En Sıcak Konular

Serdar Turgut


Serdar Turgut
0 0 0000

S-muhtıra



Açıkça söyleyeyim; yargı çevrelerinin öyle sert bildiriler filan yayınlaması bana utandırıcı geliyor artık.

Çünkü yakışmıyor. Modern olmak iddiasındaki bir ülkede yargı etrafa maço laflarla çatan cümleler etmez diye düşünüyorum ben

Eline her kağıt kalem alan ve alfabeyi sökmüş olan, muhtıra benzeri bildiriler yayınlama âdetinde olduğundan memlekette müthiş bir muhtıra çokluğu veya kirliliği sorunu var.

Ben de bu kirlilik ortamından cesaret alarak kendi ‘s-muhtıramı’ yayınlamaya karar verdim. Özetle; ‘Yeter artık, kesin sesinizi’ demek istiyorum.

Benim bildiğim, alışık olduğum, bu memlekette muhtıra yayınlamak manasızlığı askerlerin tekeliydi. Biz böyle yetiştik, böyle gördük. Deyim yerindeyse; memleket terbiyemiz bunu gerektiriyordu.

‘Muhtıra etkinliği faktörü’ adıyla bilinen bir gösterge var mı bilmiyorum ama eğer varsa eskiden bu etkinlik faktörü katsayısı 10 civarındayken, AKP yönetimi sırasında muhtıraların etkinlik faktörü katsayısı sıfıra yaklaştı.

Askerler, cumhurbaşkanlığı konusunda bir girişimde bulunarak laf ettiler ve sonunda onların isteğinin tam tersinin yaşanmasına yardımcı oldular.

Katı eğitimden geçmiş ve değişmez olmakla övünen askerler acaba son muhtıra fiyaskosundan ders aldılar mı bilemiyorum ama ders almadılarsa o girişimin muhtıraların sonu olacağı beklentisi vardı ülkede.

Belki askerler açısından muhtıra yayınlama âdetine son verilmiştir ama memleket muhtıralardan mahrum kalmasın diyen çevreler, askerlerin bıraktığı boşluğu doldurup bizi muhtıralardan mahrum bırakmıyor.

Şimdiki favori muhtıra yayınlama kurumu ise yargı çevreleri oldu. İnsana, ‘Bir onlar eksikti’ dedirtecek bir gelişme.

Açıkça söyleyeyim; yargı çevrelerinin öyle sert bildiriler filan yayınlaması bana utandırıcı geliyor artık. Çünkü yakışmıyor.

Modern olmak iddiasındaki bir ülkede yargı etrafa maço laflarla çatan cümleler etmez diye düşünüyorum ben.

Türkiye’de şöyle bir sosyolojik eğilim var: Atanma yoluyla göreve gelen bazı insanlar kendilerini daima seçilmişlerin üstünde görüyor. Belki kişisel olarak bakıldığında böyledirler de, bilemiyorum. Ama insanda biraz mütevazılık olur, biraz demokrasi nosyonu bulunur ve haddini bilir. Ama maalesef bizim atanmışlarımızda haddini bilmek hiç yok. Cumhuriyetin kuruluşunda da durum böyleydi, Avrupa Birliği’ne üyeliğe hazırlanıyoruz, maalesef hâlâ daha öyle.

Güzel kadroları var, kendilerini ülkenin geneline karşı pek sorumlu hissetmiyorlar yani yaptıklarının ülkeye etkisinin ne olacağını düşünmeye bile yeltenmiyorlar. Kafalarında korumakla yükümlü olduklarına inandıkları bazı kırmızı çizgiler var, o çizgiler neden hep olmak zorunda bunu da sorgulamak istemiyorlar.

Kadrolu işleri de sağlam, her koşulda dünya yıkılsa da maaşları garanti. Yani ekonomik koşulları da, krizleri filan da düşünmek zorunda değiller ve oy alarak gelmiş insanlara karşı ağızları hiç durmuyor.

Bu durum artık sona ermeli. Sıktılar artık. İsterlerse konuştuklarında dünyanın en doğru fikirlerini söylüyor olsunlar, isterlerse de dünyanın en kaliteli düşünürü olsunlar, belirli bürokratik konumdakilerin artık susmayı öğrenme zamanı çoktan geldi geçiyor bile.

Susmaları zor gelecekse onlara şunu anlayacakları şekilde söyleyeyim bari; bakın sizler her konuştuğunuzda, her sert bildiriler filan yayınladığınızda hep talep ettiğinizin tam tersi sonuçlar yaşanıyor.

Bir zamanlar Erdoğan’ı hapsettiniz, adam ondan sonra çıktı ve çatır çatır Başbakan oluverdi. Gül’ü engellemeye çalıştınız, şimdi Çankaya’da keyif çatıyor. Şu aralar da hedefinizde yine AKP var.

Eğer geçmiş bir trendi gösteriyorsa o zaman da AKP tekrar büyük bir patlama yaşayıp yüzde 70 civarında filan oyla iktidara gelecektir.

Bu olunca, yeni hükümet mutlaka zamanında etrafa sert bildiriler yollayanlara mutlaka teşekkürünü net olarak bildirecektir.

akşam



Bu yazı 1,086 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2009 Cemaat ile TSK diyaloğa girmeli
    • 22 Aralık 2008 Erdoğan’ın kızının resmini görünce utandım
    • 11 Aralık 2008 Modernizmin ölümü ve anlamsızlık
    • 11 Kasım 2008 Fehmi Koru’nun yazısının şifreleri
    • 3 Kasım 2008 Acımasız düzen
    • 31 Ekim 2008 Medya Faşizmi nedir?
    • 28 Ekim 2008 THY’nin devrimci kararı
    • 24 Ekim 2008 Krizi fırsata çevirmek
    • 22 Ekim 2008 Kriz komplo olabilir mi?
    • 2 Ekim 2008 New York şehrinin kapanması
    • 16 Eylül 2008 Doğan’ın büyük kötülüğü
    • 17 Ağustos 2008 Medya da temizlenecek
    • 7 Ağustos 2008 Taşlar yerine böyle oturur
    • 27 Temmuz 2008 Faili meçhul hayatım
    • 17 Haziran 2008 Derin devlet gurusu
    • 23 Mayıs 2008 S-muhtıra
    • 1 Mart 2008 ABD’ye nanik yapılmaz
    • 29 Şubat 2008 Bölgenin ‘Büyük Abi’si
    • 9 Şubat 2008 Fakirlik ebedi oldu
    • 15 Ocak 2008 Enerji güvenliğinde stratejik ortaklık

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,048 µs