En Sıcak Konular

Leyla İpekçi


Leyla İpekçi
0 0 0000

Başörtülüler 'herkes için özgürlük' isteyince...



Başörtülü kadınlar geçtiğimiz günlerde bir basın bildirisi yayınladılar: "Söz konusu özgürlükse hiçbir şey teferruat değildir, henüz özgür olmadık" diyerek altı yüzün üzerinde imzaya ulaştılar.
"Üniversite kapısı sert bir şekilde yüzümüze kapatıldığı günden bu yana yaşadığımız acılar bize bir şey öğretti. Başını örttüğü için ayrımcılığa uğrayan kadınlar olarak tüm samimiyetimizle açıklıyoruz ki; üniversitelere başımızı örterek girmekle mutlu olmayacağız. Ta ki: Kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukukî ve psikolojik ortam oluşturulmadan. Acımasızca işlenen cinayetlerin gerçek sorumlularına ulaşılmadan. 301 davalarını bitirecek düzenleme yapılmadan. Azınlık vakıflarının üzerinde pişkince oturanların rahatı bozulmadan. Alevilerin ibadetini kültürel aktivite, ibadet evlerini de kültür merkezi olarak görmekte ısrar etmekten vazgeçilmeden. Üniversitelerden sudan sebeplerle atılan arkadaşlarımız geri dönmeden. Yasakçı zihniyet bize ne zaman, nerelerde ve nasıl örtüneceğimizi dayatmaktan vazgeçmeden. Üniversitelerin bilimsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel YÖK kaldırılmadan (...)

Birimizin diğerimiz için tehlike olduğu korkusunu yayıp bizi birbirimize düşürerek bu adaletsiz düzenini devam ettiren yasakçı zihniyet tamamen ortadan kalkmadan hiçbir özgürlük tam özgürlük değildir. Özgürlüklerin kısıtlanmasının ne demek olduğunu bilen insanlar olarak, bundan sonra da her türlü ayrımcılığın, hak ihlalinin, baskının, dayatmanın karşısında olacağız."

Böylesine bütüncül, kuşatıcı, hak ve adaleti tesis etmeye yönelik, vicdanlı bir bildirinin bu ülkenin irtica geliyor diye korku salan merkez gazetelerinde sevinçle karşılanması ve okuyucularına manşetlerden duyurulması gerekmez miydi? Ama hayır. Onlar kendi okuyucusu yola çıkıp ötekilerle buluşmasın, daima pencereden dışarı bakmakla yetinsin istiyor olmalılar. Herhangi orta önemdeki bir haberden bir farkı olmasın bu bildirinin istiyorlar. Yoksa okuyucu korkmaktan vazgeçer ve artık bu gazetelere itibar etmez diye mi düşünüyorlar?..

Maalesef bu bildirideki hak ihlali tespitlerinin yelpazesinin geniş tutulmasından rahatsız olanlar sadece merkez medyada değil, her yerde var. Tıpkı başörtüsüyle eğitim hakkı kazanılırsa irtica geleceğinden korkanlar olduğu gibi, vakıf yasası düzenlenirse ülkemizin 'yabancılara satılacağından' korkanlar da var. 301 kaldırılırsa barış isteyenlerin bu ülkeyi böleceğinden korkanlar da var. Adalet ve özgürlük mücadelesi söz konusu olduğunda mutlaka birtakım kişi ve grupların korkularının bugüne dek daima karşı bir ideolojiye tahvil edilmesinden habire nemalananlar var çünkü.

İnsan özgürlüğünü ortadan kaldıran her şey bir çeşit bağımlılık yaratır. Zaafların, tutkunun, korku ve hassasiyetlerin ideolojiye dönüştürülmesi giderek kolaylaşır. Hukukun üstünlüğü herkes için esas kabul edilmişse eğer, egemenlik belli bir zümreye ait olamaz. Yani herhangi bir kimliğe dayalı bir imayla kendinizi ötekine karşı imtiyazlı hale getiremezsiniz. İdeolojinize uymadığı için bazı kişi veya grupların varlığından hoşlanmayabilirsiniz elbette. Ama anayasal vatandaşlık ile korunma altına alınmış olması gereken özgürlükler adına onların maruz kaldığı adaletsizliklere karşı mücadele etmeyi yine de sürdürebilirsiniz.

Yoksa başkaları sırf sizin dünya görüşünüze uygun düşmüyor diye, hak ve adalet onlar için uygulanmasa da olur demeye başlarsınız. Bugün bazı siyasetçilerin yaptığı gibi. Böylece siz kendinizi en yüksek adalet mercii, en yetkili hak dağıtıcısı olarak görmeye başlamışsınız demektir. Böylesi bir gizli kibrin nasıl kontrolden çıktığını bilmeyen var mı? Sizinle çelişsin çelişmesin, hakkı yenen kişi ve grupların mağduriyetini gidermek için mücadele etmeye değer bir anlam bulamaz hale mi geldiniz? Zaaflarınızın esiri olmuşsunuz demektir çoktan ve bilin ki başkalarının hakkı için kılını kıpırdatmamak sadece bir pasiflik değil, adaletsizliği çoğaltma ve hak gaspına teşvik anlamına da gelmiş demektir çoktan.

zaman



Bu yazı 985 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Haziran 2008 'Temel ilkelerin iktidarı'yla evrensel adalet mümkün mü?
    • 3 Haziran 2008 Barış Meclisi'nde, barışın ortak diliyle
    • 27 Mayıs 2008 Adaletin merkez ve çevresi
    • 20 Mayıs 2008 Güneydoğulu dillerde yaşamak
    • 13 Mayıs 2008 Orta Anadolu; Modern yerellikler, çoğul kimlikler
    • 6 Mayıs 2008 Asıl gayrimüslimler çekti bu ittihatçı zihniyetten!
    • 29 Nisan 2008 Adaleti hangi dil ile talep edebiliriz?
    • 22 Nisan 2008 Özgürlük ve barıştan korkanların 'Tam bağımsız Türkiye'si
    • 15 Nisan 2008 Hakikat, ideolojik birimlerle ölçülemez
    • 8 Nisan 2008 İktidardan indiriliş öyküleri: Hep aynı kelimelerle
    • 30 Mart 2008 Ateş ve bahçe
    • 25 Mart 2008 Taraf gazetesi nasıl 'İslamcı ve AKP yanlısı' oldu?
    • 11 Mart 2008 Zalimin diliyle hakkı savunmak
    • 4 Mart 2008 Üniversiteye tarikatlar girecek diye çeteler mi girsin?
    • 19 Şubat 2008 Başörtülüler 'herkes için özgürlük' isteyince...
    • 12 Şubat 2008 Korku tutsaklığından özgür düşünce çıkar mı?
    • 5 Şubat 2008 Ilımlı İslam, laiklik ve 'emperyalizm işbirlikçileri'
    • 31 Ocak 2008 Halkların 'kendi olma özgürlüğü'
    • 29 Ocak 2008 Türbandan korkanlar neden adaletsizlikten korkmuyor?
    • 27 Ocak 2008 Biricik olmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,309 µs