.00’deki “ajans” haberlerini dinlerken diğer yandan da yemeklerini yiyorlar…
***
Sahile vuran ölgün dalgaların çırpınışlarıyla geliyorum kendime. Geçmişin tüm o güzel günleri, üzerlerine “anılar” yazan etiketler yapıştırılarak ve bir gün yeniden hatırlanmayı bekleyerek çekiliyorlar beynimin karanlık kıvrımlarına…
Ve kendimi, gündüz kitaplar ile denize, geceleri ise ağustos böceklerinin şenlendirdiği kıyı kasabasındaki dost masalarına bırakıyorum kayıtsızca…
Biliyorum ki, günler çabucak geçecek ve daha tadına doyamadan uyanacağım “tatil” denilen bu güzel uykudan…
Ama bir yerlerde bir Sierra radyo Hafif Batı Müziği çalmaya devam edecek, Bütün Dünya dergilerinin sararmış yaprakları yeniden karıştırılacak, güneşin kavurduğu toz toprak içindeki sokaklarda çocuklar çığlık çığlığa oyunlar oynayacak, Sezen Cumhur Önal’ın “Müzik Yelpazesi”nde sevgililer bir gün yine buluşmak üzere ayrılacak ve çikolata renkli bir şarkıcı yeniden en güzel parçalarını seslendirecek…
Bir gün…
***
Anlayacağınız gibi tümüyle tatil modundayım. Yorucu bir yılın ardından, küçük bir kaçamak için 15 günlüğüne yokum...
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle