En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

Refah ile AK Parti davası arasındaki 4 önemli fark



Kapatma davasıyla ilgili Avrupa Birliği'nin tepkisine öfke duyanlar, kapatılan Refah Partisi örneğini veriyor.
Refah Partisi'nin kapatılmasının AİHM tarafından onaylanmış olmasına dikkat çekiyorlar ve "Şimdi niye farklı bir tepki var?" sorusunu yöneltiyorlar.
Onlara en güzel cevabı, Türkiye'nin temel AB reformları konusunda büyük çaba harcamış, emek vermiş emekli Büyükelçi Volkan Vural veriyor.
Vural, Milliyet gazetesinden Devrim Sevimay'la yaptığı röportajda aradaki farkı şöyle özetliyor:
"1 Orada şiddete yakın bir olay vardı. Bu dava konusunda öyle bir olay yok.
2-O zamanlar aday ülke değildiniz.
3-Şu anda Türkiye'deki AB projesine sahip çıkan tek parti görüntüsünü AKP veriyor.
4-AKP karşıtı kesim aynı zamanda AB karşıtı. Cumhuriyet mitinglerinde kürsüden yapılan konuşmalardaki içine kapanık, hafif militarist hava çok rahatsız ediciydi."
Bu değerlendirme, Türkiye'de kimi konularda ciddi endişeleri olduğunu, mesela Anadolu'daki kimi şehirlerdeki içki yasağından son derece rahatsız olduğunu açıkça söyleyen deneyimli bir uzmana ait.
Kendisiyle AB'ye posta koyan kimi "kanaat önderleri" arasındaki farkı anlatırken kullandığı üslup da dikkat çekici: "Ben kaygılarımı bir dille anlatmak zorundayım ve bu dilin de demokratik bir dil olması lazım. Yani bunu bir demokrasi çerçevesine oturtmam lazım."
Bu, AB'ye üstü örtülü biçimde savaş açanlarla bu reform sürecini destekleyen, bu sürecin Türkiye'nin yararına olduğuna inanan kesim arasındaki temel fark.
Bugün gelinen noktada büyük sermaye ve medyanın bir bölümü, bu süreci soğutmak, Türkiye ile AB arasına mesafe koymak çabasında.
Demokratik süreç öncelikli dertleri değil.
Kendi endişeleri, korkuları uğruna demokrasiyi feda etmekten çekinmiyorlar, hala demokratik sürecin kazaya uğramasını içten içe destekliyorlar.
Ancak AB'den kopmuş bir Türkiye'nin nerelere savrulacağı konusunda bir fikir beyanında bulunmuyorlar.
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki terör yuvalarına yaptığı harekatlar bugün tüm dünyada anlayışla karşılanıyor çünkü Türkiye bir yandan terörle silahlı mücadelesini sürdürürken, bir yandan da demokratik sistem içinde bu meseleye çözüm arıyor.
Demokratik sistemi kazaya uğramış, bölgenin sorunlarına siyasi, kültürel, ekonomik çözümleri bu sistem içinde aramayan bir Türkiye'ye dünya tepkisini hayal bile etmiyorlar.
1 Mayıs ve Nevruz olayları, demokratik sürecin tartışmaya açıldığı bir Türkiye'nin tablosunu gözler önüne serdi.
Tercih bizim. Ya Avrupa değerlerini kabul edip bu yolda mücadele edeceğiz ya da üçüncü sınıf bir ülke olmaya evet diyeceğiz.

Kraliçe'ye protesto
Adnan Menderes, 1960 darbesinden kısa bir süre önce Londra'ya gitmişti. O meşhur uçak kazasının yaşandığı gezi.
Geziye çıkmadan ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü'den bir mesaj alır.
Mesaj özetle, "Sayın Başbakan, önemli bir devlet gezisine gidiyorsunuz. Siz İngiltere'deyken muhalefet yapmaya ara vereceğiz. Size bu önemli devlet gezisinde başarılar dilerim."
Aradan 50 küsur sene geçti; bu kez İngiltere Kraliçesi Ankara'da, önemli bir ziyaret gerçekleştiriyor.
İnönü'nün koltuğunda oturan Baykal ise İngiltere Kraliçesi'ni bile protesto ediyor.

Kanaltürk önergesi
CHP medyadaki satış işleriyle çok ilgili. Ama kendisini yakından ilgilendiren bir başka satış konusunda pek suskun.
CHP'nin 4 trilyon lira aktardığı iddia edilen Kanaltürk, 30 milyon dolar olduğu belirtilen bir fiyata satıldı.
CHP yönetimi, Kanaltürk'ün eski sahiplerinden bu parayı talep edecek mi, yoksa "zarar ettim" diyerek susup oturacak mı acaba.

sabah



Bu yazı 1,085 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,306 µs