En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Anayasa Mahkemesi ne demek istedi?



Her söylenen ve yazılanı takip edemiyorum, ama Anayasa Mahkemesi'nin “Pervasızca hedef gösteriliyoruz” itirazının doğruluğuna tanıklık edebilirim. Yalnızca güncel bir tartışma programında sarf edilen mahkeme başkanını hedef alan yalan bile bazı çevrelerin tezviratta sınır tanımazlığına işaret ediyor.

Son açıklama neden tartışma konusu haline geldiğinin yüksek mahkeme içerisinde de değerlendirildiğini açığa vuruyor. Kişileri veya kurumu yıpratmaya yönelik tezvirat dolu sataşmalar bir tarafa bırakıldığında, alışılmış eleştiri sınırları içerisinde de tartışma konusu Anayasa Mahkemesi. Kabul ettiği davalar, verdiği kararlar, kararlarda oy dağılımı dikkatle izleniyor ve eleştiri konusu yapılıyor. En kritik kararlarda üyelerin 9-2 biçiminde oy kullanması 'siyasî bir tavır' işareti sayılmaya müsait bir görüntü değil midir?

“Öyle kabul etmeyin” demeye getiriyor açıklamanın şu bölümü: “Siyasi çekişmenin dışındayız. / Anayasa Mahkemesi, kendisine yapılan başvurularda her türlü siyasal düşüncenin ve çekişmenin dışında kalarak, Anayasa ve yasalarda belirtilen hukukun üstünlüğüne dayalı, tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde vicdani kanaatlerine göre karar vermektedir.”

Yüksek bir mahkemenin 'siyaset kokan' davalarla baş etmek zorunda bırakılması yanlıştır bir kere. Bu yanlışlığı iyice göze sokan ise kendi yetkilerini algılama noktasında hukuku baştacı eden kesimlerle ters düşmesidir mahkemenin. Yüksek mahkeme hukuku siyasal bir cezalandırma aracı olarak kullanmayı doğal gören bir anlayışa sahip olduğu bilinen kişi ve çevrelerle aynı çizgi üzerinde buluşabilmekte, onların yayınlarından yararlandığını düşündürecek açıklar verebilmektedir.

Bu yanlışını bugün daha iyi görmeye başladığı anlaşılıyor Anayasa Mahkemesi'nin ve bu da olağanüstü önemli bir gelişmedir.

İsterseniz açıklamanın şu bölümünü yüksek sesle birkaç kez okuyunuz: “Sorunlar yargıya çözdürülmez. / Esasen toplumu ilgilendiren önemli siyasal sorunlar hakkında ilgili ve yetkili organlarca demokratik bir ortamda çözüm aranması, demokratik parlamenter sürece daha uygun iken, yargı organlarınca çözüme zorunlu bırakılması çağdaş dünyada hiç arzu edilmeyen bir tercihtir. Bu sonuca rağmen mahkememiz görevine yerine getirmekte bir an olsun tereddüt göstermemiştir.”

Son cümleyi bir tarafa bırakarak bir kez daha okuyunuz paragrafı ve ardından hem Anayasa Mahkemesi tarafından iptale konu yapılan iki anayasa değişikliği ile henüz karar aşamasına gelmemiş Ak Parti kapatma davası ekseninde bir anlam taşıyıp taşımadığını zihninizde değerlendiriniz. Bunların her ikisi de aslında demokratik sistemlerde parlamentoların veya siyasal kurumların kendi aralarında rahatlıkla çözebilecekleri birer sorunla ilintilidir.

Anayasa değişikliklerini 'türban yasağını üniversitelerde sona erdirmek' ile irtibatlasak bile, bu konunun anayasayı değiştirerek sonlandırılmasına itirazı olanlar (CHP ve DSP), konuyu, anayasa değişikliğini denetleme yetkisi bulunmayan Anayasa Mahkemesi önüne götürmek yerine, değişikliği yapanlarla (AKP, MHP, DTP ve bazı bağımsızlarla) görüşerek ve uygulamayı makul sınırlar içerisinde tutma arayışına girerek çözebilirlerdi.

Ak Parti'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı uygulayanların durumu da aynıdır; bir siyasi kadronun toplumsal desteği devam ederken partisinin kapatılması sorumluluğunu yüksek mahkemenin 11 üyesinin sırtına bırakmak bugünün demokrasilerinde pek alışıldık bir durum değildir. Anayasa Mahkemesi'nin uluslararası alanda da korumakla mükellef olduğu bir itibarı var; neden kendi itibarlarını düşündükleri kadar Anayasa Mahkemesi'nin itibarını düşünmüyor o çevreler?

Açıklama, eğer yanlış anlamıyorsam, her iki davayı kabul eder ve birini karara bağlarken pek üzerinde durmadığı bir yönün Anayasa Mahkemesi tarafından bugün önemsendiğini açığa vuruyor. Mahkeme için yeni bir durum bu. Bir tür ara karar veya eski kararını yeniden gözden geçirme. Mahkeme geldiği bu nokta üzerinde biraz daha durmalıdır.

Mahkemenin açıklama yapmak zorunda kalması en çok hukukun üstünlüğüne inananları üzüyor çünkü.

yenişafak



Bu yazı 1,041 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,003 µs