En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Doğa bilimcileri tanrıtanımaz mı?



Çok ilginç bir oyunla karşı karşıyayız: Üniversitede türbana karşı çıkanların silahı şimdiye kadar " hukuk " idi.
Bunu nasıl yaptıklarını biliyorsunuz: Anayasa'daki muğlak "laiklik" ilkesini kendilerince yorumladılar... Bu da yasağı, hukuku "kullanarak" sürdürmek anlamına geliyordu.
Hukuku, ideolojiye peşkeş çekmeyi hala sürdürüyorlar. Ancak yeni bir tezgah daha kuruldu: Bilim ...
Özellikle de doğa bilimleri.
Şimdi de fizik, kimya, biyoloji gibi doğa bilimlerini öne sürerek yasakları savunuyorlar.
Mesela jeoloji profesörü Celal Şengör şöyle diyor: Biz üniversitede bilim öğretiyoruz... Bilim ile inanç çelişir... Türban takan kız, "Ben senin bilimine inanmıyorum" demiş oluyor... Biz böyle bir kişiye ders vermeyiz... Aklı ve eleştiriyi kabul etmeyen hiçbir sistemi üniversite kapısından içeriye almayız... İcap ederse, ülke yöneticileri akıllarını başlarına alana kadar o kapıları kapatırız...
Buradaki kritik söz, "Bilim ile inanç çelişir" cümlesidir.
Çünkü bilim yaparken... Pratikle test edilen... Ya " doğru " ya da " yanlış " olan " önermeler " kullanılır.
İnanç ise teste tabi tutulan, sınanan bir şey değildir. Mesela Tanrıyı gözünle görmezsin, kulağınla duymazsın ama inanırsın.

Peki, Prof. Şengör haklı mı? Söyledikleri makul mu?
Öncelikle şunu saptayalım:
Farkında mı bilmiyorum ama... Prof. Şengör bu iddiasıyla bütün doğa bilimcilerinin " ateist " yani " tanrıtanımaz" olduğunu ileri sürmekte.
Öyle ya... Bilimle inanç arasında kökten bir çelişki, bir uyuşmazlık varsa... Bilim öğreten üniversitede inancın hiçbir yeri yoksa... O halde bütün doğa bilimciler tanrıtanımaz olmak zorunda...
Ara notu: Tabii bir başka şık da, inançlı doğa bilimcilerinin " takiye " yaparak, kendilerini gizlemeleri.

Prof. Şengör, bu iddiasını... Kendisini YÖK üyeliğine aday gösteren... Üniversitelerarası Kurul'un 219 üyesine gönderdiği mektupta dile getirdi...
Ben şimdiye kadar, o 219 üyeden buna itiraz eden olduğunu duymadım. İtiraz etmediklerine göre... Ya okuduklarını anlamıyorlar... Ya da gerçekten hepsi tanrıtanımaz...
Tanrıtanımaz olmak ne suç, ne de ayıp... Ancak 219 üyenin birden böyle olması, gerçekten tuhaf bir durum. Bu " yığılma " nasıl gerçekleşmiş acaba?

Gelelim hayatın gerçeklerine...
Şunu biliyoruz: Batı üniversitelerinde çok sayıda dindar hoca ve öğrenci var. Çoğu Hıristiyan, bir kısmı da Müslüman ve Yahudi bu insanların...
Bu inançlı kişiler...
Ya bilimi geliştirmek için araştırmalar, deneyler, gözlemler yapıyor...
Ya da mezun olduktan sonra... Okulda öğrendikleri bilimi kullanarak... Gökdelenler dikiyor, hastaları tedavi ediyor, uzaya uydular gönderiyorlar.
Celal Şengör'ün akıl yürütmesine göre, böyle bir şeyin mümkün olmaması gerekir.
Ama oluyor işte!
İnsanlar hem bilim yapıyor... Hem de, mesela Hıristiyan olanlar, elde İncil, pazar ayinine katılıyor.
Buyurun bakalım...

Arkadaşlar!
Ben size geçen gün de söyledim:
Celal Şengör bilim yaparken... Yani uzmanı olduğu jeoloji alanında çalışırken; elbette mantıklı bir insan gibi düşünüyor.
Ama iş; " toplumsal, siyasi, ideolojik " meselelere gelince... O mantık, o tutarlılık, o sağlıklı ve olgun akıl yürütme becerisi uçup gidiyor.
Tekrarlayalım: "Doğaya bakarken duruşu mantıklı; topluma ise esas duruşta bakıyor."

sabah



Bu yazı 1,028 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,787 µs