0 0 0000

İnsana verilen emanetin sırrı

 

Acıdan kavrulmuş bir kelime ile başlıyor konuşmaya… Kızgın, incinmiş ve telaşla… Allah’a koşmak istiyor hemen… Tek başına göze alamıyor bu en uzun yolculuğu… Birbirimize bakarak geçelim diyor bu dumansız ateşlerin arasından… Ne olacaksa olsun artık… Varalım huzura, ağlayalım, gözyaşlarımız o tertemiz beyaz inciler gibi aksın sonsuzluğa… Sonra da çocukluğumuzun o hummalı bahçelerinde birlikte kaybolalım…

Yoruldum, çok yoruldum bu dünya bedenimin içinde… Sürekli mücadele etmekten, içimdeki fırtınalara rağmen hiçbir şey olmuyormuş gibi günlük hayatı sürdürmekten yoruldum…

Kâğıtların tenha sessizliğinde, uzaktaki dağ köyünden gelen sabah ezanlarını dinlemek istiyorum artık… Birlikte namaz kılmak, manevi iklimlerin içinde kaybolmak, o güzel bahçelerden bir daha bu dünyaya dönmek istemiyorum…

Ne olur dünya hayatımızı bitirelim bu anın içinde… Ölmeden önce ölelim… Titiz bir hasar tespiti yaptıktan sonra hep birlikte o huzurlu bahçelerin içine çekilelim…

Mümkün olacak mı bu hayali gerçekleştirmek?  Yoksa unutulacak mı? Günlük telaş koskoca bir kaya gibi üzerine düşüp ezecek mi bu ıssız, incelikli, bereketli hayalimizi?

Usulca bir melek iniyor gökyüzünden kalbine… Sevdiklerinden beklediği cevabı o fısıldıyor kulağına… Ey güzel kul, Cennet’te bütün zamanlar arzu ettiğin bu manevi yoğunlukta olacak… Allah’la aranıza artık hiçbir şey giremeyecek… Namazda, secde halin gibi yüzün hep O’na değecek… Gül güzel kulum ne olur bu kadar acele etme…

Asıl imtihanınızı kötülüklere karşı yapacağınız mücadele ile vereceksiniz… Hiç durmadan bir iş ve oluşa yönelip bu dünyadaki iyilikleri arttırmak için elinizden geleni yapmalısınız… Cennet size böyle verimli zamanlarda daha çok yaklaştırılacak… Cennet bahçelerine dünyada bu kadar haksızlık varken çekilmemiz zor… Kısacık bu dünya hayatında iyilikleri öyle arttırmalısınız ki sürekli kalacağınız Cennet bahçelerine kavuşmanız mümkün olabilsin…

Birbirinizi anlamaya gayret edin… Belki sizden daha fazla bu dünyadan kurtulup huzura kavuşmayı hak eden nice güzel insan olduğunu hiç unutmayın… Ama onlar kötülüklerle mücadeleye hiç ara vermeden devam ediyorlar… Onlara destek olduğunuzda Cennet bahçelerinin ılık rüzgârı sizin güzel yüzünüzü okşayacaktır… Secdelerinizde Cennet’e daha çok yaklaşacaksınız o zaman… Aradığınız huzuru, güveni, mutluluğu bu hizmet aşkı içinde bulacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın…

Kalbin kelimeleri ile birbirinizle konuşmaya daha çok zaman ayırın… Sizden önce kelimeleriniz gelsin Cennet’e… Sonra siz de o kelimelerinizin, iyiliklerin, fedakârlıklarınızın üzerinden bir merdivene tırmanır gibi yükselip huzura kavuşun…

Dünyada iken size verilen emanetin sırrını anlamaya gayret gösterin…  Bu sırrı anlamadan vefat ettirilirseniz, bu sır size hep kapalı kalabilir… Oysa ne güzeldir, Allah’ın emanetini bu dünyada bir halife olarak taşımak ve bu sırrın ne olduğuna tefekkür edebilmek…

İnşallah bir gün siz de bu emanetin bilinçli taşıyıcılarından olacaksınız…

Bu emanetin sırrını bilemeden huzura kavuşamıyor insan…

Sır size açıklanacak ki bu dünya hayatı bitebilsin… O zaman ölmeden önce öleceksiniz… Ve bir daha ölmeyi hiç istemeyeceksiniz…

Allah sizi her daim huzura kavuşturacak inşallah…

 

( İnsanın birliği kâinatın sırrıdır… İnsanda birlenir bütün kâinat… Ve secde eder Allah’a…

Bu sözler insana verilen emanetin sırrına yaklaştırıyor bizi… Yeryüzünde halife olmaktan kastedilenin ne anlama geldiğini anlamaya başlıyoruz…

Ey kelimelerin yerlerini değiştirmek için uğraşan şeytan… Hakikati tersyüz etmeye çabalayan münafık… Direnme, sonunda, sen de Müslüman olacaksın ve secde edeceksin insana… Sonra da yeryüzü halifesi ile birlikte Cenab-ı Allah’ın huzuruna alınacaksın… Birlenecek hakikat… Öteki kalmayacak… Hepimiz Cennet’in kelimeleri ile konuşacağız artık…

( Şeytanın ters yüzü her an kımıldar ateşten ekranlarda… Sen sanırsın ki bir kıyı kasabasında birbirleriyle oynayan masum çocukları seyrediyorsun, oysa o an, o görüntünün içinden sana bakıyordur ateşten göz… Sana tersyüz gösterir kendi gerçeğini şeytan… Ateşten ekranın dışında kalan her ağaç melektir… Ateşten ekranın içinde baktığın ağaçlar ise şeytanındır… Yanıyordur o ağaçlar… Ve hepsi senin içindeki ateşi, nefsi, arzuyu harekete geçirmek için birer imtihandır…

Tabiatının rüzgârlı ağaçlarına sahip çık güzel yüzlü insan, ihmal etme melekleri… Ellerinle ona dokun, gözlerinle ona bak, ayaklarınla toprağa bas, söndür şeytanın ateşini içinde… Kıskançtır, ihtiraslıdır, haristir şeytan… Seni her yönden kuşatır, kendine çeker… Şu an biliyorsun insanların melekelerini esir aldı dünyada… Büyük bir çoğunluk ateşe bakıyor, ateşe dokunuyor, ateşle konuşuyor… Ateşe tapıyor… Kuşatıyor işte insanı… Ve açıkça da söylüyor, kapsama alanımın dışında kalmayacak hiçbir yer, herkes hayata benimle bağlanacak… Bu ağ bütün dünyayı kuşatacak: www… 666…

Kelimelerinize sahip çıkın… Kelimelerin Cennet’teki anlamlarını yaşayarak konuşun… Yazın… Yaza yaza, şeytanın çekim alanından kurtulun… Kelimelerini kaybeden, yerlerini değiştiren, tersyüz eden hipnoz olur… Onun elektromanyetik alanında kaybolur…

Durmadan yazın, yaza yaza Cennet’e yaklaşın… Yazının ağacını, kâğıdını, kalemini yakalayamaz şeytan… Onun hızı dijitaldir… Harflerin hızını bilmez o…

Yazın… Kalbin kelimeleri ile yazarak kuşatın şeytanı… Sonra tutun alnından secde ettirin…

Hakikati birleyin…

Size verilen emanetin sırrına kavuşun.

Bu yazı 6,768 defa okundu.