Bir kısım medya Ergenekon'u önemsizleştirme, küçümseme, karalama çabası içinde.
İşi sadece bir tanığın ifadelerine indirgemeye çalışıyorlar.
Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar, Ümraniye'de ele geçen bombalar, Danıştay saldırganlarının bu bombalarla ve bombacılarla ilintisi üzerinde durmuyorlar.
Oysa ortada bir gerçek var, o da gerekirse şiddete başvurmak amacıyla bir araya gelmiş ve şiddete başvurmuş bir çetenin varlığı.
Çıplak gözle bile bu ilişkilerin uzun bir tarihi olduğu anlaşılıyor.
Hukuk dışına çıkmakta tereddüt etmeyen bu insanları koruyan, korumaya çalışan bir odak olduğu da görülüyor.
"Hâlâ iddianame yazılmadı" teranesi altında, bu insanların kim olduğu, nelere karıştığı gürültüye getiriliyor.
Tıpkı Sarıkız ve Ayışığı darbe girişimlerinde olduğu gibi...
Türkiye'de bir kısım insanlar, muhafazakarlaşmaktan korkuyor ama daha fazla insan da hukuk dışılıktan, suikastlardan, demokratik toplumsal düzenin silah zoruyla kesintiye uğramasından korkuyor.
Üyesi olmaya çalıştığımız AB'den kapatma davasına ilişkin değerlendirmeler, kimi zaman çarpıtılarak yayınlanıp, şovenist bir hava yaratılmaya çalışılıyor.
Oysa Türkiye çağdaş dünyanın bir parçası olacaksa, bu hedefinden vazgeçmediyse, Brüksel'in de, Washington'un da kapatma davasıyla ilgili görüş açıklaması kaçınılmaz.
1930'lardan kalma "İç işlerimize karışıyorlar" teranesiyle ilkel bir tepki gösteremezsiniz.
Nasıl kendi yurttaşınıza işkence yaptığınızda tepki geliyorsa, hukuk sisteminizi zorladığınızda da tepki gelecek.
Bu yeni dünya düzeninin açık gerçeği.
Önce tarafınızı seçin... Çağdaş, demokratik, çoksesli bir düzenden mi yanasınız; yoksa zorba, AB'den uzak, içe kapalı ama kendi borunuzu öttürdüğünüz bir düzenden mi?..
Görünen o ki, siz Murat Belge'nin dünkü yazısında açıkça ortaya koyduğu gibi, Türkiye'yi AB vizyonundan uzaklaştırma, halkı bu süreçten soğutma yanlısısınız.
Ne yaparsanız yapın artık size ait bir iç işiniz yok, unutmayın.
Onun için dıştan gelen seslere kulak verin, anlamaya çalışın ki, Türkiye demokratik yürüyüşüne devam edebilsin.
Şehitler
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin en üst seviyesinde bile Güneydoğu meselesinin sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceği vurgusu yapılıyor.
Bu arada, terör örgütüne karşı silahlı mücadele yürütülüyor.
Terör Hakkâri'de olduğu gibi gençlerimizin canını almaya devam ediyor.
Terörün askeri boyutu önemli ama işin sosyal, siyasi, kültürel boyutlarında hâlâ adım atılamıyor. Üstelik bölge iki kapatma davasının gölgesi altında yaşıyor.
Türkiye siyasi istikrarını sarsmanın en büyük sıkıntısını belki de bu bölgede yaşıyor çünkü askeri alanda atılan adımların devamı gelmiyor, gelemiyor.
Bölge halkının demokratik sürece inancının sarsılmaması da önemli. Çünkü terörü yenecek olan hukuktur sonunda...
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle