En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Gidişin olsun da...



Ertuğrul Özkök, ‘Ekim ayına kadar bana eyvallah’ dedi ve gitti. Bunun nasıl bir gidiş olduğunu bilmiyorum.

Bu nedenle, ‘gidişin olsun da, dönüşün olmasın’ diyemiyorum.

Demem de zaten...

Hem, yerine ikame olunacak şahsın, ‘gelen gideni aratır’ düsturunca, daha kıvrak, manevra kabiliyeti daha yüksek, hatta daha ‘acımasız’ biri çıkmayacağını nerden biliyoruz?

Kim ne derse desin, olanca hoyratlığına ve kıyıcılığına rağmen, Özkök’te törpülenmemiş bir ‘insan’ yan vardı ve ikili ilişkilerdeki nezaketiyle örnek olmuştu.

Fakat, bu ‘iyi’ ve ‘nazik’ insan çok kurnazdı...

Her şeyi birbirine karıştırıp içinden çıkılmaz hale getirdiği için, doğal olarak kaçıyor, kaçışına ‘uzun tatil’ süsü veriyor ve biz de yemiş gibi yapıyoruz ama, kaçarken bile ‘kurnazlığı’ elden bırakmıyor.

Kurnazlık bahsine geçmeden önce, ‘Allah mı söyletiyor?’ dedirtecek itiraflarıyla ilgili bir çift söz söylemek istiyorum.

Mesela, ‘Memleketi gerçek sahiplerine bırakıyorum’ diyor ki, ironik bir gönderme değilse, bilerek ya da bilmeyerek bir gerçeği faş etmiş oluyor.

İşte ‘Allah söyletiyor’ dediğim bu; çünkü hiçbir zaman ‘yerli’ biri gibi davranmadı; insanlara (daha doğrusu kendisine benzemeyene) hep bir ‘müstevli mantığı’yla yaklaştı; iyinin, doğrunun, ‘olması gereken’in ne olduğuna onlar adına karar verdi.

Biz ‘yaygaracı’, ‘despot’ ve ‘azgın azınlık tahakkümünü savunan’ kimseler olduğumuz için, 12 Eylül’ün ne kadar da güzel ve yerinde bir darbe olduğunu, Kenan Evren’in bir lokantada tek başına tıkınacak kadar yalnız, umarsız ve tonton bir ihtiyar olduğunu fehmedemedik.

Bir de, her şeyi hukuktan ibaret sandık.

Oysa, ‘her şey hukuktan ibaret değildi’; gerçi hukuka dayanarak darbe yapılabilirdi (işte Pakistan Yüksek Mahkemesi’nin kararı, işte 28 Şubat), hukuka dayanarak parti kapatılabilirdi, hukuka dayanarak bazı özgürlükler ketmedilebilirdi, ama hukuka dayanarak POAŞ’a vergi cezası kesilemezdi, bazı medya patronlarının ‘kartelleşmesi’ engellenemezdi, hele Hilton arazilerine imar yasağı hiç getirilemezdi.

Neyse, gidiyor...

Ekim ayına kadar kimseleri meşgul edemeyecek.

Fakat böyle palas pandıras nereye gidiyor?

Şu ‘andıç’ ayıbını temizlemeden, ‘sivil andıç’ meselesine izahat getirmeden nereye gidiyor?

Mesela, darbeciliği tescillenmiş Özden Örnek için, ‘Ciddi basının büyük bölümü darbe günlüklerine itibar etmedi. Adı geçen komutan (Örnek) ısrarla ‘bunlar benim günlüklerim değil’ dediği halde günlük hakkındaki yayınlar var gücüyle devam ediyor. Bu da bir ‘sivil andıç’ değil midir?’ demişti ki, ‘sivil andıç’ iddiasının geçerli olmadığı mahkemece kanıtlandığı halde hiç oralı olmadı, tatil için bavul hazırlamaya koyuldu.

Ergenekon çetesiyle ilgili de bir cümlesini hatırlamıyorum...

Danıştay suikastini kim tertiplemişti?

Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar nerden gelmişti?

Şener Eruygur kimdi?

Hadi gidiyorsun, yanına çiçekli bermudanı, Abercrombie tişörtünü, parmak arası terliğini (ne ayıp!), muhtemelen hiçbirini okumayacağın kitaplarını alıyorsun, iyi ediyorsun da, ‘Gideceğim yerde eşimin başının bağlı olması zarureti hiç yok’ demek de ne oluyor?

Böyle bir zorunlulukla karşı karşıya kaldığın için mi, İzmir’e kaçıp ‘bahar ütopyasına çivileme’ dalacaksın?

Hem İzmir, bu (muhayyel) ‘zorunluluk’tan ari bir ülkenin sınırları içinde mi?

Ne demek istiyorsun?

Diyorum ya, adamımız kurnaz.

Giderayak öyle bir şey söyleyecek ki, bilmeyen de, terk etmek zorunda kaldığın topraklarda ‘baş açma’ değil, bilakis ‘baş örtme’ zorunluluğu olduğunu düşünsün...

 
 
star



Bu yazı 1,051 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,041 µs