En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Baykal’ın gözündeki mertek...



TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın, Anayasa Mahkemesi’nde görülen parti kapatma davasıyla ilgili yaptığı değerlendirmeyi hatırlayacaksınız.

Toptan, mahkemenin, ‘klasiği aşan ve herkesin ‘oh’ diyeceği bir karar vermesini ümit ettiğini’ söylemiş ve eklemişti: ‘Anayasa Mahkemesi bence öyle bir karar verir ki bundan herkes mutluluk duyar, ders alır. Toplumdaki kaygıları giderebilecek bir yol gösterebilir. Türkiye istikrarsızlıkla boğuştuğu dönemlerde çok sıkıntılar çekti.’

Buradaki anahtar cümle, bence, ‘klasiği aşan karar’ ifadesi...

Bu mahkemenin klasik kararlarını biliyoruz.

Bugüne kadar Yüce Mahkeme, hukuk ne derse desin, teamüller ne söylerse söylesin, hep bildiğini okudu, yani ‘klasikleşmiş’ ve mazmunlaşmış kararlar aldı.

Hemen aklıma, 27 Mayıs sonrasının ‘Tedbirler Kanunu’ geliyor.

Yüce Mahkemeye göre, 27 Mayıs’ı ve darbecilere kalkan olan ‘Tedbirler Kanunu’nu eleştirmek bile, anayasa çizgisinin dışına çıkmak anlamına geliyordu.

İbret niyetine aktarayım:

‘27 Mayıs devrimi, anayasa ve hukuk dışı davranışlarıyla meşruluğunu kaybeden bir iktidara karşı yapılmış ve bu husus anayasanın başlangıç bölümünde yer almıştır. Mahkum edilen şahısların övülmesi, sonuç itibariyle 27 Mayıs devriminin meşruluğunu ve haklılığını inkara yol açar. Vatandaşları birbiri aleyhine tahrik ederek, onlar arasında kin ve düşmanlık doğurur. Bunun neticesinde milli huzur ihlal edilir ve anayasanın dayandığı temel ilkeler tahrip olur.’

Görüyorsunuz değil mi?

Öncelikle ‘hukuk’a istinat etmesi gereken mahkeme, hukukun dışına çıkarak darağacı kuranların ne kadar da ‘haklı’ ve ‘meşru’ bir iş yaptıklarını savunuyor, ‘Tedbirler Kanunu’yla ilgili gerekçeli kararında.

Daha yakın örnekler verelim:

Biricik görevi, anayasayı korumak ve ‘yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemek’ olan bu mahkeme, hep hukukla ilişkisi tartışmalı kararlara imza attı.

Mesela, parti kapatma davaları...

Mesela, başörtüsü konusunda ‘kural’ ihdas etmesi ve bunu ‘yerleşik uygulama’ya dönüştürmesi...

Mesela, 367 kararı...

Bunlar, hep tartışmalı, spekülatif ve hukukla ilişkilendirilmesi zor ‘klasik kararlar’dı.

TBMM Başkanı Toptan’ın, ‘Mahkeme, hiç değilse klasiği aşan ve Türkiye’de istikrarsızlığa yol açmayacak bir karar vermelidir’ sözüne CHP Genel Başkanı Deniz Baykal sert çıkmış. Toptan’ı, ‘mahkemeye çağrıda bulunmak ve üyeleri etki altına almakla’ suçluyor.

Şaka gibi...

Baykal, ya konuşulanları anlamıyor, ya da ne konuştuğunu bilmiyor.

Bu ülkede, mahkemeleri ‘olabilecek şeyler’le korkutan ve dolayısıyla yargıyı etki alan bir kişi varsa, o da Baykal’dır.

Hatırlarsanız, ‘e-muhtıra’yı müteakip ortaya çıkmış, ‘Anayasa Mahkemesi 367 kararını onamazsa, ülkede çatışma çıkar’ diyerek, bir tür örtülü tehdit savurmuştu.

Bir beyanatı daha vardı: ‘Sayısal çoğunluğum var, ben istediğimi yaparım, kime ne diyen bir iktidara karşı fren lazım değil mi? Anayasa Mahkemesi bu yanlışı düzeltirse bu memlekette Anayasa Mahkemesi yararlı mıdır değil midir?’

Bu ne oluyor peki?

Baykal’ın yaptığı, açıkça, ‘bu partiyi kapatın’ diye mahkemeye çağrıda bulunmak ve ‘yargıyı etki altına almak’ değilse, nedir?

Değerli ana muhalefet lideri, TBMM Başkanı’na şarlayacağına, önce kendi gözündeki merteği görsün. 
 
Star



Bu yazı 1,046 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,613 µs