En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Demokrasi sorunu çözülmeden, aş ve iş sorunu da çözülmez!



Türkiye yine patinaj yapmaya başladı.    Geriye de gidebilir.
Ne yazık ki öyle.
Çünkü her şeyin başı olan siyasal istikrar hızla bozulmaya başladı. AKP’yi kapatma davasıyla birlikte uç veren kriz ortamında artık kimse önünü göremiyor.
Yarınla ilgili olarak sağlıklı öngörüler yok; sadece senaryolar üretiliyor, o kadar.
Bu arada özellikle ekonomiye ilişkin beklentiler hiç de iç açıcı değil.
Eğer siyasal istikrarsızlık gitgide derinleşirse, bundan en başta ekonomi son derece olumsuz etkilenecek. Bunun ilk belirtileri şimdiden suyun yüzüne vuruyor.
Şaşırtıcı değil bu durum.
Bir ülke düşünün.
Seçimini daha dün yapmış olsun. İktidar partisi, oyunu on üç puan arttırarak yüzde 47 ile seçimleri ikinci kez kazansın. Hükümetini kursun ve kendi içinden bir cumhurbaşkanı da seçerek yola koyulsun.
Ama daha yedi ay geçmeden, altı yıldır iktidarda olan parti hakkında kapatma davası açılsın. Başbakan hakkında, cumhurbaşkanı hakkında, birçok milletvekili hakkında siyaset yasağı talep edilsin.
Ve bu kapatma davası o ülkenin yüksek mahkemesi tarafından oybirliğiyle kabul edilsin.
Normal midir bu tablo?
Normal karşılanabilir mi?
Hukuk neresinde bu tablonun, demokrasi neresinde bu tablonun diye sorulmaz mı? Nitekim soruluyor, sorgulanıyor haklı olarak...
Bir başka açıdan bakalım.
Hukuku da, demokrasiyi de geçin. Bir an olağan karşılayın olan biteni. Ama sorun kendi kendinize:
Bu tablodan istikrar çıkar mı?..
Çıkmaz, çıkamaz.
Çıkmıyor da...
Siyasal istikrar güme gitmeye başladı. Böyle devam ederse, başta ekonomi olmak üzere her şey çorap söküğü gibi dökülmeye başlar..
Hiçbir şey olmamış gibi bekleseniz de, eski deyişle itidal, aklı selim gibi klişe çağrılar yapsanız da değişen bir şey olmaz. İş olacağına varır, önleyemezsiniz bunu.
Türkiye, her şeyin başı olan siyasal istikrarı ancak demokrasi ve hukukun üstünlüğü içinde yakalayabilir.
Türkiye, her şeyin başı olan siyasal istikrarı ancak rejime dıştan müdahalelerin son bulduğu bir ortamda yakalayabilir.
Türkiye, her şeyin başı olan siyasal istikrarı ancak iktidarla muhalefetin demokrasiyi ortak platform olarak benimsemesiyle yakalayabilir.
Türkiye’nin temel sorunu budur.
Askeri darbeler, yargısal darbeler, muhtıralar, kimsenin kuşkusu olmasın, Türkiye’ye zaman kaybettirmiştir.
Türkiye bu yüzden kalkınma yolunda nal toplamıştır. Demokrasisini, hukuk devletini yıllar yılı birinci sınıf hale getiremeyen Türkiye, ekonomik büyümesi için yaşamsal olan dış kaynakları, yabancı sermayeyi kendine bir türlü çekememiştir.
Bu yüzden aş ve iş sorunlarını çözememiş, eğitimiyle, sağlığıyla insanının hayat kalitesini ileri ülkelerin düzeyine yükseltememiştir.
Bir türlü akıl erdiremediğimiz bir nokta var. Bu da birinci sınıf demokrasi ve hukuk devletiyle aş ve iş sorunlarımızın çözümü arasındaki doğrudan bağdır.
Bunu nedense kavrayamıyoruz.
Oysa hayati bir bağ bu.
Demokratik hukuk devleti birinci sınıf olmayan bir Türkiye, gerçek siyasal istikrarı yakalayamaz. Her şeyin başı olan siyasal istikrardan yoksun bir Türkiye, ekonomik büyümesini istikrarlı bir raya oturtamaz, bundan böyle aş ve iş sorununu da çözemez. Çözemeyince, siyasal istikrarına da dikiş tutturamaz.
Bu bir kısır döngüdür.
Eski deyişle bu fasit daireyi Türkiye çok uzun yıllardır kıramıyor.
Çünkü bu fasit daireyi kırabilecek siyasal kararlılık ve demokrasi bilincine sahip siyaset kadroları çıkaramıyor.
Darbelere, muhtıralara, rejime dıştan müdahalelere birlikte karşı koyabilecek yüreğe ve demokrasi kültürüne sahip bir siyaset sınıfı çıkaramıyoruz bu ülkede...
Ne yazık ki öyle.
Demokrasi ve hukuk için mücadele edilmeyen bir Türkiye’de, demokratik hukuk devleti çıtası AB seviyesine yükseltilemeyen bir Türkiye’de, yazın bir kenara, aş ve iş sorunları da bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da doğru dürüst çözülemez.
Meselesinin özü budur.
Demokrasidir, hukuktur.
Demokrasi ve hukuk için ciddi mücadeledir.
Hatırlayın:
Darbelere ve darbecilere karşı demokrasi ve hukuk mücadelesi, bir Yunanistan‘da, bir İspanya’da, bir Portekiz’de verildiği içindir ki bu ülkeler bizi sollayıp geçtiler.
Biz ise nal toplamaya devam ediyoruz.
Yazık değil mi bu ülkeye?..

milliyet



Bu yazı 978 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,461 µs