En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Hürriyet yazarı, nefretin simgesi mi?



Ertuğrul Özkök, günahı ve sevabıyla Türkiye’nin fenomen yazarlarından biridir. Bunu kabul etmek lazım. Görüşlerine katılsanız da katılmasınız da yazılarıyla gündem oluşturabilen ve bir çok yazarı peşine takıp sürükleyebilen bir gazetecidir.

Özellikle kritik eşiklerde kaleme aldığı yazıların perde gerisi, yazıda işlediği tezin çok daha önüne geçebilmektedir. O nedenle son dönemdeki yayın çizgisi, farklı saiklerle hareket etmiş olsa bile çoğunluk tarafından daha çok ‘müesses nizamın görüşleri’ gibi algılanmaktadır.

Özkök’ün sosyolojik yanını hatırlayarak gündeme taşıdığı şu soru, bu kapsamda değerlendirilebilir mi bilmem ama satırlardaki ‘ayar bozukluğu’ hemen göze çarpıyor: ‘Türban siyasal bir simge olmaktan çıkıp bir nefret simgesi haline mi dönüşüyor?’

Sadece bir fotoğraf karesinden böylesine derin ve ulvi bir sosyolojik tahlil yapmak, hangi bilimsel kriterle izah edilebilir, açıkçası güçlük çekiyorum. Böyle bir değerlendirmenin üstelik işin uzmanı tarafından yapılıyor olması, ‘özel hesapları bilimin önüne geçirme’ gibi farklı kaygıları tartışma gündemine taşıyabilir.

Çünkü; münferit hadiselerden genellemeler yapılamayacağını en iyi bilenlerden biridir Ertuğrul Özkök. Kaldı ki, ‘Kızıl Bayrak’ gazetesini satan türbanlı genç kızın görme bozukluğu olduğu için taktığı gözlük bile her şeyi anlatmaya yetiyor.

Yarın biri de çıkıp gözlük kullanan mini etekli bir kızın o doğal baygın bakışlarından hareketle ‘Acaba mini etek nefretin simgesi haline mi getiriliyor?’ diye sorarsa, nasıl bir cevap vereceksiniz.

Bu tür ‘ötekileştirici’ yorumlar, sürekli kullandığım bir ifadedir, toplumun birleşme yerlerini kanatmaktan öte anlam taşımaz.

Eğer illa bu konuda ısrarlı ve kararlıysanız, önce Hürriyet’teki yazarların fotoğrafları tahlil edilmeli, sonra şu soruya cevap aranmalıdır: Hürriyet nefretin simgesi haline mi geliyor?

Ertuğrul Bey zorluk çekmesin, ipucu verebilirim; İşe gözlük üstünden bakan Özdemir İnce ile başlayabilir.

Diplomat neden tayin istedi?

Hürriyet Yazarı Şükrü Küçükşahin, AB Genel Sekreterliği Siyasi İşler Dairesi Başkanı Cem Kahyaoğlu’nun Fransa Büyükelçiliği’nin kokteylinde bir AK Partili milletvekilinden tayin için torpil istediğini yazdı.

Haber dün de devam ettirildi. Kahyaoğlu’nun ‘Hooba’ ve ‘Hamit Osman Olcay Blues Topluluğu’ adı altında Siyah Beyaz Bar’da bazı bürokrat arkadaşlarıyla birlikte sahne aldığı belirtiliyordu.

Doğruluğu ayrıca tartışılır ama bazı diplomatların bu tür organizasyonlarda yer aldığı biliniyor. Hatta Hürriyet’in Ankara Temsilciliği görevinden Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği’ne geçen Sedat Ergin de bazı diplomatlarla birlikte amatörce programlar yapmıştı.

Yazıda torpil istenen milletvekilinin ismi yazılmamış. İsmini biz yazalım; Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Murat Mercan. Diplomatla milletvekili arasındaki görüşme bize farklı aktarıldı ama özü itibariyle torpil talebi olmuş, nasıl bir karşılık bulur, onu göreceğiz.

Hürriyet’te olmayan ayrıntı, bu diplomatın eşinin sürekli tedavi gerektiren zorlu bir hastalıkla mücadele ettiği, tedavi için sürekli yurt dışına gittiğidir.

Ankara’da herkes bilir ki, bu tür olağanüstü durumlarda tedavi sürecine olumlu katkıda bulunmak için tayin dönemlerinde pozitif ayrımcılık uygulanabilir.

Nitekim; 1991 yılında Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde bir foto muhabiri arkadaşımız benzer bir hastalığa yakalandığında tedavi için ABD’ye gönderildi. Üstelik o tarihte Milliyet’te çalışıyordu, önce Anadolu Ajansı’nda işe başlatıldı ardından ajansın New York temsilciliğinde görevlendirildi. Bu arkadaşımız gördüğü bu tedavi sonucunda hayata döndü.

Bu arada sözkonusu diplomatı hiç tanımam, telefonla bile hiç görüşmedim. Ne yapalım, mağdur türbanlıdan sonra barcı diplomatın hukukunu savunmak da bize düştü.

Bazen Hürriyet, ‘hürriyet’ olmayabiliyor.
 
star gazetesi



Bu yazı 1,123 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,518 µs