En Sıcak Konular

Serdar Turgut


Serdar Turgut
0 0 0000

ABD’ye nanik yapılmaz



Bir gün önce Türkiye’nin en üst konumundaki insanlar ‘iş bitince çıkarız’ diye esip üfürürken, aradan 24 saat bile geçmeden askerlerimizin çekilmesi başlayınca herkes şaşırdı. Kimse de tam ne olduğunu anlamadı.

Kesin bir açıklama yok ama olan bitenin asıl sorumluları oldukları neredeyse kesinleşen Amerikan kaynakları ile yaptığımız bir dizi konuşmadan sonra, anladığımız kadarıyla olayların perde arkası şöyle gelişmiş:

Amerikan yönetimi açısından kritik kopuş noktası, Başbakan’ın danışmanı Ahmet Davutoğlu’nun Bağdat’a yaptığı ziyaret olmuş.

Amerikalılar olaya şöyle bakıyor: Biz milyonlarca dolar para harcayıp, birçok askeri ölüme göndererek Bağdat’ta bir hükümet oluşturduk ve onca emeğin sonunda kendi kamuoyumuza somut sonuç olarak gösterebileceğimiz tek şey olan Bağdat Merkezi Hükümeti’ni kurdurduk. Şimdi Türkler bu hükümetin Dışişleri Bakanı’na kendisinin muadili olmayan bir kişiyi konuşması için gönderiyor. Üstelik bu kişi, görüşmeden sonra sınır ötesi operasyonu ‘işimiz tamamlanınca bitiririz’ türünden merkezi hükümete ve dolayısıyla Amerika’ya kafa tutan tavırda demeçler veriyor.

Bize konuyu bilen kaynaklar tarafından anlatılan Amerikan tarafının düşünce sistematiği, bu şekilde.

Davutoğlu’nun görüşmesi biter bitmez Hoşyar Zebari hemen ABD Dışişleri Bakanı Rice’ı aramış ve görüşmüş. Beyaz Saray’ı da aradığı söyleniyor ama Başkan Bush ile görüşüp görüşmediğini teyit edemedik.

O sırada Talabani’ye çok yakın olan Başbakan Yardımcısı Behram Salih’in de Washington ile telefon trafiğine girdiği biliniyor. Behram çok uzun yıllar Washington’da yaşadığı ve yönetimin koridorlarını iyi bildiği için onun etkili kaynaklara ulaşma şansı hayli fazla.

Bunlar yaşandıktan sonra, akşam Ankara’da Savunma Bakanı Gates’in bir dizi görüşmesi var. Gates görüşmelere girmeden önce Dışişleri Bakanı Rice’ı arıyor ve durumu değerlendiriyor.

Gates, asker, siyasi kiminle görüşse “işimiz bitince Kuzey Irak’tan çıkarız” mesajını alıyor. Görüşmeleri tamamen sonuçlandıktan sonra hemen Başkan Bush’u arıyor. Telefon edildiğinde Washington’da Başkan Bush’un basın toplantısına 1.5 saat var. Konuşuyorlar ve Başkan Bush basın toplantısına çıkıp Kürdistan kavramını da kullanarak ‘Türkler hızlı hareket edin ve çıkın oradan’ diyor.

Bütün bunlar olurken, Başbakan Erdoğan belki de ‘Ulusa Sesleniş’ konuşmasını yazıyordu ve o konuşmada sınır ötesi operasyonun kararlılıkla süreceği anlatılıyordu.

Bu konuşmanın metni basına erken dağıtılır. Bu laflar dağıtılan o metinde yer alıyordu ama sonra geçilen bir mesajla o metnin yeniden yazılmak üzere geri çekildiği söylendi.

Yani Başkan Bush ‘hemen çıkın’ dedikten sonra bizimkilerde bir tavır ayarlaması da oldu. Bu gözümüzün önünde yaşanan bir gerçek.

Aylardır yazıyoruz; Türkiye gibi önemli bir ülkeyi yönetenlerin tüm enerjilerini türban gibi bir konuya harcamaları hem ayıp hem de yanlıştır. Enerjiniz o konuda tükenince ülke yönetmenin ve devlet adamlığının ince noktalarını unutabiliyorsunuz.

Son olaylar bizi hem üzdü hem de bunları düşündürdü. Bu yönetim yeteneksizliği Türkiye’ye çok ama çok ayıp oldu. En haklı olduğumuz konuyu bile yönetmekten aciz olduğumuz ortaya çıktı.

Bu arada Başkan Bush’un “Türkler Kürdistan’dan çıkın” lafının gerçek anlamını korkarız önümüzdeki yıllarda görmeye başlayacağız. Büyük oyun asıl şimdi başladı.

 



Bu yazı 1,033 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2009 Cemaat ile TSK diyaloğa girmeli
    • 22 Aralık 2008 Erdoğan’ın kızının resmini görünce utandım
    • 11 Aralık 2008 Modernizmin ölümü ve anlamsızlık
    • 11 Kasım 2008 Fehmi Koru’nun yazısının şifreleri
    • 3 Kasım 2008 Acımasız düzen
    • 31 Ekim 2008 Medya Faşizmi nedir?
    • 28 Ekim 2008 THY’nin devrimci kararı
    • 24 Ekim 2008 Krizi fırsata çevirmek
    • 22 Ekim 2008 Kriz komplo olabilir mi?
    • 2 Ekim 2008 New York şehrinin kapanması
    • 16 Eylül 2008 Doğan’ın büyük kötülüğü
    • 17 Ağustos 2008 Medya da temizlenecek
    • 7 Ağustos 2008 Taşlar yerine böyle oturur
    • 27 Temmuz 2008 Faili meçhul hayatım
    • 17 Haziran 2008 Derin devlet gurusu
    • 23 Mayıs 2008 S-muhtıra
    • 1 Mart 2008 ABD’ye nanik yapılmaz
    • 29 Şubat 2008 Bölgenin ‘Büyük Abi’si
    • 9 Şubat 2008 Fakirlik ebedi oldu
    • 15 Ocak 2008 Enerji güvenliğinde stratejik ortaklık

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,859 µs