Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Adalet ve Kalkınma Partisi için kapatma istemli bir dava açtı.
Bu devirde böyle bir davanın açılmış olması yerli yabancı pek çok kişi ve kuruluş tarafından kınandı, eleştirildi. Yerli yabancı kimi kişi ve kuruluşlar ise 'Parti kapatmak üzücü ve çözüm getirici değil ama...' diyerek durumu idare ettiler. Başbakan çıktı, '71 kişiye siyaset yasağı istiyorlar ama biz 16 milyon 500 bin kişiyiz' diyerek bir anlamda meydan okudu.
Ve sonunda laf bitti. Bitti çünkü dava açıldı ve o sözler de kaçınılmaz biçimde düne ait sözler.
Oysa davayla birlikte 'bugün' başladı, bugün ve yarın... Şimdi önemli olan, 'dün' ne olduğunu doğru biçimde kavramak, dünü doğru analiz
etmek ve bugüne, yarına ilişkin bir yandan dersler çıkartırken bir yandan da dün olanın bir daha tekrar etmemesi için arayışlara girişmek.
Önce dünü anlamaya çalışalım:
1. Laiklik önemlidir ve vazgeçilemez. Varolan laiklik uygulamasını küçük çapta da olsa değiştirmeye yönelik her girişimin sanılandan çok ama çok daha geniş bir uzlaşmayla, çok daha geniş bir meşruiyet tabanıyla yapılması gerekir.
2. Çoğulcu ve katılımcı demokrasi önemlidir ve vazgeçilemez. Konu rejimin özüne ilişkin önemli uygulamalara veya düzenlemelere geldiğinde, çoğunluk yetmez, çoğulcu olmak, katılımcı olmak gerekir. Demokrasinin modern özü bu iki kavramdan geçer.
3. Hukuk düzeni ve hukuk devleti önemlidir ve vazgeçilemez. Yargı, bazen bizim hiç de hoşumuza gitmeyen, toplumun büyük çoğunluğunca benimsenmesi zor kararlar verebilir. Bu eğer bir 'sakınca' ise bunu gidermenin yolu yargıyı ele geçirmekten değil, herkes için eşit ve adil işleyecek bir bağımsız yargı sistemini kurmaya çalışmaktan geçer.
Bunlar benim dünden çıkardığım dersler.
Peki ya bugün ve yarın?
1. Kapatma davası bir vakıadır. Dava sonucu mahkemede alınacaktır, sandıkta veya miting meydanlarında değil. AKP önce bu basit gerçeği kabul edip savunmasına yoğunlaşmalıdır. Davadan kurtulmak için Anayasa kurallarını değiştirmeye kalkışmak onarılamaz zararlara yol açabilir,
Devlet Bahçeli'nin uyarıları yerindedir.
2. Savunma çizgisi salt mahkemeyi halka şikâyet şeklinde olamaz. Kaldı ki mahkemeyi halka şikâyet etmek hukuk devletinin temellerini sarsmak, demokrasinin ve özgürlükler rejiminin temellerini sarsmak anlamına gelir. Savunma çizgisi, AKP'nin 'laikliğe aykırı eylemlerin odağı' OLMADIĞINI kanıtlamaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Mahkeme, AKP'nin laik düzene olan sadakatini ispatlama şansı yaratıyor. Bu dava, AKP ile ilgili söylentileri bir defada ve kesin biçimde sona erdirme davası olarak da görülebilir.
3. Madem ki özlediğimiz düzen, Avrupa Birliği ülkelerindeki düzendir ve ülkemize refahın ancak bu yolla geleceğine inanıyoruz, o zaman davanın sonuçlanması bile beklenmeden, demokratik reformlara çoğulcu ve katılımcı prensipler unutulmadan girişilmelidir.
4. Düne kadar YÖK'ten şikâyet edip bugün YÖK'te çoğunluğu ele geçirince susmak ne kadar yanlışsa, düne kadar 'devletin bekçileri'nden
şikâyet edip sonra oralara yandaşları yerleştirince susmak o kadar yanlıştır. Bu ülkenin üniversitesinden yargısına kadar her önemli kurumu, gelecekteki tartışmaların içine çekilmekten kurtarılacak şekilde ve AB ülkelerindeki uygulamalar örnek alınarak reforme edilmelidir.
5. AKP kapatılır veya kapatılmaz, bu ülkede yaşamaya devam edeceğiz, bu ülkede demokrasi olmaya devam edecek, bu ülkede iktidarlar gelecek ve gidecek. Yüzümüzü geleceğe çevirmeli, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi nasıl daha iyi kuracağımızı bir an önce kararlaştırmalıyız.
6. Bu ülkede demokrasinin kalitesi ile kuvvetler ayrılığı prensibinin içe sindirilmesi ve uygulanması arasında doğrudan bir ilişki var. Kuvvetler ayrılığı prensibini zayıflatmak değil, güçlendirmektir çare.
7. Üzerinde yapılacak ufak tefek değişiklik ve güncellemelerle 1961 Anayasası'na geri dönmek bir çözüm olabilir mi?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle