En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Çeteler tasfiye edilmedikçe, demokrasi ve hukuk olmaz!



Türkiye'de devlet ve toplum düzeni çetelerden, belki daha doğru deyişle, 'vatansever çeteler'den temizlenmedikçe, bu ülkede demokrasi de olmaz, hukuk devleti de.
Hepsi kağıt üstünde kalır.
Peki, bu temizliği kim yapacak?
En başta yargı...
Elbette güvenlik güçleri...
Asker ve sivil bürokrasi...
Ama ya devlete de bir yerinden bulaşmışsa bu çeteler? Yargıya da, güvenlik güçlerine de, sivil-asker bürokrasiye de sızmalar varsa...
O zaman ne olacak?
Temizlik nasıl yapılacak?
Daha doğrusu:
Sonuna kadar gidilecek mi?
Bu açıdan, yakın geçmişimizdeki kötü örnekler bu soruları fazlasıyla haklı kılıyor.
Hrant Dink davasındaki şu son gelişmeye bakın.
Tüyler ürpertici!
Cinayetin baş sanıklarından Yasin Hayal'in eniştesi Çoşkun İğci'nin önceki gün mahkemede verdiği ifadeden:
"Hrant Dink'in öldürüleceğini ilk kez Yasin Hayal'den duydum. Yasin'in arkadaşlarıyla birlikte, Agos gazetesi ve Dink'in evinin arasındaki bölgede keşif yaptığını öğrendim. Bu keşfi yaptıklarını Yasin bana anlatmıştı. Yasin'e cinayeti nasıl işleyeceğini sorduğumda, Şişli'deki Agos gazetesinin önünde öldüreceğini söyledi."
Enişte devam ediyor mahkemede:
"Yasin'in böyle bir olayı yapmasını istemediğim için, Dink öldürülmeden üç dört ay önce duyduklarımı iki jandarma görevlisine söyledim. Not aldılar ve olay takip edeceklerini söylediler. İkisinin de Trabzon Jandarma İstihbaratı'nda görev yaptığını biliyorum."
Daha devamı var ifadenin:
"Dink öldürüldükten iki gün sonra ikisi de işyerime geldi. Bana bu olayı kimseye söyleyip söylemediğini sordular. Ben de söylemediğimi ifade ettim. Hiç kimseyle bu konu hakkında konuşmamamı tembihlediler. Bir gün sonraki buluşmada aynı şeyleri tekrar ettiler."
Akıl alır gibi değil.
Sevgili Hrant'ın nasıl göz göre göre gittiğini görebiliyor musunuz? Bir tek bu ifade bile devletin nasıl çalıştığına dair, devletin karanlık derinliklerinde nelerin yaşandığına dair bir fikir vermiyor mu?
Herşey orta yerde!
Ama Hrant Dink cinayeti bir yıldır tam aydınlatılamıyor.
Bir başka kötü örnek:
Susurluk...
'Vatanseverler çeteler' ile 'derin devlet' arasındaki işbirliğiyle bu ülkede hukukun, insan haklarının canına okunmuştu Susurluk sürecinde.
Bir ara bu kapkara lekenin temizleneceğini umut etmiştik. Ama sonunda birşey çıkmadı. Devlet içinde bir yerde birileri frene bastı ve Susurluk karanlığa gömüldü.
Yani çete temizliği gerçekleşmedi!
Bugün yeni bir operasyon başladı devletin içinde:
Ergenekon Operasyonu.
35 kişi gözaltında.
Bu 35 kişinin içinde çok ilginç isimler bulunuyor.
Susurluk'la yakından ilgili olanlar var. Bütün 301 davalarında başrolü oynayanlar var. Hrant Dink cinayetinin az önce değindiğim baş sanıklarından Yasin Hayal'in avukatı var. Üyelerini bayrak ve silah üzerine ölme ve öldürme yeminleriyle örgütüne kabul eden, 14.500 kişilik vatan haini listesi oluşturanlar var.
Çok önemli bir operasyon.
Ama hep aynı soru:
Sonuna kadar gidilecek mi?
Bu sorunun yanıtı, bu ülkede maalesef sadece güvenlik güçleriyle yargıdan geçmiyor. Çünkü iş sadece onlara kalınca, bir yerde süreç tıkanabiliyor.
Sonuna kadar gidilmesi, yani devletin demokrasi ve hukukla daha çok tanışması, bu ülkede 'siyasal irade' ve 'siyasal kararlılık'tan geçiyor.
Sayın Başbakan;
Bu da sizi ilgilendiriyor.

milliyet

 



Bu yazı 1,131 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    148,155 µs