İlhan Selçuk'un sabaha karşı götürülüp evinden gözaltına alınması, Çocukluk Hastalığınızın gözaltına alınması gibi bir şey.
Artık koca bi insansınız. Çocukluk hastalıklarınızı ne ister, ne hatırlarsınız.
Ama yine de çocukluğunuzun hastalıkları da size aittir. Bi tuhaf hissedersiniz kendinizi.
Elinizde olmadan üzgün- hissedersiniz.
Kaç yıl boyunca 'dindarca' Cumhuriyet okudum, İlhan Selçuk okudum- hatırlamıyorum. Çok yıl boyunca. Çok dindarca.
Yatılı okuduğum liseden eve döndüğümde, annemin biriktirdiği Cumhuriyet gazetelerinin tamamını okuyabilmek için, bazen cumartesi ya da pazarları evden dışarı çıkmazdım. Tahayyül edin!
Sonra tabii sonsuz bir yabancılaşmayla bakar oldum İlhan Selçuk'un fotoğraflarına/yazılarına. Bi zamanlar yazılarına taptığım adam BU MUYDU? ESASINDA?
İnternette flaşlanmışsa yazıları, dayanmışsa göz hizama yani okuyor; dehşet içinde kalıyordum. Gazetesinin baş köşesinden başkumandanlıyordu Sivil-Askeri Elit'i. Kemalizm Dini'nin fanatik neferlerini vaiz vaiz vaazlıyordu.
Doğru iplerin nasıl çekilmesini göstermekle yükümlü 1 KuklaOynatıcısı gibiydi: Kuklaların Zihinsel ve Moral Efendisi.
Ve fakat HİÇ KİMSE sabaha karşı baskınlarla evinden alınsın istemem. HİÇ kimsenin evi talan edilsin istemem. Benim çocukluk evim birkaç kez polis baskınına maruz kaldı. Al sana: hiç kabuklanmayan Çocukluk Yaraları.
Böyle dalgındalgın üzgünüzgün dolaşırken internette SAYGI ÖZTÜRK'ün ÇOK ÖZEL 1 haberiyle karşılaşıyorum Hürriyet'in internet sitesinde. Haber şöyle:
"2001 yılında evine yapılan baskında, bilgisayar kayıtlarında çok özel bir belge bulundu ERGENEKON LOBİ ÖRGÜTLENMESİ (GİZLİ).
Ümraniye baskınında Astsubay Oktay Yıldırım'ın bilgisayarında da aynı belge (yıllar sonra) polisin karşısına çıktı.
Danıştay saldırısında adı geçen Muzaffer Tekin'in evinde de aynı belgeye ulaşıldı."
İşte ilk kez 2001'de bilgisayarında bu belgeyi patlatan/yakalatan kişinin ismi: Tuncay Güney.
Saygı Öztürk araştırıyor- bakıyor Kİ: Vakti zamanında Fethullah Gülen'in Samanyolu televizyonunda 'talk şov' yapmaktaymış bu şahıs.
Şimdi ise -sıkı durun- Toronto'da bir sinagogta haham!
Böylece Asker+Tarikat+Haham ve hatta natürel olarak MOSSAD bileşkesine dikkâtlerimizi çekiyor Saygı Öztürk.
'Ergenekon' yapılanmasının adını ilk işaret edenin Erol Mütercimler olduğunu bildiğimden 'Erol Mütercimler-Ergenekon' giriyorum bilgisayara.
Can Dündar'ın 28 Ocak tarihli yazısı çıkıyor. Ondan alıntılıyorum: (Yüksek izniyle.) "Bu ismi ilk kez 12 Mart'ta ihtilalci deniz subayı Erol Mütercimler, Tümgeneral Memduh Ünlütürk'ten duymuştu. Şöyle demişti Ünlütürk 'Ergenekon, hükümetlerin de Genelkurmay'ın da bürokrasinin de üzerinde bir örgüttür. 27 Mayıs'tan sonra CIA, Pentagon tarafından kurdurulmuştur. Özellikle Amerika'da kontrgerilla eğitimi almış, kurslardan geçmiş generallerin bir bölümü 'VATANI KURTARIYORUZ' düşüncesiyle bu örgütte yer alırlar.
Mütercimler de demişti ki bize: 'Bunun üzerine ben Ergenekon'u araştırdım. Gördüm ki içinde subaylar, emniyetçiler, profesörler, gazeteciler, işadamları, sıradan insanlar var. Bugün çeteler dediğimiz küçük birimler, Ergenekon denilen üst örgüt tarafından kullanılan tetikçiler.'"
ÜST NE KADAR ÜST? Bu kepçe (iş makinesinin kepçesi) nereye kadar sallanacak? Boruları patlatmadan ya da boruları patlatmaktan korkmadan Makine Operatörü, üstüne düşeni yapabilecek mi?
Sonra; Ecevit'in bu oluşumun 'Özel Harp Dairesi' içinde örgütlendiğini saptadığını, ama üstüne gitmeye siyasi ömrünün yetmediğini yazıyor Dündar.
Dündar'ın Ecevitler'e saygısı, hürmeti malum. Bence siyasi duruşu ya da cesareti de yetmezdi Değerli Ecevit'in Türk Gladiosu'nun üstüne gitmeye.
Sonra şey törenine işaret ediyor Dündar. Artık emir neferi olarak konumlayabileceğimiz Veli Küçük'ün ÖZTÜRKLER COM'un açılışında sarf ettiği "Asil Türk milletinin yolu, Ergenekon'dan geçecek" lafına.
Aa! emir-komuta zincirinin halkası olarak emir mafyası diyebileceğimiz Sedat Peker'in onu bunu tehdit sitesi! Hani gözaltına alınıp bırakılan Akşam köşecisi Güler Kömürcü'nün 'Seni ben salonda sevdim' lafıyla ölümsüzleştirdiği Sedat Peker'in.
Ergenekon adlı VatanKurtaranlar Çetesi de Büyük Amerika'nın (Hizbullah/Taliban gibi) 1 Laboratuvar Kazası mı yani? Bir elden kaçma hali?
Kendini en Anti-Amerikancı sananlar, köklerindeki MADE IN USA damgasından kurtulamayacaklar mı? Bu dünyada yazgı- bu mu?
Ve MOSSADsız düğün, pardon, düğüm bu dünya yüzünde olmaz mı? Olamaz mı?
Haham Parmağı şart mı?
Ne çok soru. Ne çok Ergenekon.
Vatanı kurtarmaya yeminlilere "Bırakın artık; yettiniz gayrı. Dağınık kalsın" diyerek bitiriyorum.
Ve topyekûn hepsinden: (hangi ülke imalatı belirsiz) Vatan Kurtaranlar'dan kurtulacağımız günlerin tez elden gelmesini, diliyorum.
Bu çorabı ya sökeceğiz tamamen. Ya da başımıza ördükleri VatanKurtaran çoraptan havasız, gideceğiz.
Ya herrü. Ya merrü- dediklerinden yani.
RADİKAL
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle