Üç semavî din arasında, uzlaşmaya en fazla müsait olan din, İslâmiyet'tir. Zira, Müslümanların mukaddes kitabı olan Kur'an'da, Musevîlere ve Hristiyanlara hoşgörüyle bakılmış ve onlara 'ehli kitâp' denilerek hakları korunmuştur. İslâmiyet, Tevrat ve İncil'i de vahye dayalı kutsal kitaplardan saymış;
Hz. Musa ile Hz. İsa'yı da peygamber olarak benimsemiştir. İslâm akâidine göre, kitaplara ve peygamberlere iman, âmentünün şartları arasındadır. Halbuki Musevîlik ve Hristiyanlık, İslâmiyeti, Kur'an'ı ve Hz. Muhammed'i, hiçbir zaman kabul etmemiş; bu konuda dinî değil, sosyal ve kültürel değerlendirmeler yapmıştır.
Bu itibarla, 'Medeniyetler İttifakı Projesi'nin gerçekleştirilmesine İslâm Dünyası daha fazla samimiyetle yaklaşmaktadır. Demirperde'nin yıkılışından sonra Hristiyan Batı Âlemi, İslâmiyeti en büyük tehlike olarak kabul etmiştir. Şüphesiz bu kabulde, ABD gizli servisleri hesabına çalıştığı bilinen Prof. Hungtington'un 'Medeniyetler Çatışması' tezinin de etkisi vardır. Batı'nın, İslâmiyeti şiddet içeren bir din gibi algılamasında, Orta Doğu kaynaklı terör saldırılarının ve Bin Ladin gibi fanatiklerin sözde 'cihad' ilân ederek gerçekleştirdikleri terör eylemlerinin de önemli ölçüde tesiri olmuştur.
Bu tesirlerin neticesinde, önce âdeta yeni bir 'Haçlı' zihniyetiyle terörü bahane ederek İslâm ülkeleri üzerinde dengesiz güç kullanan ABD ve Batı Dünyası, sonunda 1,5 milyarlık İslâm Dünyası karşısında bunun bir çözüm getirmeyeceğini görebilmiştir. Batılı teorisyenler ve siyaset adamları, küresel terörü önlemenin ve dünya barışını sağlamanın ancak 'medeniyetler ittifakı' ile olabileceğinin farkına varmıştır.
* * *
Batı'nın bu gerçeği görmesinde, hiç şüphesiz Türkiye'nin son beş yıllık dönemde uyguladığı aktif uluslararası politikanın rolü büyüktür. Başbakan Erdoğan ve önce Dışişleri Bakanı, şimdi de Cumhurbaşkanı sıfatıyla Abdullah Gül, İslâm ve Batı Dünyası'ndaki temaslarıyla, Birleşmiş Milletler nezdinde yürütülen bu projenin mimarlığını yapmışlardır.
Türkiye, on asır boyunca İslâm Medeniyeti'nin bayraktarı olmuş, İslâm Dünyası'nı hakkıyla temsil edebilecek yegâne ülkedir. Tesadüfen Hicaz'a hâkim olan Suudî kabilesi de, Afganistan'daki medeniyet düşmanı Talîban cühelâsı da, İslâmcı geçinerek İslâm'a en büyük zararı veren menşei belirsiz eli kanlı teröristler de, bu ekmel dînin zirve medeniyetini temsil etme mevkiinde değildir. Üstelik Türkiye, gelişmiş, modern, hür ve demokratik dünyanın evrensel değerlerine ve sistemine sahip olan tek İslâm ülkesidir.
Bu durumda, Başbakan Erdoğan'ın 'Medeniyetler İttifakı Projesi'nde 'eş başkan' olarak bulunması son derece isabetlidir. Erdoğan, bu temsil görevini hakkıyla ifa etmektedir.
Türkiye, bir 'Huzur Medeniyeti' olarak tavsif edilen Osmanlı İmparatorluğu'nun vârisidir. Geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye'de farklı din ve ırkta olanlar eşit şekilde, serbestçe yaşamaktadır. Kimin tarafından düzenlendiği henüz anlaşılmayan bir takım münferit ve üzücü saldırılar, Türkiye'yi, her türlü farklılığa saygılı, lâik ve demokratik bir ülke olma özelliğinden uzaklaştırmaz.
Medeniyetler İttifakı Projesi'nin gerçekleştirilmesiyle, Türkiye, tarihin akışını değiştirecek çok önemli bir gelişmeye imzasını atmış olacaktır.
Bu suretle, dünyanın iki büyük dinî kültürü arasında tarihte ilk olarak büyük bir 'uzlaşma' sağlanacak; dinî farklılıkları istismar eden terör odakları gerekçelerini yitirecek; medeniyetler arasında tanışma ve ittifak neticesinde, din kaynaklı çatışmaların önlenmesiyle dünya barışına katkıda bulunulacaktır.
Türkiye'nin AB'ye tam üye olarak girmesi, aslında Medeniyetler İttifakı Projesi'nin en anlamlı uygulaması olacaktır. Batı'nın, iki medeniyet arasındaki bu 'köprü'yü yıkmak yerine tahkime çalışması, sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın ve dünya barışının da yararınadır.
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle