Ortada, 8 ay önce seçimden oylarını yüzde 12 artırarak çıkmış ve ikinci defa hükümeti kurmuş bir siyasi parti var. Sosyolog Nur Vergin bir süre önce herkesin aklından geçen ihtimali özetledi: -Ak Parti bu gidişle daha 10 yıl iktidarda...
Yani sandıkta alternatifi yok. Oysa bu ülkede Ak Parti'yi can düşmanı gibi gören gruplar var. Üstelik bu gruplar, kendilerini "devlet" sanıyorlar. Devletin tüm belgelerinin yorum hakkı onlarda! Ama onlar da sandık açısından alternatifsizlik içinde.
CHP gelip, DSP'nin de katkısıyla yüzde 20'de tıkanmış. Geriliyor, ilerleyemiyor. N'olacak? Yani ukde nasıl çözülecek? İşin kötüsü (!) memlekete bir kere demokrasi gelmiş! Yanılıp yakılmış ve çok partili hayata geçilmiş. Halk iradesi diye bir şey, tayin edici olsun, denmiş. Padişahlığı da tarihe gömmüşüz ya! Halka ikide bir "Sen yanlış yaptın" demek de anlamsız. Ama denmiş:
Askere denmiş: "Sen bu işin bekçisi ol! Zaman zaman devreye gir, iktidarı devir, bize getir! Biz memleketi yeniden rotasına sokarız! "Biz" hep CHP olmuş. Bundan "CHP artı Ordu" denklemi çıkmış. 27 Mayıs'ta, millet iradesini devirenler, yargıyı da kullanıp, "Yargılayın ve asın" çerçevesinde bir adalet düzeni (!) oluşturmuşlar. Sonra 21 Mayıs hurucu, sonra 9 Mart macerası, sonra 12 Mart müdahalesi, sonra 12 Eylül girişimi, 28 Şubat, 27 Nisan vs...
Ama asker siyasetin içinde oldukça yıpranmış. Askeri halk iradesinin karşısına dikmek, askere bedel ödetmiş. Ve asker, Acun'un programındaki gibi "Hamdi Bey'e söyleyin, artık yokum, kutuma razıyım" demiş. 2008'lerdeyiz. Memlekette gerilim var. Askeri müdahaleler, böyle gerilimlerin arkasından gelir. Daha doğrusu, gerilimlerin dozu asker gelsin diye yükseltilir. Bu gerilimin proje mimarları hiç şüphesiz, Ak Parti'yi götürmek isteyenlerdir.
Muhtemel ki Askerin içinde Ak Parti'den rahatsız olanlar da vardır. Ama gene muhtemel ki, ya Askeri böyle kumpaslardan korumak sağduyusu ile, ya da, "Bu işin sonu yok, Askerin devreye girmesi Asker için de ülke için de felaket olur" gibi bir kurmay değerlendirmesi ile Asker devreye girmeyecek gibi görünüyor. Belki bu kurmay değerlendirmesine, Askeri meydana çekmeye çalışanların yangın taşeronluğunu görüyor olmaları da müessirdir. Bir şey daha: Belki de bugünün siyasi kadroları, Asker geliyor diye şapkayı alıp gitmeyecek ve millet iradesini savunacaklardır.
İşte o zaman; -Asker olmadıysa Yargı verelim, hamlesi giriyor devreye... Askerin yerine ikame edilecek bir Yargı misyonu! Bu "Yargı misyonu"nun, Yargı'dan çok öte bir "siyasi tanzim operasyonu" olduğu açık; millet iradesini sandık dışında tanzim operasyonu... "Milletin yanlışı"nı düzelten bir Yargı?! Yüzde kaçın yanlışı bu? Yüzde 47'nin, hatta yüzde 97'nin...
Yani milletin yüzde 97'si bile yanlış yapabilir, Anayasa Mahkemesi'ndeki 11 kişi her şeyi doğru yapar! Bunun adı padişahlık değil tabii. Resmen Hukuk devleti! Gidin ve kuzu kuzu teslim edin size verilen 16.5 milyon oyu... Baykal'ın da etekleri zil çalsın! Cindoruk da öteden, "Menderes de gitti yargılandı ne olacak! Tayyip Erdoğan gidince de bir şey olmaz" desin.
Demirel de beriden "Git ve laikliğe ne kadar saygılı olduğunu ispat et" diye buyursun. Kendileri "İrticanın üç ayağından birisi" olmadıklarını, iktidarlarından 30 yıl sonra 28 Şubat 1997'de ispat buyurdular ya... Ah Cindoruk, vah Demirel, eyvah Baykal! Türkiye'nin demokrasisi bunlara kaldı? Menderes de gitti yargılandı ne olacak? O davada nasıl avukatlık yaptı bu Cindoruk anlamak mümkün değil. -Savunma başarılı oldu ama sanık idam edildi! -Menderes gibi savun kendini, ne olacak? (İmza: Cindoruk - Skytürk) Bence meydanlardan eve inmemeli Erdoğan. Ülkenin Doğusunda - Batısında, hep halkın içinde... Ninelerle - dedelerle, annelerle - babalarla, gençlerle, çocuklarla sarmaş dolaş...
Ben beş yıl halkımın bağrında yaşarım. Ya siz ne yapacaksınız? İşte böyle seslenerek... Yargıyı milletin bağrına taşıyarak... -İşte sizinim, siz yargılayın diyerek. Sonra Millet Meclisi'ni halkın iradesini savunmak ve siyasi alana tam demokrasiyi getirmek üzere tam yetkiyle çalıştırmalı. Bu noktada Meclis iradesini dışlayıcı - küçümseyici çıkışlara prim vermemeli. Son söz: Türkiye'nin boğulduğu yetmez mi?
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle