En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Cezanın büyüğü



“Demokratik Toplum Partisi'ni kapatalım, milletvekillerini cezaevlerine atalım...”

Bu kadar açıkça ifade edilmese de, MHP'nin imzaya açtığı anayasa değişikliği sonuca ulaşırsa, olacağı budur: Dokunulmazlıkları teker teker kaldırılan DTP'li milletvekilleri Meclis'te tutuklanır ve partileri de kapatılır...

1994 yılında, DTP'nin adı DEP iken, aynen böyle olmuştu çünkü: Dönemin başbakanı Tansu Çiller önce “PKK Meclis çatısı altında” diye özetlenebilecek bir kampanya eşliğinde kamuoyu oluşturdu, ardından Meclis dokunulmazlıklarını kaldırdı, milletvekilleri enselerinden tutulup hapse tıkıldı, DEP de kapatıldı...

Son zamanlarda hep 'sorumlu muhalefet' örneği sergileyen MHP'nin şimdiki rahatsızlığını anlamak zor değil; değişik dozlarda olsa da hepimiz aynı rahatsızlığı duyuyoruz aslında. Gücünü demokrasiden alan DTP demokrasiye fazla önem verir gibi davranmıyor, sözcüleri 'kışkırtıcı' bir üslupla yaklaşıyorlar her konuya, 'sakıncalı' pozlar vermekten de çekinmiyorlar.

MHP'nin arzu ettiği kadar –belki daha da fazla- DTP'liler de partilerinin kapatılmasını ister gibiler...

Eğer bu görüntü doğruysa, DTP, 1994 şartlarına geri dönüşün peşinde demektir... DEP'in kapatılıp milletvekillerinin on yıl sürecek hapis macerasına yelken açtığı 1994 süreci, onlar açısından, yurt içi ve dışında siyasî inisiyatifi ele geçirme fırsatı haline dönüşmüştü. 1994-2002 arası bir kayıp dönemse Türkiye için, şimdilerde emekli generallerin itiraf ettikleri türden 'hatalar' bunda en büyük payın sahibiydi.

Yine aynı türden hatalar yapılırsa, benzer bir sonuca bugün de erişeceklerini sanıyor olabilir DTP'liler...

Oysa aynı suda iki kez yıkanılamayacağı Heraklit'ten beri bilinen bir gerçek. Son beş yıl içerisinde köprülerin altından çok sular aktı. Dünyada yaşanan olumsuz altüst oluşlardan en az etkilenen, aynı değişimlerden en çok yararlanan ülke konumunda Türkiye. Özgürlükler yolunda kat ettiği mesafe dünyanın dikkatini çekiyor; bu alanda şampiyon bilinen ülkeler 'güvenlik' yüzünden geri adımlar atarken Türkiye demokrasisinin kanallarını genişleterek yoluna devam ediyor.

Nitekim MHP'nin DTP'lilere dokunma teklifine iktidardaki Ak Parti'nin sözcüleri itiraz ettiler.

Peki de, şimdi ne olacak? DTP'liler hassasiyetleri kaşımaya devam edecek, kışkırtmalara gelmemek için hepimiz 'Ya sabır' mı çekip duracağız? Herhalde, bu, tavsiye edilebilecek bir yol/yöntem olmamalı...

En doğrusu, ikili bir yol izlemek: Bir yandan PKK'nın terörünü sona erdirmeyle sonuçlanacak bir uluslararası işbirliğini gerçekleştirme gayreti sürdürürken, bir yandan da DTP çatısı altında birleşeceklerini bile bile bağımsızları Meclis'e gönderen kitleyi de kazanacak politikaları devreye sokmak... CHP'nin şimdilik Kuzey Irak ile sınırlı görünen 'demokratik açılım önerisi' bu yönde iktidara cesaret vermeli; muhalefeti de yanına çekerek halkı demokrasiye inananlar safında yer almaya teşvik edecek demokratik açılımlar yapmalı hükümet...

Teröre karşı uluslararası işbirliği PKK'yı etkisizleştirme ve işlevsizleştirmeye yaradığı sürece, muhalefetle birlikte girişilen demokratik açılımlar da PKK'nın varlığından zehirlenen siyasî atmosferi bütünüyle değiştirecektir. Demokratik temsili en iyi biçimde demokrasiye bağlı siyasi kadroların yapabileceğini anlayan halk, demokrasi-dışı davranışları kışkırtan siyasi kadroları yalnızlaştıracaktır.

Siyasiler açısından, halkın arasında dolaşırken yalnızlaştığını görmesi mi, yoksa yalnız başına bir hücreye kapatılması mı daha büyük bir cezadır?

DTP'lilerin çarptırılması gereken ceza onları 'halk arasında yalnızlaştırma cezası' olmalıdır.

yenişafak



Bu yazı 889 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,811 µs