İniyor gecenin kelimeleri yalnızlığın kemikten tahtına…
Söz olur diyor, konuşursam… Yazmam bir daha… Düşünmem…
Sadece o kelimelerin benim zihnimde durduğunu bilirim ve bütün hayatım boyunca beklerim…
Kalbimde, tenha bir dağ köyü ve oradaki taş caminin şadırvan sessizliği…
Hiç beklemeden avuçlarıma doldurduğum soğuk kaynak sularıyla abdest alıyorum…
Besmele ile caminin ahşap oymalı dar kapısından içeri girip, sabah namazına durmuş nuranî cemaatin arasına katılıyorum…
( Bu yazı aslında burada bitiyor…
Beklenen oluyor…
Yapmamam gereken şeyi yapıyor, zihnimde duran kelimeleri hatırlamaya başlıyorum…
Uzaydaki gezegenler gibi hepsi… Dönüyorlar kendi çevrelerinde… Tam maddeleşirken, o anda, aynı anın içinde siliniyorlar… Sözün bir karanlık yüzü oluyor hep… Susuyorum… Düşünmekte onları hareket ettiriyor… Düşünerek kâinattaki bütün kelimeleri hareket ettirebiliyorum…
( Sabah namazı hiç bitmesin istiyorum… Çünkü zamanın dönmesi yine başlayacak ve sonunda gece olacak…
Ve gecenin karanlığı içinde parlayan yalnızlığın kemikten tahtına yıllarca öncesinde olduğu gibi yine ben oturmak zorunda kalacağım…
İşte o kadar gerçek, hüzün ve acılarla dolu yüzlerce yıl öncesi…
Ete bürünmeden önce, maddenin karanlığına girmeye başladığı an ruhun, çarmığa gerilir gibi kâinatın kemikten tahtına o zaman da ben oturmuştum…
Bunun için hatırlamak istemiyorum kelimeleri… O ilk an… Ya yine gelirse… Tutsak ederse bizi… Kurtulamazsak zihnimizde bize kurduğu tuzaklardan…
( Burada bitmeli mi bu yazı… Yeniden geri dönüş o ana… İstemiyorum bunu biliyorsun… Sözü istemiyorum artık… Korkuyorum…
Şu karanlık günlerde, tek bir huzurlu anın içinde, zamanın dönmesi dursun diyorum… O dağ köyünde, sabah namazında, hep tanıdık kalplerle, yabancı hiç kimseyi almadan aramıza, alınlarımız secdede, o tek anın içinde açılan sonsuz bir hakiki anla, dualarla, gözyaşlarıyla, Cenab-ı Allah’ın zikriyle dünyanın karanlığından uzaklaşalım istiyorum…
Bir an, tek bir an için dağların zirvelerinde yalnızca kalplerimizi dinleyelim… Dünyanın sözünü unutalım… Gözyaşlarımız içinde Cenab-ı Hakk’a verdiğimiz tek bir sözü hatırlayalım…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle