Nefesler kime emanet
“ Nefesler tutuldu, herkes hakemin ilk düdüğünü bekliyor “ demesine az kaldı spikerin. Yılın maçı için son hazırlıklardayız.
2005 de Fenerbahçe Galatasaray arasında yine nefeslerin tutulduğu bir maç oynanmıştı. O maçın bu maçtan biraz farkı vardı elbet. Puan farkıyla maça çıkan Fenerbahçe, maçı kazandığı takdirde şampiyonluk mücadelesi verdiği rakibi önünde şampiyonluk turu atıyordu. Böylesi kırk yılda bir gelir dedikleri cinstendi. O maça bilet bulmak için çok çaba harcadığımı ve bilet bulana kadar geceleri uyuyamadığımı iyi hatırlıyorum. Sonunda bilet buldum ve Nobre’nin golü ile Fenerbahçe 1-0 kazanıp şampiyonluk turunu attı.
Belki hafta sonu oynanacak maçta kazanan şampiyonluk turunu atamayacak ama turu atmaya en büyük aday olacağı kesin. Büyük aday diyorum çünkü ihmal edilmemesi gereken bir aday daha pusuda bekliyor. “ yok, Sivas’ı şampiyon yapmazlar” diyenlere hem hak veriyor, hem de olayı çok yadırgıyorum. Kimin şampiyon olabileceğine birileri karar veriyor ise biz neyiz taraftar olarak figüran mı diyorum. Bu sorunun net cevabı 270 dakika sonra açıklanacak.
Elbet seyircisinin önünde oynamak bir takım için büyük avantaj. Son yıllarda Galatasaray’ın eline (2006 da şampiyon olduğu sene dâhil ) böyle bir avantaj geçmemişti. Galatasaray eline geçen bu avantajı olumlu kullanmak için çok çabalayacak. Genel oyun düzeninde olduğu gibi önde rakibine baskı kuracak orta sahada çok koşacak, baskı sonucu bulabileceği fırsatları kovlayacak. Son 5 yılda ki bütün Fenerbahçe Galatasaray maçlarının nerdeyse hepsi böyle başladı. Böyle başlamadıkları, hatırladığım istisna maçlardan biri bu yıl Kadıköy de oynanan kupanın ilk maçı. Galatasaray Fenerbahçe’yi ortada karşılamayı tercih etti, az pozisyonlu ve 0-0 biten bir ilk yarıdan sonra ikinci yarı baskısını yine kurdu, pozisyon bulup gol bulamadı ve maçı 0-0 tamamladı.
Fenerbahçe Galatasaray maç sonuçlarını bilmeyen birisi bu yorumları okusa herhalde 5 yılda ki istatistiklerin Galatasaray lehine olduğunu düşünebilir. Hepimiz iyi biliyoruz ki sonuçlar Fenerbahçe lehine. Özellikle son iki yılda içerde veya dışarıda kritik maçlarda Fenerbahçe sahadan istediği sonuçla ayrılmasını biliyor. Eğer kupanın ikinci maçında olduğu gibi Fenerbahçeli futbolcular hakem tahrikine uğramaz ise, Galatasaray’ın maç başı baskısını 15 dakikada kırıp oyunu kendi istedikleri seyirde kontrol edebilirler. Ali Sami Yen de oynanan kupa maçında ilk dakikalarda gol yenip sonra da 10 kişi kalmalarına rağmen, ikinci yarı çok pozisyon bulamamasına karşın oyunu kontrol eden tarafın Fenerbahçe olduğuna hepimiz şahit olduk. Tecrübesi ile oyunda daha soğukkanlı kalabilen takım Fenerbahçe olacaktır.
Gerilimi yüksek bir maç kesin.
Gerilimden doğru sonuçlarda çıkarabiliriz.
Yaptığı bir işte başarılı olmak için gerilime geçen bir insan aslında işine konsantre oluyor diyebiliriz. O zaman buradaki doğru gerilim, işi yapan futbolculardadır. Kendiişlerine konsantre olup onu iyi yapmaya çalışmaları gerekir. Birde rakibi ve onun taraftarlarını tahrikten uzak demeçler vererek bizim anladığımız gerilimli ortamı oluşturmamak dikkat etmeleri gereken bir durumdur. Ama her nedense böyle maçlar öncesi olumsuz demeçlerdir seyirciyi geren ve tahrik eden. Sorumlularda yöneticiler ve oyunculardır.
Hakan Şükür, futbolumuza damgasını vurmuş ve o damgayı oradan kimsenin silemeyeceği bir futbolcudur. Sanırım Fenerbahçe de oynayan yerli yabancı tüm oyuncularında saygı duyduğu belki sevgi beslediği bir oyuncudur. Bunca yıllık futbolculuk hayatında zaman zaman futbolu eleştirilse de, kişiliğine kimsenin laf edebileceğini sanmıyorum. Dine karşı alerjisi olanlar hariç elbet. Dini konularda ki hassasiyetinden dolayı bu alerji hastalarının her zaman saldırılarına maruz kalmıştır. Beklide onu bu kadar başarılı yapan o mikroplara karşı vücudunun geliştirdiği anti virüslerdir.
O ona yakışanı yapmış, futbolun sadece insanları eğlendirmek için bir araç olduğunu, bir savaş olmadığını söylemiş. Güllerle süsleyelim demiş. Elbet dikenler buna tepki gösterecektir, bunlara alışığız.
Son cümle, futbolun istatistik dinlemediğini de iyi biliriz. Ne mutlu taraf duygusu olmadan maçı seyredebilenlere.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle