En Sıcak Konular

A. Turan Alkan


A. Turan Alkan
0 0 0000

Buldum, buldum!..



Bir dakika beyler, bir dakika; yine yanlış yapıyoruz, durumu yanlış algılıyoruz. Tansiyonu düşürecek ilâç bende.
Maksat, Türkiye'nin asırlar üzerinden sıçrayarak çağdaş uygarlık seviyesinin de üstüne tırmanması değil mi? Hee! O halde niçin "batılılar da beğensin; aferin desinler" diyerek uzun ve zahmetli yolu seçip demokrasicilik oynayarak birbirimize düşüyoruz ki?

Anayasaya bakınız anayasaya; çare orada; daha doğrusu bugüne kadar defalarca incelediğim Anayasa metninde bu falsoyu nasıl göremediğime hayret ederek kendimi ayıplıyorum.

AK Parti derhal bir komisyon kurup "bammbaşka" yeni bir anayasa tasarısı hazırlasın; sonra da kendini intihar etsin.

Yoo, hemen itiraz etmeyin; biraz sabredin; merak buyurmayınız ve teklifimin sonunu bekleyiniz. Şimdi açınız anayasayı...

"Birinci kısım"ın ilk 6 maddesi olduğu gibi kalsın. Bu kısımda yasama ve yürütme yetkisini düzenleyen maddeleri kaldırıp 9. maddeye bağlayalım; o yetkileri de bağımsız yargıya devredelim.

Niçin diyeceksiniz; çünkü yargı Türk milleti nâmına, bağımsız mahkemelerce kullanılan bir yetki. Kanunları, sağdan soldan toparlanmış meclis seçeceğine güvenilir mahkemeler, eğitimli yargıçlar yapsın. Daha iyi olmaz mı teknik açıdan? Yürütme yetkisini de yargı kullansın. Diyeceksiniz ki, her iki erki de yargı kullanırsa, bu defa yargıyı kim denetleyecek? Amma yaptınız; yargı, hukuk devletinde son karar mercii değil mi? Açın 138. maddeyi okuyun.

Aklınız karıştı değil mi; öyleyse şöyle yaparız: Yargıtay'a yasama görevini veririz; Danıştay da yürütme erkini üstlenir; Sayıştay, Danıştay'ı mâli disiplin bakımından denetlerken Anayasa Mahkemesi de Yargıtay'a vaziyet eder; böylece hiçbir denetim açığı kalmaz.

Mis, mis... Bendeki bu akıllar milletime fedâ olsun!

Anlaştık mı? O halde gerisi kolay; Anayasamız zaten lüzumundan fazla uzun: vatandaşa birtakım haklar vehmeden kısımları iptal ederiz ama ödevleri muhafaza ederiz; çünkü "hak yok vazife vardır"; keh, keh...

Geriye ne kaldı? Mali ve ekonomik hükümler! Geçiniz efendim! Başka ne kaldı; 174. madde. O maddeyi değiştirmeye yargının bile gücü yetmez; kalır ve kalmalıdır çünkü ilham kaynağımızdır.

Gelelim bu düzenlemenin pratik faydasına: Yasama ve yürütme organlarını ortadan kaldırdığımızda ne kadar muazzam bir tasarruf yapılabileceğini siz de kabul edersiniz. Oldu olacak iki satırlık anayasa değişikliği ile kanunları geriye yürütür, emekli vekillerin aylığını da keseriz. Meclis binasına YÖK'ü taşırız; YÖK ise derhal kendine çekidüzen verip sair lüzumsuz fakülteleri kapatarak, yeni bürokrat ihtiyacına binaen bol bol hukuk fakültesi açar.

Tıp fakültelerini de kapatsak büyük ekonomi olur, hastaneleri de kaldırsak, iki yılda milli gelirde AB'yi sollar, ABD ile kafa kafaya geliriz ama bunu bir kere daha düşünmek lâzım galiba...

Bazı ufak tefek düzenlemeler daha gerekir elbette; meselâ Laiklik, "uygar bir yaşam" biçimi olduğuna göre, hava soluyup ekmek yiyen her vatandaşın bir "laiklik sertifikası" sahibi olması, ülkemizde bazı kafaların düzelmesine medâr olacaktır; bu sertifikaları vermek için liseden sonra iki yıllık bir ön lisans programı yaparız; altı ayda bir YÖK, ülke çapında sınav düzenler. Üç sınavda başarısız olanlar da kendilerine Arabistan filan gibi ülkeler ararlar (sınav sayısını ikiye düşürsek daha mı iyi olur diye düşünüyorum).

Ne iktidar, ne seçim, ne tartışma, ne gerginlik, ne basın ne bilmemne... Ortada zaten okunabilecek bir gazete var; diğerlerini kapatır, Resmi Gazete ilanlarını Cumhuriyet'e veririz. Rejim de kurtulur, Cumhuriyet de...

...

"Cık" mı diyorsunuz; ama haksızlık ediyorsunuz; Galatasaraylı Servet kardeşimden ön libero oluyor da benim teklifim niçin ciddiye alınmıyormuş bakayım.

zaman



Bu yazı 1,220 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Ağustos 2010 Sfenks'in sorusu, Heron'un gözleri...
    • 19 Nisan 2010 Sizin hiç böyle bir dostunuz oldu mu?
    • 22 Mart 2010 Yargıya ne gerek var üstâd?
    • 17 Mart 2010 Herkes kendi işini yapsa...
    • 31 Ağustos 2009 Evet, 'ordu göreve!'
    • 11 Mayıs 2009 Mühimmat ama mühim değil: Çatapat!
    • 20 Nisan 2009 'Karmaşa'yı arz ediyorum komutanım!
    • 4 Şubat 2009 'Bırakalım çocuklar doğru dürüst bir içki içsin!'
    • 15 Ekim 2008 Taş kımıldıyor; iyi oluyor!
    • 11 Ekim 2008 Türkiye Kürtleri'nin geleceğine dair
    • 20 Eylül 2008 Predator!
    • 6 Eylül 2008 Allah rızası için laik olalım lütfen!
    • 26 Temmuz 2008 Bir numaralı adam kim?
    • 19 Temmuz 2008 Deniz anası gibisin kardeşim
    • 21 Haziran 2008 Türkiye, "askerî bir cumhuriyet" midir?
    • 31 Mayıs 2008 Dinleme kaydı!
    • 2 Nisan 2008 Buldum, buldum!..
    • 3 Mart 2008 Rektör be!
    • 23 Ocak 2008 Laikliği, laikçilerden kim koruyacak?
    • 24 Aralık 2007 Bütün dogmaları döven dogma!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,813 µs