En Sıcak Konular

Leyla İpekçi


Leyla İpekçi
0 0 0000

Asıl gayrimüslimler çekti bu ittihatçı zihniyetten!



80 darbesine gerekçe oluşturacak provokasyonları Hatırla Sevgili adlı dizide art arda izlerken, hatırlamamız beklenen olayların aslında tarihte belli bir yer işgal ederek belleğin bahçelerinde bir türlü kök salmadığını fark ediyorum.
İçinden geçtiğimiz dehşet verici olaylar hali hazırda sanki aynı anın devamıymışçasına sürmekte çünkü. Aynı bahçe, aynı şuursuz sevgili on yıllardır!

Halen Bahçelievler katliamını, 16 Mart'ı, Maraş ve Çorum katliamlarını, halen kanlı 1 Mayıs senaryolarını yaşamaktayız. Ecevit'e suikast olacak diye korkutanlar yüzünden engellenmeye çalışılan mitingden bugün orantısız güç kullanmaya mecbur edilen emniyet güçlerine... Sanki tek bir gün geçmemiş ülkemizde. Neden böyle bir hisse kapılıyorum? İki başlı bir yanıtı var bunun.

Birincisi: Geçmişte yaşanan çok kanlı eylemlerin gerçek sorumlularını yargılamadığımız için. O vakit hem ülkücü camia içinden, hem devrimciler arasından bazı kişiler kimler adına çalışmıştı? Cepheleşen gençler hiç farkında olmadan, ideolojik olarak kimler tarafından manipüle edilmişlerdi? Komünizm tehlikesini savuşturduğunu sananlar da, devrim yapacağını sananlar da Amerika'nın bölgedeki emellerine nasıl hizmet etmişlerdi hiç anlamadan? Ya da darbe planlayanlara?

Hiçbir zaman yüzleşmedik faili meçhullerimizle, azmettiricileriyle. Yüzleşmedik sağ sol çatışmasının asıl tasarımcılarıyla. Ve en önemlisi, bu tasarımcıların sonradan (darbe olduktan sonra) nasıl ödüllendirildiğini, nasıl nemalandırıldığını sorgulamadık. Bir türlü adaleti tesis edecek mercilere teslim edemedik asıl sorumluları. Hatırlamadık. Unutturulduk.

İkincisi: Bugün yaşadıklarımız otuz yıl öncekiyle aynı senaryonun içinde olduğumuzu net bir biçimde gösterdiği halde, aynı cepheleşmelere izin verdikçe aynı yıkıcı olayların vukuu bulduğunu unuttuğumuz için sürekli yeni bedeller ödüyoruz. Örneğin devletin kurucu yapısında yer alan bürokratik elitin kendi kültüründen ve geleneklerinden kopuk oluşunu eleştirmek isteyenler fark etmeden yine aynı tuzağa düşüyorlar bugün. İttihatçı kurucu zihniyete karşı yönelttikleri eleştirileri onların gayrimüslim ve gayri Türk olmalarına dayandırıyorlar. Oysa gayrimüslim kalemlerin yazdıklarıyla sağ cenahta yer alan bazı kalemlerin ittihatçi zihniyeti eleştirmek için yazdıkları tıpatıp örtüşüyor. O halde neden sağ cenahtakiler kendi Türklüklerine vurgu yaparak, belli bir siyaset ve yaklaşım olarak değl de köken üzerinden eleştirmeyi seçiyorlar vatandaşına zorbalık yapan ittihatçı elitleri?

Böyle genelleme yaparak hakkaniyetli ve adaletli bir sonuca varabilirler mi bir avuç kalmış gayrimüslimler hakkında? İttihatçı zihniyetten zarar görenlerin başında gayrimüslimler gelmiyor mu bizzat? Bu ülkede ittihatçı zihniyetin yaydığı yalan bir haber üzerinden tasarımlanan 6-7 Eylül olaylarında sırf Rum, Yahudi, Ermeni oldukları için (Osmanlı'ya isyan eden gayrimüslimlerin tüm günahını onlara yükleyerek) dükkanlarına saldırılan, yağmalanan ve sonraki yıllarda da her fırsatta aşağılanan, ağır vergilere tabi tutulan, hain ilan edilen, sokak ortasında vurulan, ya sev ya terk et denilerek milliyetçiliği yükseltmek için günah keçisi ilan edilenlerin bugün devletin katı ittihatçi, ulusalcı ve statükocu tutumuna karşı neden ısrarla demokrat tavır aldıklarını pek düşünmüyor bu kökenci arkadaşlar nedense.

Geçtiğimiz günlerde Sakarya'da olduğu gibi, kimi zaman başka illerde de Kürt grupları hedef gösterecek şekilde abartılı ve saptırılmış haberler yayarak ülkücü gençlerin harekete geçirilmesi ve karşılıklı çatışmanın sağlanması yine aynı öyküde yaşadığımızın bir kanıtı. Alevi-Sünni, Türk-gayrimüslim, laikçi-dinci, ulusalcı-demokrat gibi tanımlarla cepheleşmemizden faydalanacak olanlara bazen sadece kullandıkları terimlerle bile hizmet edebildiklerini unutuyorlar. Ortadoğu'yu dizayn etmeye uğraşan emperyal güçlerin işlerini kolaylaştırdıklarının da farkında değiller. Yıllar sonra bugünün zorbalarıyla yüzleşmediğimiz için hatırlanmaya değer anılar biriktirememişsek suçu paylaşacaklar mı?

zaman



Bu yazı 963 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Haziran 2008 'Temel ilkelerin iktidarı'yla evrensel adalet mümkün mü?
    • 3 Haziran 2008 Barış Meclisi'nde, barışın ortak diliyle
    • 27 Mayıs 2008 Adaletin merkez ve çevresi
    • 20 Mayıs 2008 Güneydoğulu dillerde yaşamak
    • 13 Mayıs 2008 Orta Anadolu; Modern yerellikler, çoğul kimlikler
    • 6 Mayıs 2008 Asıl gayrimüslimler çekti bu ittihatçı zihniyetten!
    • 29 Nisan 2008 Adaleti hangi dil ile talep edebiliriz?
    • 22 Nisan 2008 Özgürlük ve barıştan korkanların 'Tam bağımsız Türkiye'si
    • 15 Nisan 2008 Hakikat, ideolojik birimlerle ölçülemez
    • 8 Nisan 2008 İktidardan indiriliş öyküleri: Hep aynı kelimelerle
    • 30 Mart 2008 Ateş ve bahçe
    • 25 Mart 2008 Taraf gazetesi nasıl 'İslamcı ve AKP yanlısı' oldu?
    • 11 Mart 2008 Zalimin diliyle hakkı savunmak
    • 4 Mart 2008 Üniversiteye tarikatlar girecek diye çeteler mi girsin?
    • 19 Şubat 2008 Başörtülüler 'herkes için özgürlük' isteyince...
    • 12 Şubat 2008 Korku tutsaklığından özgür düşünce çıkar mı?
    • 5 Şubat 2008 Ilımlı İslam, laiklik ve 'emperyalizm işbirlikçileri'
    • 31 Ocak 2008 Halkların 'kendi olma özgürlüğü'
    • 29 Ocak 2008 Türbandan korkanlar neden adaletsizlikten korkmuyor?
    • 27 Ocak 2008 Biricik olmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,876 µs