En Sıcak Konular

Ferai Tınç


Ferai Tınç
0 0 0000

Ege’de yeni sayfanın manşeti ’cesaret’



İYİ ve kötü günleriyle derin bir ortak geçmişe sahip iki komşu ülkenin açtığı yeni sayfayı bezeyecek sihirli sözcük sonunda bulundu: Cesaret.

Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’in, 50 yıllık aradan sonra Türkiye’ye gelen ilk Yunan Başbakanı olarak yaptığı bu ziyaret, kendi açısından zor bir döneme rastladı.

Seçimlerde kritik eşiği zar zor aşarak iktidara gelmiş olan Başbakan Karamanlis, eski kültür bakanlığı müsteşarı ile ilgili skandal karşısındaki tutumu ve ülke gündemindeki daha birçok konu nedeniyle muhalefetin baskısı altında. Aşırı sağ, Türkiye ile ilişkileri siyasi polemik malzemesi yapmaya devam ediyor. PASOK lideri Papandreu bile, altında imzası bulunan Türk-Yunan yakınlaşması konusunda Karamanlis’e cesaret vermiyor.

Ziyaret öncesi Meclis’te yaptığı açıklamada, bunun zamansız olduğunu bile söyledi.

Türk-Yunan ilişkilerini, "Made in Turkey" yazılı ürünlere adı konmamış ambargoların uygulandığı dönemden beri yakından izleyen bir gazeteci olarak, bugün gelinen noktayı çok değerli buluyorum.

Kardak krizinin ardından ilk yakınlaşma dönemlerinde iki komşu arasındaki ticaret hacmi 200 bin dolar iken bugün 3 milyon dolarlardan söz ediliyor.

Tamam kabul ediyorum yetersiz. 5 milyon hedefleniyor. Mütevazı bir hedef. Evet, Türk ve Yunan halklarını hem maddi hem de manevi olarak çok daha zenginleştirecek işbirliğine müsait bir potansiyele sahip bu komşuluk.

Yazın Ege kıyılarındaki karşılıklı trafik bunun sınırlı bir örneği.

Ama her iki tarafta da var olan, sorunları iç politikaya malzeme yapma anlayışının yol açtığı zararın telafisi kolay mı?

* * *

İKİ ülke arasındaki sorunlar, hiç de küçümsenmeyecek ciddiyette. Kıta sahanlığı, hava sahası, karasuları hálá krizlere yol açabilecek sorunlar. Ama işbirliği öne çıktığında sorunlar kontrol altında tutulabiliyor. Bugüne gelmek için iki ülke arasındaki sorunların tamamen çözümü mü beklendi? Hayır.

Artık Türk-Yunan ilişkileri, var olan sorunların çözümü ile gelişen ilişkiler değil.

Sorunlar duruyor. Ama işbirliği ve yakınlaşma iradesi sorunların önüne geçmiş durumda.

Bu yüzden de Başbakan Erdoğan ile Karamanlis’in açıklamalarında altını çizdiğim nokta, "istikşafi görüşmelerin hızlandırılması" konusunda karar alınması oldu.

"İstikşafi görüşmeler" sürecini, ölümünün yıldönümünde kendisini sevgiyle andığım rahmetli İsmail Cem, dışişleri bakanlığı sırasında başlatmıştı.

Türk-Yunan ilişkilerinin, çözümü çok zor sorunlar tarafından rehin alınmasını önlemek için o dönemin iki dışişleri bakanı Cem ve Papandreu, keşif toplantıları formülünü ortaya atmışlardı. 12 Mart 2002’de başlayan süreçte tam 37 toplantı yapılmış. İlerleme sağlandı mı? Sağlansaydı 37 toplantı yapılmazdı.

Diğer taraftan baktığımızda ise bu süreçte önemli bir değişim fark ediliyor. Geçen altı yılda iki ülke halkı birbirini daha iyi tanımaya başlamış. Turizm gelişmiş, ekonomi işbirliği derinleşmiş, bilimsel işbirliği köprülerinin temelleri atılmış.

Savaş tehditlerinin yerini barış arayışları almış. Ve nihayet, Yunanistan Başbakanı 50 yıl aradan sonra Türkiye’ye gelmiş. Demek ki bir şeyler değişmiş, değişmekte.

* * *

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, "iki ülke dışişleri bakanlarının, başbakanlarının yardımı ile istikşafi görüşmeler sürecini hızlandıracağız" dedi.

Çatışmaların çözümü için siyasi irade şart, ama bu sürecin üçüncü bir unsuru daha var. Hem de çok önemli. Sivil toplum. Türk-Yunan ilişkilerinin bugüne gelmesinde her iki taraftan barışa inanan insanlar ne kadar etkili olduysa, bundan sonraki dönemde de halklar arasındaki yakınlaşma ve işbirliği çabaları önemli olmaya devam edecek.

Politikacılar, sorunların çözümü için ihtiyaç duydukları cesareti, Türk ve Yunan halklarının verdikleri destekte bulacaklar.

Yeter ki Ege’de barışı gündemlerinden düşürmesinler. 

hurriyet



Bu yazı 986 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Kasım 2010 Talabani'nin resti
    • 2 Ağustos 2010 Ortadoğu’da gerilim yüksek
    • 21 Mayıs 2010 Acem oyunu
    • 14 Eylül 2009 12 Eylül ne zamana kadar?
    • 7 Ağustos 2009 Mahmur Kampı neden önemli
    • 10 Mayıs 2009 Anneler en çok barış istiyor
    • 2 Ocak 2009 Geçen yılın iki olayını birinci seçtim
    • 13 Ekim 2008 İlerleme raporunun pazarlama stratejisi belli oldu
    • 11 Ağustos 2008 Gürcü lideri kim itti?
    • 10 Ağustos 2008 Kafkasya’da süper güç rekabeti
    • 4 Ağustos 2008 Kerkük krizi tırmanıyor
    • 26 Mayıs 2008 Fransa’nın eski başbakanı, Sarkozy’ye aldırmayın diyor
    • 25 Nisan 2008 Ortadoğu barışı ve Golan
    • 7 Nisan 2008 Zirvelerin ardından
    • 17 Mart 2008 Dış politikada baskı dönemi başlarken
    • 14 Mart 2008 Açlığın yeni yüzü ve füze kalkanı
    • 25 Şubat 2008 Kıbrıs’ta nerede kalmıştık?
    • 18 Şubat 2008 Kontrollü bağımsızlık
    • 25 Ocak 2008 Ege’de yeni sayfanın manşeti ’cesaret’
    • 21 Ocak 2008 Soğuk savaş üslubu geri dönerken

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,693 µs