Sami Kohen
0 0 0000
Rusya ile "derin" ilişkiler
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer'in yarın başlayacak olan Rusya ziyareti, iki komşu ülke arasında ilişkilerin sıkı bir dostluk ve işbirliği dönemine girdiği bir aşamada gerçekleşiyor.
Bu ziyaretin, Rusya Federasyonu'nun kurulduğu tarihten bu yana bir Türk Cumhurbaşkanı'nın Moskova'ya yaptığı ilk resmi gezi olması, ilişkilerin ulaştığı noktayı hatırlatan göstergelerden biri.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Aralık 2004'te Türkiye'ye gelişinin ardından sıklaşan üst düzey karşılıklı ziyaret ve temaslar, Türk-Rus ilişkilerinin giderek "derinleştiğini" ortaya koyuyor.
Geçen ay Ankara'ya gelen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un da belirttiği gibi, bu ilişkiler Atatürk zamanından beri "en parlak dönemini yaşıyor".
Cumhurbaşkanı Sezer'in Moskova ziyaretinin işte böyle bir zemin üzerinde ilişkileri pekiştirmeye yönelik yeni bir adım oluşturması bekleniyor.
Altyapı tamam
Gerçekten son birkaç yılda atılan adımlarla Türk-Rus yakınlaşmasının altyapısı -çeşitli anlaşmalar ve ortak çalışmalarla- güçlendirilmiştir.
Ekonomik alanda işbirliği baş döndürücü bir hızla gelişmiştir. Halen ticaret hacmi 15 milyar dolar düzeyinde... Enerjide "Mavi Akım" ile gerçekleştirilen hamle (bir ölçüde Türkiye için bağımlılık oluştursa da) yeni işbirliği ufukları açıyor: Örneğin Rus doğalgazının dış pazarlara açılması için tasarlanan Samsun-Ceyhan (ve ötesi) boru hattı projesi gibi... Türkiye'ye Rus turist akımı, Rusya'da Türk yatırımları da ekonomik bağları giderek perçinliyor...
Siyasal alanda geçmiş yıllardan çok farklı bir iklim oluşmuştur. İkili bazda ilişkileri zedeleyecek ölçüde ciddi bir sorun yok gibi. (Tabii, Ankara Rusya'nın Kıbrıs konusunda BM'de beklenen desteği hâlâ vermemesini bir "eksiklik" sayıyor)...
Ancak halen siyasal alanda iki ülkeyi birbirine yaklaştıran konular, görüş ayrılıklarına yol açan sorunlardan daha fazla.
İki taraf da sorun çıkarabilecek konularda birbirlerinin hassasiyetini daha çok dikkate alıyor. Türkiye'nin Moskova'yı rahatsız eden ABD'nin "Karadeniz güvenliği" konusundaki taleplerine karşı çıkması bunun son örneği...
Ama Ankara ile Moskova'yı asıl yakınlaştıran, bölgesel sorunlar karşısındaki benzer, hatta ortak tavırlarıdır. Irak, İran, Suriye, Filistin gibi meselelerde Türkiye'nin aldığı pozisyon gerçekten Rusya'nınkine çok daha yakındır. Nitekim şu günlerde İran konusunda Türk diplomasisi Moskova ile yakın dirsek teması halindedir.
Kültürel boyut eksik
Bu yeni havanın oluşmasında dünya konjonktüründeki dönüşümün, SSCB'nin dağılıp ideolojilerin ve blokların eski anlam ve etkinliğini kaybetmesinin rolü büyük.
Yeni ortamda Türkiye ve Rusya, çıkarları açısından, artık kendilerini birbirlerine daha yakın hissediyorlar. Ankara ve Moskova eski güvensizliği aşmak ve yeni bağlar kurmak konusunda, aynı arzuyu ve iradeyi paylaşıyorlar.
Ne var ki, ilişkileri "derinleştirme" bağlamında yapılması gereken daha çok şey var. Bunlardan biri de, şimdiye kadar ihmal edilen kültürel ilişkilerdir. Bu alan henüz son gelişmelerden ekonomi ve siyaset kadar nasibini alamamıştır. Şimdi ilişkilerin bu boyutuna da el atmanın zamanı gelmiştir.
Bu yazı 1,162 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ocak 2012
Rusya ile ''kazan-kazan''
-
20 Aralık 2011
Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
-
23 Eylül 2011
BM’nin Filistin sınavı
-
18 Ağustos 2010
Tabular yıkılırken...
-
6 Ekim 2009
Yorgo’nun dönüşü
-
6 Mayıs 2009
Şimdiki öncelik Kafkasya
-
7 Nisan 2009
Obama’dan çarpıcı mesajlar
-
24 Şubat 2009
Araplar neden birleşmez?
-
20 Ocak 2009
Obama neyi ne kadar değiştirecek?
-
23 Aralık 2008
Ortadoğu’da domino oyunu
-
19 Aralık 2008
Stratejik önem yetmez!
-
4 Kasım 2008
Sürpriz olur mu?
-
10 Ekim 2008
Kriz neleri ne kadar değiştirir?
-
3 Ekim 2008
ABD’de “part-time” sosyalizm!
-
19 Eylül 2008
Livni ile barış olur mu?
-
16 Ağustos 2008
İran’la ilişkilerde ince ayar
-
1 Ağustos 2008
Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
-
10 Temmuz 2008
Neden İstanbul?
-
22 Şubat 2008
Sarkisyan'dan beklenen...
-
20 Şubat 2008
Castro gitti ama Castroizm sürüyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle