Meclis Başkanı Köksal Toptan Anayasa Mahkemesi'ne önemli bir çağrı yaptı.
"Bir üçüncü yol" bulunmasını istedi.
Yani partinin kapatılmamasını ama laiklikten endişe eden kesimlerde kapatılmış hissi yaratacak bir yol bulunmasını...
Aslında Anayasa Mahkemesi'nin önünde kapatma veya kapatmama şıkkı dışında bir seçenek yok.
Ama 367 kararında olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi kendisi yeni bir hukuk yaratıp böyle bir karar alabilir, nasılsa Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı iç hukukta itiraz edilecek bir merci yok.
Anayasa Mahkemesi'nin burada dikkat etmesi gereken nokta, sadece Türkiye'nin iç siyasetini ilgilendiren bir konuda karar alıyor olmayacağı gerçeğidir.
İngiltere, Amerika ile olan özel ilişkisi, bölgeye yakınlığı ve Türkiye'ye verdiği önem nedeniyle Avrupa Birliği'nin farklı bir üyesi.
Bu ülkenin Dışişleri Bakanı iki gündür muhalefet, basın mensupları, hükümet yetkilileri ile görüşüyor.
Kameralar önünde açıkça tavrını ortaya koydu ve mahkeme kararıyla parti kapatılmasına karşı olduğunu belirtti.
Kameralar ardında yaptığı konuşmalarda ise daha çok kaygılarını dile getirdi.
Çünkü böyle bir kararın AB'de nasıl bir etki yaratacağını çok iyi biliyor ve Türkiye'nin AB sürecinden kopmamasını istiyor.
Önüne konulan tüm engellere rağmen bu ülkenin AB'de yeri olacağını belirtiyor.
Bir koşulla: Demokratik sürecin devam etmesi.
Eğer mahkeme kapatma kararı verirse, Türkiye'nin AB ile müzakereleri askıya alınacak.
Bu, düne kadar AB yanlısı iken birden AB düşmanı kesilen bir kısım medya ile iş çevresinin hoşuna gidebilir ama Türkiye'yi 200 yıllık bir çıpadan koparabilir.
AB ufkunu yitirmiş bir Türkiye'nin nerelere savrulacağını ise, hep altını çiziyoruz; kimse bilemez.
O yüzden mahkemenin kararı büyük önem taşıyor.
Onlar sadece AK Parti ile ilgili bir hüküm vermeyecek. Türkiye'nin Tanzimat'la başlayan Batı yolculuğunun devamı ya da kesilmesiyle ilgili bir karar verecekler.
Üstelik bu proje laik kesimin yaşam biçimlerine ilişkin endişelerini de gidermeyi başarırken, ülkenin demokratikleşmesini sürdürecek mevcut tek projedir.
Anayasa Mahkemesi'nin karar verirken bu gerçeği göz önünde bulundurması gerekir.
Demokratik tövbe
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in "Demokratik tövbe" çağrısı çok yerinde.
İnsan haklarını mağdurun kimliğine, şöhretine göre değerlendirmekten vazgeçmemiz, herkesi bu haklarda eşitlememiz gerekiyor.
Bizden veya onlardan, ünlü veya ünsüz ayrımı yapmadan, hakkı çiğnenen herkesin yanında olmak toplumun demokratik eğitimi açısından önem taşıyor.
"Benim gibi düşünmeyenin de" hakkını savunmak bu işin temeli.
Bu nedenle Çiçek'in bu duruşunun desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum..
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle