En Sıcak Konular

Ali Bayramoğlu


Ali Bayramoğlu
0 0 0000

Hangi AK Parti?



Dünya 1 Mayıs'ı nasıl kutladı, biz 1 Mayıs'ta neler yaşadık? Onlar 1 Mayıs'ı nasıl hisseti, biz 1 Mayıs'a ne anlam verdik?

1968 Gençlik Hareketi'nin 40. yılına girdiğimiz bu Mayıs ayında, 1 Mayıs'ı keşke bu tartışmalarla karşılayabilseydik.

Olmadı…

Nedenler elbette tartışılabilir, fatura siyasi iktidar ile devlet aygıtı kadar sendikalara, sol örgütlere ve genel olarak zihniyetimize çıkarılabilir…

Ne var ki bu tartışmanın bile gerisindeyiz…

Önceki gün İstanbul'da Taksim Meydanı civarında ortaya çıkan utanç verici görüntüler, “devlet terörü” rüzgarı, her şeyin önünde ve önümüzde duruyor…

Kimse tahrikten, yasalara uymamaktan, DİSK'in zorlayıcı politikalarından söz etmesin…

Bu durumda tek sorumlu vardır:

O da yönetemeyen, yönetemedikçe cebir kullanan devlet ve iktidar anlayışıdır…

1 Mayıs'tan 1 gün önce Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin yüzünde sert bir ifadeyle “devlet kendisine meydan okutmaz…” diyordu…

Özet aslında budur…

“Devlete meydan okunmaz…”

Peki, belki…

Ama bu çağda devlet de topluma meydan okumaz…

Meydan okumadan yönetir, demokrasiyle, ilkeyle, olmadı uzlaşmayla yol alır…

Bunu yapamazsanız dün düştüğünüz hale düşersiniz…

Copların, gaz bombalarının, insanları ezen güvenlikçi ayaklarının, kalp krizi geçiren insanların “siyasi ve ahlaki sorumluluğu”nu taşırsınız…

Ahmet Altan'ın Taraf Gazetesi'ndeki yazı başlığı yazısı kadar güçlüydü aslında: “Bir Devlet Partisi…”

Siyaset yalnızca esastan oluşmaz, Taksim Meydanı'nda oluşabilecek bir provokasyonu engellemek için karar almaktan ibaret değildir siyaset.

Siyaset aynı zamanda bu kararı nasıl uyguladığınızı ifade eder. Kararı uygulama biçiminizdeki şiddet, korktuğunuz provokasyon şiddetini aşabilir bazen…

1 Mayıs'ta Taksim'de de böyle olmuştur…

Buradaki asıl sorun belki de zihniyet sorunudur.

Bu mudur demokrat ya da kendisinden demokratik hamle beklediğimiz AK Parti?

Kendisine yapılanı başkasına reva görme, bunu aynı o başkasının bulduğuna benzer garip bahanelerle doğrulama yolu, yol değildir…

Biliyoruz ki AK Parti'nin varlığı, siyaset alanına, dolayısıyla demokratik alanın varlığına işaret eder. Ancak yine biliyoruz ki AK Parti'nin siyasi anlayışı bu varlığın ifade ettikleriyle bir çok noktada örtüşmez. Bu konuda Şemdinli hadisesinden 301'e ve 1 Mayıs'a kadar ortada delil çoktur…

Bunun içindir bir süredir AK Parti'nin kendisini aşma gereğinden söz ediyoruz…

Biliyoruz ki AK Parti demokratik refleksiyonla muhafazakar refleksler arasında bölünmüş ve git geller yaşayan bir siyasi partidir…

Bunun için refleksiyon tarafının galebe çalmasını arzu ediyoruz…

Ama ne yazık ki gidiş tersi istikamette…

İflas eden ilkelerin bulunduğu kefe değil sadece… AK Parti kendi faydasını dahi “okumak”tan uzak duruyor. Demokratik ittifak ve desteğe, demokratik hamlelere ve demokratik ortama en çok ihtiyacı olduğu bir anda önüne gelen tüm imkânları elinin tersiyle geri itiyor. Silik ve “baş yasakçı”ya karşı uyumlu davranıyor.

Oysa bu filmi daha önce görmüşlerdi, sonunu biliyorlar…

Şemdinli Savcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanlığı'nın önemli katkılarıyla meslekten men edilmeseydi, bugün Türkiye'de savcılar darbeci generallere dava açma cesaretini gösteriyor olabilirlerdi, örneğin...

Türkiye'nin “Şemdinli'nin pazarlıkçı ve silik AK Partisi”ne değil, “28 Nisan 2007'nin demokratik meydan okumayı bilen AK Partisi”ne ihtiyacı var..

Yeni Şafak



Bu yazı 1,111 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Eylül 2012 Sorgulama vakti...
    • 28 Ağustos 2012 Kürt sorununda yeni safha...
    • 25 Ağustos 2012 Kürtlerin şiddeti...
    • 30 Haziran 2012 Anter'in katili yaşlanmış mı?
    • 12 Mayıs 2012 Solun şiddetle hesaplaşması
    • 3 Mayıs 2012 Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...
    • 21 Şubat 2012 Dink davası ''sil baştan''...
    • 18 Ocak 2012 İkinci cinayet zamanı
    • 17 Ocak 2012 Hrant'a sözüm var...
    • 21 Aralık 2011 Soykırım ve yasa
    • 3 Aralık 2011 Dönme dolap...
    • 30 Eylül 2011 Yazıcıoğlu ve jandarma...
    • 8 Eylül 2011 Aydının şiddetle sınavı...
    • 1 Ağustos 2011 İstifaların anlamı ve yarını: Pek iyi...
    • 28 Temmuz 2011 Parlamentoda bir terörist...
    • 5 Temmuz 2011 Futbolda temizlik, ülkede temizliktir
    • 10 Haziran 2011 Yeni CHP ha! Hadi oradan...
    • 24 Mayıs 2011 MHP'de yaşananlar ve perde arkası
    • 19 Mayıs 2011 Askere ''leş'' toplatmayan generaller iş başında
    • 19 Nisan 2011 Militarist-ulusalcı batak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,225 µs