Sosyal bilimlere damgasını silinmez bir şekilde vuran Karl Marks, toplumsal gelişme yasalarını “üretim tarzı” üzerine temellendirmişti. Buna göre, emek ve sermaye arasındaki ilişki, toplumsal yaşamı anlamlandırmadaki asıl belirleyiciydi…
Bir diğer büyük kuramcı olan Max Weber ise, toplumsal gelişme yasalarını -Marksist teorinin aksine- üretimle değil “tüketim” ile ilişkilendirmekteydi. Weber’de öne çıkan diğer kavram da, “statü”ydü. Modern toplumlarda bireyler, tükettikleri oranda varolmaktaydılar. Tüketim biçimleri, statüyü de belirlediği için, temel bir öneme sahipti…
Weber’in öngörülerine uygun şekilde günümüz, sosyal bilimciler tarafından “tüketim toplumu” olarak adlandırılmakta…
Yani tükettiğiniz ürünün markası, fiyatı ve miktarı, hem kimliğinizi hem de toplum içindeki yerinizi göstermekte…
***
Geçen ay gazetelerde yer alan bir haber, ilk olarak bunları çağrıştırdı.
Trakya Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Okan Çalıyurt, “çalma hastalığı” olarak da bilinen “kleptomani”nin kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görüldüğünü açıklamış…
Çalıyurt’a göre bu durum, özellikle mağazalar açısından ciddi bir tehdit içeriyormuş…
Şimdi bu açıklamadan hareketle, söz konusu olguyu sosyolojik bakış açısıyla ve farklı yönleriyle değerlendirelim:
Birincisi; kadınlar hala eşleri kadar rahat harcama özgürlüğüne sahip değiller. Her ne kadar çalışma yaşamına girip ekonomik bir özgürlüğe sahip olsalar da, eşlerine ve evlerine karşı ciddi bir bağlılık duygusunun altında ezilmekteler…
İkincisi; giyim kuşam gibi alanlarda kendilerine daha fazla özen gösteren kadınlar, hayat şartlarının zorlaması nedeniyle bu ihtiyaçlarını mecburen ikinci plana atma zorunluluğu duyuyorlar…
Ancak bu alanlar, hem kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olduğundan hem de hemcinsleri arasında bir statü göstergesi haline dönüştüğünden; ekstradan para ayırıp lüks olarak kabul edilen bu ihtiyaçlarını karşılayamadıklarında, bu sefer alternatif yollara başvurabilmekteler…
***
Durum, sadece bununla sınırlı da değil…
Son 50 yılın istatistikleri incelendiğinde, suç yapısının 1980 öncesi ve sonrası dönemlerde farklılaştığı görülüyor...
1980 öncesi döneme, daha çok terör ve kaçakçılık gibi organize suçlar damgasını vururken; 1980 sonrasında hırsızlık, gasp ve fuhuş gibi adi suçlarda patlama yaşanmakta...
Bu, özellikle dar gelirli gruplar ile varoşlar için geçerli olan bir durum…
Bunun açıklamasını da, Türkiye’nin 1980 sonrasında kapalı bir toplum olmaktan çıkıp dünyaya açılmasıyla açıklamak mümkün…
Bir yandan, piyasaya sürülen ürünler bazında inanılmaz bir çeşitlilik yaşanmaya başlanırken; diğer yandan da toplum, medya yoluyla hızla tüketime yönlendiriliyor…
Sektörel bazda tarımın hala ezici bir ağırlığa sahip olduğu ve ciddi anlamda bir sanayileşmenin yeni yeni baş gösterdiği toplumsal yapı içinde, üretim ile tüketim arasında bir denge sağlanamadığı için, piyasalarda egemenliğini ilan eden ürünlere sahip olmanın yolu kolaycılık biçimine bürünüyor…
***
Uluslararası sermayenin ucuz işgücü nedeniyle tercih ettiği 1980 sonrası Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısına dönemin Başbakanı Özal’ın “kemer sıkma” politikaları da eşlik edince, elde etmenin alternatif yönleri kendiliğinden gelişti…
Bunun en önemli sonucu da, toplumsal yapıda “ahlak” anlayışının ciddi bir çöküş yaşaması oldu…
Bu nedenle, dini duyguları siyaseten istismar eden partilerin nasıl gelişip iktidar olduklarını sorgularken, çöken ahlak yapısının etkileri de göz ardı edilmemeli…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle