En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Kan kültürü?



Şehit ve gazi aileleri için Habertürk televizyonu tarafından toplanan 86.5 milyon lira, geçen gün Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'a teslim edildi.

Tören sırasında Büyükanıt, çerçeve içine yerleştirilmiş bir Türk bayrağını medya mensuplarına gösterdi ve kısaca öyküsünü anlattı:

Kırşehir'den liseli bir genç grubu göndermişti... "Bizi de askere alın" diye not düşen gençler, bayrağın kırmızı bölümünü kanlarıyla oluşturmuşlardı.

Org. Büyükanıt, bu "armağanı" gazetecilere gösterirken, "Hepsi 18 yaşında ya da altında... Biz böyle bir milletiz " dedi.

Çocukluğumu hatırlıyorum da... Bazı yakın (erkek) arkadaşlar, avuçlarının içini bıçakla keserek kanatırlar ve el ele tutuşarak birbirlerini " kan kardeşi "ilan ederlerdi.

Avuçları yerine, işaret parmaklarının ucunu keserek de aynı şeyi yapanlar olurdu.

Bir insana ya da bir gruba olan bağlılığını... Kanını akıtarak ya da bir organını kesip atarak gösterme... Uzun bir geçmişe dayanır.

Bu geleneğin " kurban " kültürüyle bağlantısı vardır ama çoğu kez ondan da üstün sayılır.

Çünkü kurbanda genellikle başka bir canlının (koyun, deve, horoz, vs.) kanı akıtılır.

Bu olayda ise kişi kendi kanını ya da organını feda ederek, bir bakıma "fanatikliğini" ortaya koyar...

Kimi millet, kimi din, kimi aşiret için yapar bu gösteriyi.

Öte yandan, terör ya da organize suç örgütlerinin elemanları arasında da bu tip kanını dökme, organını kesme törenlerine rastlıyoruz.

Bağlılık ifadesi kadar, özür dileme amacıyla da yapılır bu işler.

Mesela Japon mafyası Yakuza'nın üyeleri, bir hata yaptıklarında, gık demeden, serçe parmaklarının ucunu bıçakla keser. Hatalarla birlikte, kesilen parmak sayısı da artar.

Bu tip kan akıtma olaylarının " eğlence " için de yapıldığı vakidir. Mesela 16'ncı yüzyılda sünnetdüğün şenlikleri sırasında padişahın ve halkın önünde sırtlarına nal çaktıranlar olurdu.

Bildiğim kadarıyla kan kaybından ölenler olduğu için bu tip gösteriler daha sonraları yasaklanmıştır.

Evet, böyle bir gelenek var.

Ama yine de tuhaf!

"Tuhaf" olan şu:

İki gencin, delikanlılığın heyecanı içinde, mesela parmaklarının ucunu iğneyle kanatarak, birbirlerini "kardeş" ilan etmesini hoş görebilir. Hatta olaya gülüp geçebilirsiniz.

Ama Genelkurmay Başkanı'na, "kandamlaları" ile yapılmış bir bayrağın, armağan olarak gönderilmesi...

Onun da bunu iftiharla medyaya göstermesi; hislenmesi, gururlanması...

Mithat Cemal Kuntay'ın " Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır " dizelerini okuması...

Bu kadarı fazla değil mi?

Medenileşmenin, uygarlaşmanın bir göstergesi de... Şiddetin ve kanın, toplumsal hayattan mümkün olduğunca uzaklaştırılması, denetim altına alınmasıdır.

Liseli gençlerin, kanlarını akıtarak "armağan" bayrak yapmasını... Gayet makul, hatta övülmesi gereken bir davranış olarak görmek... Medeniyet kavramıyla nasıl bağdaşıyor?

Biri bana bunu anlatsın!

"Gençler yollamış bir kere... Peki, ne yapılmalıydı " derseniz... Bence cevap basit:

Öyle bir armağanı kabul etmezsiniz!

"Hassasiyetinizi anlıyoruz ama... Önce okulunuzu bitirin... Askere gelin... Biz sizi eğitelim... Ondan sonra bir saldırı olursa yurdunuz için kanınızı dökersiniz..." dersiniz; olur biter.

Unutmayalım: Bayrak yapmak için kendi kanlarını dökenler ile Trabzon, İstanbul, Malatya ya da İzmir'de silahsız, korumasız insanların kanını dökenler arasında ideolojik hısımlık var.

sabah



Bu yazı 1,008 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,291 µs