“Kandil’e hava bombardımanı” Amerikan “yeşil ışığı” ile mi gerçekleşti?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a bakarsanız “evet”; dünkü Amerikan basınının etkili yayın organlarına göz attığınız takdirde ise, “ikircikli” bir Amerikan tavrını görüyorsunuz.
Büyükanıt, “Amerika istihbarat verdi. Ama istihbarat kadar önemli başka bir nokta var. Asıl önemlisi, Amerika dün gece, Kuzey Irak hava sahasını bize açtı. Amerika dün gece Irak hava sahasını açarak, bu harekata onay vermiştir. İstihbarat açısından da hiçbir sıkıntımız yoktur” diye konuştu.
Washington Post, Reuters Haber Ajansı’na dayandırdığı haber yazısında, “Türk Ordusu, Amerika’nın hava saldırılarını onayladığını söyledi. Türkiye’nin başkenti Ankara’daki bir ABD sözcüsü bunu yalanlayarak, Amerika’nın sadece hava saldırılarından önceden haberdar edildiğini bildirdi” diyor.
Los Angeles Times, Washington’daki Dışişleri yetkililerinin olay hakkından “yorum yapmak"tan kaçındığını belirtirken, BBC, “Irak’taki (Bağdat) Amerikan Büyükelçiliği’nin, komutanların saldırıları onaylamadıklarını, ama başlamadan önce haberdar edildiklerini” belirtiyor.
Irak hükümeti “protesto notası” veriyor; Türkiye, “nota”yı “protesto notası” olarak algılamıyor. Bu arada, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari (KDP’li Kürt) Türkiye’nin “yanlış istihbarat” ile hareket ettiğini ve “sivillere zarar verdiğini” ileri sürdükten sonra, Amerikalıların, bombardımandan “çok kısa bir süre önce haberdar edildiği”ni açıklıyor.
Amerika, “yeşil ışık” yaktı mı, yakmadı mı?
*** *** ***
Konuyu bir “dedektif öyküsü”ne büründürmenin alemi yok. Irak hava sahasına giriş-çıkışların “operasyonel kontrolü” tümüyle Amerikan askeri yetkililerinin elinde. Onların haberi olmadan, Irak hava sahasına bir kelebeğin süzülmesi neredeyse imkansız.
Dolayısıyla, “çok kısa süre önceden” bile olsa, bir-iki değil 50 Türk savaş uçağının Irak hava sahasına girmesi, elbette ki, ABD’nin bilgisi altında ve bu anlamda ister “zımni” ister “açık” onayı altında gerçekleşmiş demektir.
Orgeneral Büyükanıt, bu nedenle “Asıl önemlisi” diye vurgulayarak “Amerika dün gece Kuzey Irak hava sahasını bize açarak, bu harekata onay vermiştir” diye konuşuyor.
Peki, Amerika “istihbarat” da verdi mi?
Bunu sorgulamanın gereği, 5 Kasım’daki Erdoğan-Bush görüşmesini hatırlarsak gereksiz. O görüşmede, bizzat Başkan Bush’un kendisi bunun böyle olacağını ilan etmedi mi?
O görüşmeden birkaç gün önce, “Genişletilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Konferansı” sırasında, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türkiye’ye PKK ile “askeri alandaki mücadelesi”nde “istihbarat desteği” sağlanacağını açıkça bildirmedi mi?
Bir şekilde “Amerikan işbirliği” olmaksızın, Türkiye’nin Kandil’e ya da Irak toprakları içinde herhangi bir PKK hedefine yönelik bir “askeri harekat” yapması söz konusu değildir. Bu konuda kendimizi aldatmayalım.
Ya Amerikan kaynaklarının “ikircikli” tutumu ve Iraklı ve Iraklı Kürt yetkililerin açıklamalarını ne şekilde anlamalıyız?
Durumun nezaketi ve “ince denge” hesaplarıyla.
*** *** ***
Strateji ve güvenlik konularında analiz yapan ve tahminler yürüten bir Amerikan kuruluşu olan “Stratfor”, Türkiye’nin Kandil operasyonuna ilişkin “Türkiye’nin Irak’taki Hava Saldırısını Okumak” başlıklı değerlendirmesinde şöyle diyor:
“Karar, ABD-Kürt ilişkilerini gerebilir, ama Türkiye’yi dışarıda tutmak için Irak Kürtlerinin ödemesi gereken fiyat budur. Türkler açısından, bu, Amerika ile sürtüşmeye girmeden başvuracakları en etkili önlemdi. Sahadaki tüm oyuncular mümkün olan en düşük maliyeti araştırıyorlar. Fakat, umdukları sonucu elde ettikleri pek açık değil. Bir gerilla grubunu havadan vurmak ve başarılı olmak zordur. Tek başına hava saldırılarının PKK’yı durdurabileceği sanılmamalı. PKK militanlarının yenilgiye uğratılması için kendileriyle karada hesaplaşmak gerekecek.”
Değerlendirmenin “siyasi” yönü doğru; “askeri” bölümü anlamsız. PKK ile mücadele, sadece “askeri” bir mücadele olsa, Stratfor değerlendirmesinin o yönü doğru olurdu. Ama, mücadele, çok yönlü ve çok uzun.
Bu nedenle, “Kandil operasyonu”na farklı bir pencereden bakmak gerekli. Burada önemli olan:
1.Türk hava harekatının Kandil’e yönelik kış şartlarında ve üstelik karanlıkta yapılabilmiş olması;
2.Bu harekatın yapılmasıyla, PKK’ya karşı “Amerikan işbirliği”nin vurgulanmış olması;
3.PKK ile mücadelede, “reaktif” olmaktan “pro-aktif” olmaya geçildiğinin gösterilmiş olmasıdır.
Başkaca ve daha da “önemli olan”, Kandil operasyonunun bu türün “sonuncusu” olmaması ve sonuç getirecek mücadele açısından “askeri yön”ün dışındaki yöntemlerin “esas alınması"nın benimsenmesidir.
Bunlar yapıldığı takdirde, Kandil operasyonu bir anlam taşıyacak.
Göreceğiz...
referans
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle