0 0 0000

Fenerbahçe iyi başladı(!)

2008 Avrupa şampiyonası sebebi ile kısa bir süreden sonra süper ligde ikinci sezon başladı. Zirveye oynayan takımlardan haftayı en karlı kapatan puan kaybetmesine rağmen bence Fenerbahçe oldu (!) . İlk sezonda ki maçta rakibi B.İstanbul spora yenilen Fenerbahçe ikinci maçta rakibinden bir puan almayı başararak kendini geliştirdiğini gösterdi, oysa rakipleri Sivas, Beşiktaş ve Galatasaray rakipleri ile oynadıkları ilk maçlarda da rakiplerini yenmişlerdi. Maçın 80. dakikasında Fenerbahçe kalesinde ikinci golü görünce gerek havanın soğukluğundan gerekse Fenerbahçe’nin futbolunun soğukluğundan tir tir titreyen ben, rakibi alkışlayarak türübünleri terk ettim. O yüzden maçın son 10 dakikasında Fenerbahçe’nin attığı goller rakibin ikramımıdır yoksa Fenerbahçe’nin başarışımıdır bir yorum yapamayacağım.

Zico için yapılan en büyük eleştiri her maçı aynı görmesidir. Sağolsun Zico bu maçta da eleştirilerin doğruluğunu bir kez daha ispatladı. Inter’le hangi oyun dizilişi ile oynuyor ise Alibeyköy sporla da oynadığında aynı oyun dizilişi ile oynar. Yakında Urfa sporla oynayacağı kupa maçında zaten bunu yine görürüz.

Gecen yıl UEFA kupasında ki Newcastle maçında çift ön liberoyu ilk kez kullanan Zico, o gün benim tahmin ettiğim üzere kadroyu başkanın yaptığını daha sonra kendiside itiraf etmişti.
Zico’lu Fenerbahçe’nin  o güne kadar ki en iyi futboluydu o maçta ki oyun, bunu gören Zico maalesef o yapıyı hiç bozamadı. Oynadığı büyük maçlarda bu oyun dizilişi ile başarılı olsa da, küçük maçlarda hep sıkıntı yaşadı.  Deniz ve Selçuk’un yokluğunda, oynadığı dakikalarda yan ve geriye kısa pas yapmaktan başka hüneri olmayan Kemal’e görev verdi. Zaten Alex’in yokluğunda oyun kurmakta zorlanan Fenerbahçe orta sahada doğru dürüst iki pas yapamadı. Bunları söylerken Fenerbahçe ile oynadığı iki maçta da üstün olan Büyükşehir’in  hakkını yememek lazım, sahaya dağılışları ve ayağa oyunları ve yardımlaşmaları zaman zaman Fenerbahçe’nin kurmak için çabaladığı baskıyı çabuk kırdı. Abdullah Avcı sezon başı birçok oyuncusunu değişmesine rağmen, kurduğu takıma iyi bir uyum getirmişti. Milli takım alt yapısında da çalışmış olan Avcı’nın Fatih Terim’den sonra milli takım için en büyük adaylardan biri olduğunu düşünüyorum.

Maçın 40. dakikasında artık gol bekleyen Fenerbahçe taraftarı, bir türlü topu rakip sahaya indiremeyen takımını ıslıklamaya başladı. Bu dakikada Edu ve Lugana uygun oyuncu bulamayınca yan toplar yaptılar bir kaç kez, arada da yanlarına yaklaşan Ali Bilgin ve Kemal ile kısa pas. Seyirci tepkisi artınca artık topu oyuna sokmuşlardı. Orta sahadan top iyi bir oyunla sola indi ve Fenerbahçe maç boyunca en güzel ataklarından birini yaptı. Bu pozisyonu görünce ister istemez 95-96 sezonunda Fenerbahçe’yi çalıştıran Carlos Alberto Parreira’nın Fenerbahçe’sini  getirdi aklımıza. Parreira’nın oyun sisteminde defansta oynayan Uche ve Hög  topu orta sahaya aktarmadan önce birkaç kes yan paslarla sahasına kapanan rakibin dizilişini bozmaya çalışırlardı.  Demek ki arada farklı taktikler denemekte fayda var. Umarım Zico’da bunu bir ara anlar.

Fenerbahçe’nin fikstür avantajı olmadığı söylense de, ben bunun tam tersini düşünüyorum. Şampiyonluk yarışında ki rakipleri ile dışarıda oynayacak olması Fenerbahçe’nin lehinedir. Fenerbahçe’nin önemli maçları kazanmada bir sıkıntısı yok, rakiplerinden deplasmanda puan alarak, onların kendi evlerinde puan kaybetmesini sağlama ihtimali yüksek. Fenerbahçe’nin tek sıkıntısının zayıf rakiplerle olan maçları olduğu kesin. Bu durumu da düzeltirse Zico düzeltebilir ancak, yöntem ise çift forvet tek ön liberolu oyundur.

Bu yazı 2,074 defa okundu.