En Sıcak Konular

Erdal Şafak


Erdal Şafak
0 0 0000

Bush ve Putin



ABD'nin 43'üncü Başkanı George Herbert Walker Bush ile Rusya Federasyonu'nun 2'nci Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin aşağı yukarı aynı zaman diliminde tarih sahnesine çıktılar.
Putin 31 Aralık 1999'da Boris Yeltsin'den vekaleten devraldığı başkanlık koltuğuna 26 Mart 2000'deki seçimlerin ardından 7 Mayıs 2000'de asaleten oturdu. Bush ise 7 Kasım 2000'deki kimilerine göre şaibeli, kimilerine göre ABD derin devletinin el attığı seçimlerin ardından 20 Ocak 2001'de göreve başladı.
4 yıl sonra ikisi de yeniden seçildiler. Putin 14 Mart 2004'te, Bush ise 2 Kasım 2004'te.
İşte ikisi de artık sürelerinin sonuna geldiler. Putin dün yapılan seçimin ardından 7 Mayıs'ta görevi Dimitri Anatoloviç Medvedev'e devrecek. Bush ise 7 Kasım'daki seçimlerden sonra 2009'un ilk ayında veda edecek.

Nereden nereye
İki büyük ülkenin başkanının 8'er yıllık görev süresi Türkiye'yi derinden etkiledi.
Bush işbaşına geldiğinde Türk halkının üçte ikisinden fazlası ABD yanlısıydı. Hele selefi Bill Clinton'un 15-19 Kasım 1999'daki Türkiye ziyaretinden sonra neredeyse tavan yapmıştı.
Putin iktidara geldiğinde ise, hem uzun geçmişin yaraları, hem de selefi Yeltsin döneminde iki ülkenin Orta Asya ve Kafkaslar'daki müthiş rekabeti nedeniyle, Türk halkının Rusya'ya karşı duyguları en azından serindi.
8 yıl sonra bugün ise tablo tam tersine döndü. Türk halkında Bush'tan kaynaklanan açık ABD karşıtlığı, Putin'den kaynaklanan gizli Rusya hayranlığı var.
Sadece halkta değil, yönetim kadrolarında da. En azından askeri kesimde de. (MGK eski Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın 7 Mart 2002'de Harp Akademileri'ndeki panelde "Türkiye'nin Rusya Federasyonu ve İran'ı da içine alacak şekilde bir arayışın içinde olmasında fayda görüyorum" çıkışıyla utangaç biçimde dışa vurulan duygular, Genelkurmay Başkanlığı'nın Putin'in 10 Şubat 2007'de Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı tarihi konuşmanın tam metnini, hem de Org. Yaşar Büyükanıt'ın ABD ziyaretinin başladığı gün internet sitesine koymasıyla neredeyse aleniyete döküldü.)
Bush döneminde her 10 Türk'ten 9'unun ABD karşıtı cepheye savrulmasının nedenlerini anlatmaya gerek yok.
Ancak Putin faktörüyle Rusya'ya beslenen duygulardaki değişimi irdelemek gerekiyor.

Kalsın mı, gitsin mi?
Çünkü ırmağın tersine akmasından farksız bu değişim sadece Putin'in olağanüstü başarısından (Nataşalar'la, ayyaş Yeltsin'le simgelenen, iflas etmiş, yağmalanan bir enkazdan 8 yıl sonra yeniden büyük güç diye tanımlanan, kasasında 500 milyar dolar rezerv bulunan, onurlu, gururlu, kendinden emin bir devlet yarattı) kaynaklanmıyor.
Putin'in bir liderin bir devletin, bir halkın kaderini nasıl değiştirebileceğini kanıtlamasının uyandırdığı Atatürk dönemini çağrıştıran gözkamaşması da var bu değişimde.
Ve elbette dışarıda farklı, içerde farklı söylemlerin, arkadan kuyu kazmaya dayalı politikaların geçerli olduğu bu "İkiyüzlülük dönemi"nde Putin'in "Söz namustur"a dayalı duruş sergilemesi de Türk halkının sempati titreşimlerini Moskova'ya yönlendirmesinde ağırlıklı rol oynadı. Hele uğradığı onca ihanetten sonra.
Biliyoruz; bazı seçkinlerimiz Putin'i demokrat kisveli diktatör görüyorlar. (İnanırsınız veya inanmazsınız; o kendini hep demokrat tanımladı: "Elbette saf ve sapına kadar demokratım. Benim trajedim, dünyada tek saf demokrat olmam. Mahatma Gandi'nin ölümünden sonra konuşabileceğim kimse kalmadı.")
Biliyoruz; yine bazı seçkinlerimiz Putin'in başkanlığı bırakmasını "Sahtekarlık" diye niteliyorlar. Gerekçe olarak da perde arkasından veya başbakan olarak açıkça Rusya'yı yönetmeye devam etme kararını gösteriyorlar.
İyi ama 8 yıllık iktidarının sonunda halkın yüzde 75'inden fazlasının desteğine sahip bir başkan daha var mı? İşte Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy henüz 9'uncu ayında halkın üçte ikisince reddediliyor. İşte Bush, yüzde 30'lardaki halk desteğiyle ABD'nin en sevilmeyen başkanı olarak tarihe geçmek üzere.
Hem sonra Rus derin devleti kimsenin çiğneyemediği bir kural üstüne kurulu: "Lubyanka'ya giren ömrünün sonuna kadar asla çıkamaz!"

Not: Lubyanka, KGB'nin, şimdi de FSB'nin (Rusya Federal Güvenlik Servisi) bulunduğu semtin adı.

 
sabah



Bu yazı 1,284 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Temmuz 2012 Körfez'e büyüteç
    • 22 Temmuz 2012 Tarih yolları kesiştirince...
    • 4 Nisan 2012 Demokrasiyi taçlandırmak
    • 1 Nisan 2012 Suriye aktörleri
    • 4 Mart 2012 Fıkra gibi
    • 1 Şubat 2012 Konsey'i beklerken
    • 16 Ekim 2011 1961 Ekim'i
    • 26 Eylül 2011 New York'tan dönüş gündemi
    • 20 Ağustos 2011 Şam'la satranç
    • 12 Ocak 2011 Aslında biz bize yeteriz
    • 8 Ocak 2011 Referandum
    • 26 Aralık 2010 Krizin öbür yüzü
    • 27 Kasım 2010 Senede bir gün
    • 18 Kasım 2010 Savaş Lordu
    • 16 Kasım 2010 Beşik sallanıyor
    • 9 Ekim 2010 Sri Lanka modeli
    • 26 Eylül 2010 Dolmabahçe'de medyatik kahvaltı
    • 28 Ağustos 2010 BDP'lilerin söylemleri
    • 30 Haziran 2010 Ortaklık
    • 15 Mayıs 2010 Atina'dan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,621 µs