En Sıcak Konular

Leyla İpekçi


Leyla İpekçi
0 0 0000

Türbandan korkanlar neden adaletsizlikten korkmuyor?



Polisin 'Ergenekon terör örgütü' diye tanımladığı oluşumdaki isimlerin, Susurluk'tan Danıştay saldırısına, Hrant Dink'in katledilmesinden 301'le yargılananların tehdit edilmesine dek birçok dehşet saçan olayda boy göstermiş olduğu ortaya çıktı.
Belki örgütün deşifre edilmesi bazılarının dediği gibi sadece 'sistemin safra atması'ndan başka bir şey değil. Onların arkasındakiler koltuklarında oturmayı sürdürecekler belki.

Ne olursa olsun, çete çöplüğüne dönen ülkemizde bu kadar adaletsizlik yaşanırken, Danıştay saldırısı sanki halen 'İslamcı' diye mimlenen kişilerin eseriymiş gibi türbandan ve irticadan bahsederek tansiyon yükseltmeyi sürdürenler neyi amaçlıyor?

Israrla 'dinci terör' diye hedef gösterdiklerinin bu ülkeyi giderek karanlıklara sürüklemek isteyen ulusalcı birtakım 'vatansever' örgütler olduğunu öğrenmek hiç şaşırtmadı mı onları? Hiç mi vicdanları rahatsız olmadı bilerek veya bilmeden bu kişilerin kitleleri sokağa dökme eylemlerine destek verdikleri için? Karşı çıkmadıkları ya da tarafsız kaldıkları için? Çetecilerle birlikte korku ve nefreti körüklemiş olmak bir özeleştiri ihtiyacı oluşturmadı mı onlarda?

Hükümetin türban polemiğinden beslendiğini ve siyaseten nemalandığını söylüyorlardı hep. Fakat hükümet üniversitedeki başörtüsü yasaklarını ne vakit eleştirse rejim elden gidiyor diye YÖK'ünden yargısına herkes bir anda ayağa kalkıyor, fetvalar veriyordu ortalığa. Halkı rejimi savunmak için sokak eylemlerine, şehit cenazelerinde slogan atmaya yönlendiriyorlardı haykırışlarla. Tüm bu yönlendirmelerin örgütlü bir ajitasyon olduğunu ve birkaç yıl önce de yine benzer bir planın darbe yapılmak için devreye sokulduğunu ortaya çıkaran Nokta dergisinin baskına uğraması ve bilgisayarlarına el konulması neden hak ettiği ilgiyi bulmadı onların söylemlerinde?

Bugüne dek hiç aydınlatılmamış cinayetlerin bağlantısı kurulduğu şu günlerde hakkaniyet adına kalem oynatmak yerine, türban üzerine felaket senaryolarıyla zihnimize korku salmaya devam ediyorlar. Olmuş gerçeklerle değil, vuku bulmamış vehimlerle analiz yaparak bu ülkenin hangi gerçeğine parmak basabildiler?

'Ergenekon destanı'ndan öğrendiğimize göre, önce birtakım yazar çizerler, siyasetçiler bugüne dek hep olduğu gibi 'kim vurdu'ya gidecek, deliller karartılacak, kafalar iyice karıştırılacak, ardından ülke yine kaosa sürüklendiğinde ise darbe gelecekmiş. Türk-Kürt çatışmasını körükleyecek 'İslamcı Kürt' örgüt bile kurmuş bu yolda çeteciler. Sormayalım mı: Bugüne dek çetenin sözcülerini üstü kapalı savunduğunuz, onların kışkırtıcı söylemlerini nazikçe benimsediğiniz için mi şimdi diliniz varmıyor adalet istemeye?

301'den yargılananların vatan haini ilan edilmesine çetecilerle birlikte -üslubunuz farklıydı sadece- destek verdiniz. Ulusalcılığın büyük bir iftira zinciri üzerinden kışkırtılmasına çanak tuttunuz. Ensesinden vurulmuş bir gazetecinin ardından timsah gözyaşları dökerken, eski cuntacılarla eski sözümona vatanseverlerin barışıp koltuğunuzun sarsılmazlığını pekiştirmesinden medet umdunuz. Kuvvayi Milliye derneklerinde kan üzerine edilen öldürme yeminlerini kutsayanlara bazı kesimleri hedef gösterdiniz. O yüzden mi şimdi rejim bekçiliğine sarıldınız yine? Sanki elden gidiyormuş gibi laik düzen?

Elbette türban yüzünden ortamı gerenler, kendi güçlerini kurup iktidara gelmek isteyenler de vardır. Ama sizin kör gözüm parmağına hassasiyet kaşıma operasyonlarınız yüzünden bir türlü onları eleştirmeye gelmiyor sıra. İstemiyorsunuz aslında onlara dokunulmasını. Düşmansız kalırsınız. Her daim günah keçisi olarak okkanın altına yollayacak birileri kalmazsa, kendi koltuğunuzu nasıl koruyabilirsiniz bu kadar kolayca?

Ya bugünün kararlı gözüken ama Şemdinli'de olanlara bile dokunamayan güç odakları şimdiye dek sizin üzerine oturduğunuz adaletsizliğin birazını ortaya çıkardıktan sonra geri kalanının üzerine otururlarsa ne olacak? Adaleti herkes için istemiyor muyduk? Hangi birimle ölçeceğiz onu şimdi? Kimin tartısında?

 
zaman



Bu yazı 886 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Haziran 2008 'Temel ilkelerin iktidarı'yla evrensel adalet mümkün mü?
    • 3 Haziran 2008 Barış Meclisi'nde, barışın ortak diliyle
    • 27 Mayıs 2008 Adaletin merkez ve çevresi
    • 20 Mayıs 2008 Güneydoğulu dillerde yaşamak
    • 13 Mayıs 2008 Orta Anadolu; Modern yerellikler, çoğul kimlikler
    • 6 Mayıs 2008 Asıl gayrimüslimler çekti bu ittihatçı zihniyetten!
    • 29 Nisan 2008 Adaleti hangi dil ile talep edebiliriz?
    • 22 Nisan 2008 Özgürlük ve barıştan korkanların 'Tam bağımsız Türkiye'si
    • 15 Nisan 2008 Hakikat, ideolojik birimlerle ölçülemez
    • 8 Nisan 2008 İktidardan indiriliş öyküleri: Hep aynı kelimelerle
    • 30 Mart 2008 Ateş ve bahçe
    • 25 Mart 2008 Taraf gazetesi nasıl 'İslamcı ve AKP yanlısı' oldu?
    • 11 Mart 2008 Zalimin diliyle hakkı savunmak
    • 4 Mart 2008 Üniversiteye tarikatlar girecek diye çeteler mi girsin?
    • 19 Şubat 2008 Başörtülüler 'herkes için özgürlük' isteyince...
    • 12 Şubat 2008 Korku tutsaklığından özgür düşünce çıkar mı?
    • 5 Şubat 2008 Ilımlı İslam, laiklik ve 'emperyalizm işbirlikçileri'
    • 31 Ocak 2008 Halkların 'kendi olma özgürlüğü'
    • 29 Ocak 2008 Türbandan korkanlar neden adaletsizlikten korkmuyor?
    • 27 Ocak 2008 Biricik olmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,965 µs