En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Alevilerin türbanı



28 Şubat’ın mağduru olan türbanlı genç kızlarımızın üniversiteye girmesine yönelik heyecan... Alevi vatandaşlarımızın inanç özgürlüğü söz konusu olduğunda dinmiş gözükmekte.

Radikal bu durumu dünkü manşetinden şöyle özetliyordu: ‘Konu Alevilerin inancı olunca özgürlükçülüğü ara ki bulasın.’

***

Hatırlanacağı üzere iki Alevi öğrencinin velisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ‘mecburi din dersinin olamayacağı’ konusunda dava açmışlardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu başvuruyu kabul etti ve zorunlu din dersini ‘bir özgürlük ihlali olarak’ değerlendirdi.

Zaten...

Bir laik devlet düşünün ki anayasasında din dersini mecburi kılsın.

Ayrıca...

‘Din devleti’ olmayalım derken Diyanet İşleri ile de ‘devlet dini’ oluştursun.

Oluşturduğu devlet dini ile de Sünni olmayan tüm vatandaşlarını dışlamış olsun.

Tabii kendini en çok mağdur hissedenler arasında da koca Alevi topluluğu yer almakta...

Nitekim şu andaki tartışmanın nedeni de daha önce de belirttiğim gibi Alevi vatandaşlarımızın konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmesi...

***

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını Danıştay’ın da kabulü ile Alevi inancı yeniden gündeme geldi.

Bizim Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrasına göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin insan hakları ile ilgili aldığı kararlar bizim iç hukukumuzun fevkindedir.

Kısacası Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uymak mecburiyetindedir. Bu açıdan Danıştay sadece anayasanın gereğini yapmamış; demokrasi açısından hatta laik bir devletin gereği olarak da doğru bir karar almıştır.

Garip olan hükümetin ve Diyanet İşleri’nin tavrı.

Nitekim, konu Alevi inancı olunca özgürlükçülüğün sırra kadem bastığını söyleyen Radikal Gazetesi pek de tutarlı olmayan mevcut siyasal davranışı şu şekilde eleştiriyor:

‘Aleviler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği lehte kararı da emsal göstererek, zorunlu din dersinden muaf olmayı talep ederken, her fırsatta ‘din ve vicdan özgürlüğüne vurgu yapan AKP ve hükümetten hiç de özgürlükçü mesajlar gelmedi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ‘Kararın uygulanması fiilen mümkün değil’ dedi.

Aleviler, Anayasa’nın 24. maddesindeki ‘Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz’ hükümleri doğrultusunda, ilk ve ortaöğretimde Sünni İslam ibadet yöntemlerinin öğretildiği dersin zorla verilmesine karşı çıkıyor. Ancak aynı maddenin ‘Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır’ hükmü nedeniyle söz konusu ders Alevilere de okutuluyor.’

***

Üstelik bu tutum Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın daha önce Aleviler’e verdiği iftar yemeğindeki sözleriyle de çelişmekte...

Başbakan o yemekte ne demişti?

‘Devletin görevi, toplumun bir parçası olan farklılıkları tanımlamak değil, bu farklılıkları tanımak ve anlamaya çalışmaktır.

Siyasetin görevi, halkın bir bütün olarak beklentilerini karşılamak, temel hak ve hürriyetlerini korumaktır.’

Herhalde siyaset, ‘beyan’ ile ‘eylem’ arasındaki farkın adı olamaz.

Türban için heyecanlanıp...

Alevi inancını dışlamak...

Gerçek bir özgürlük talebiyle de uyuşmaz.

Ayrıca...

Türkiye’ye özgürlüklerin tümünü getirmeyi sağlayacak olan AB sürecine soğuk bakmak...

Ne kadar demokrat, ne kadar demokratik, ne kadar samimi, ne kadar saydam bir yaklaşım?

***

Siyasal iktidar belli ki zorunlu din dersi konusunda bir samimiyet sınavından geçecek.

Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili olarak kendisine Alevilerden herhangi bir talep gelmediğini söyleyen şu sözler de Başbakana ait:

‘Böyle bir talep gelmesi durumunda anayasa ve hukuk kuralları içinde yapılabilecek bir şey varsa yaparız.’

Üstelik...

Bu samimiyet testi, özgürlüklerin tek kriteri olarak türbanı öne çıkaranları da kapsamakta.

Kimin ak, kimin kara olduğunu en iyi zaman gösterir.

İşte bazen de zaman böyle hızlı akıverir.

Evet, bekliyoruz...

Din dersini mecburi kılan Anayasa’nın 24. maddesi de ‘bir cümle’ ile neden değişmesin?



Bu yazı 1,113 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,331 µs