En Sıcak Konular

İbrahim Karagül


İbrahim Karagül
0 0 0000

Hiçbir güç Türkiyesiz bu oyunu oynayamaz!



Son bir haftada izlediğimiz Ankara merkezli gelişmelere bakmak bile, hem Türkiye'nin hem de bölgenin nasıl olağanüstü hareketlilik içinde olduğunu görmek ve hareketliliğin ne tür kalıcı sonuçlar doğuracağını tahmin edebilmek için yeterli.

Pakistan'ın nükleer silahlarının kontrolüne ilişkin normal olmayan gelişmelerden Suudi Arabistan Kralı'nın Türkiye ziyaretinin içeriğine, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bir araya getirilmesinden ABD/İsrail cephesinin İran'ı hedef alan girişimlerine üç büyük Avrupa ülkesinin destek vermeye başlamasına, Türkiye'nin bölgede barış inisiyatifi alma imkanına sahip tek ülke kalmasından Kuzey Irak'a ilişkin çok boyutlu ve baş döndürücü diplomatik/askeri hareketliliğe kadar bir çok gelişme, yaşadığımız bölgenin dünya tarihinin en önemli kırılmalarından birine hazırlandığına dair ipuçlarını adeta gözlerimize sokuyor.

Bu gelişmeler sonrasında büyük savaşlar, dar bölge çatışmaları ve uzun süreli krizler de çıkabilir, kalıcı barışlar da. Bölgenin yeni statüsüne ilişkin bir doğum sancısıdır bunlar. Dolayısıyla, gündelik, sığ dedikoduların ötesine geçmek için en azından çaba harcamak, tarihe karşı bir sorumluluk üslenmek anlamına geliyor.

Her biri sayfalarca analiz gerektiren gelişmeleri kovalamak bile başlı başına bir marifet sayılırken, münferit olaylara büyük anlamlar yüklemek ne kadar sağlıksızsa, bunların aslında bütünün parçaları/unsurları olduğunu fark etmemek de o kadar sağlıksız. Bütün parçaları Atlantik'ten Pasifik kıyılarına uzanan, bazılarının “yeryüzünün fay hattı” dediği kırılgan, hassas kuşak üzerinde yaşanan merkez güçler çatışmasının alt başlıkları, bölgesel cepheleri olduğunu bilmek zorundayız. Birbirine geçmiş, karmaşık ilişkiler ağını çözmek, bu büyük kavganın/arayışın ekonomik, siyasi ve askeri boyutlarını görebilmek için gündelik, dar ve belli bir perspektife sıkıştırılmış bakış açılarından kurtulmamız şart! Çünkü yeni bir dünya kuruluyor, yeni bir coğrafya şekilleniyor, yeni bir tarih yazılıyor.

“Petersburg Barışı”

Geçtiğimiz haftanın birkaç günü St. Petersbur'da olduğumuz için bazı gelişmeleri izleme şansı bulamadık. Rusya Dışişleri Bakanlığı, St. Petersburg Devlet Üniversitesi, Diyalog Avrasya Platformu ve Diyalog Avrasya dergisinin birlikte düzenlediği “Medeniyetler Diyaloğu ve Ortadoğu'nun Geleceği” konulu iki günlük toplantıyı izleme fırsatımız oldu. On dokuz ülkeden seksen civarında katılımcının yer aldığı, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Saltanov, Rus akademisyenler, ABD ve bazı ülkelerin büyükelçileri, dışişleri eski bakanı Yaşar Yakış, AK Parti milletvekili Salih Kapusuz, Yeni Şafak Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, yine Türkiye'den yazarlar ve akademisyenler ile Ortadoğu ülkelerinden temsilcilerin yer aldığı toplantılardaki sunumları burada detaylı biçimde tartışma şansım ne yazık ki yok. Sonuç bildirgesindeki bazı maddelere ilişkin rezervimin, bazı maddeleri ise hararetle önemsememin gerekçelerini de.. Önemli tespitlerin yapıldığını, toplantının zengin içeriğini teslim etmek durumundayım. Tabi Petersburg'un güzelliğini, olağanüstü misafirliği de.. Katkısı olan Diyalog Avrasya mensuplarının özverili çabalarını da burada anmak, teşekkürlerimi sunmak istiyorum…

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Rusyası'nın bütün kurumları ve kuruluşlarıyla medeniyetler diyaloğuna, Avrasya diyaloğuna, Rusya-İslam ülkeleri yakınlaşmasına çok özel anlamlar yüklemesi, St, Petersburg'u bu yönde bir vitrin olarak öne çıkarması, Moskova merkezindense küresel çatışmayı bütün boyutlarıyla yansıtan satrancı son derece akıllıca oynaması dikkat çekici. Putin Moskova'yı ABD karşıtı blokun merkezi yaparken Petersburg'u medeniyetlerarası diyalog merkezi haline getiriyor. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye ve İspanya'nın öncülük ettiği medeniyetler diyaloğu çabalarının yanında Moskova'nın Ortadoğu'da ağırlık merkezi olma yarışı dikkat çekiyor. Ben, diyalog çağrılarının neden hep doğudan yükseldiğini merak etmeye devam edeceğim. “Barışın tarihi olmaz” diyen, dünya tarihini çatışmaların ve güç mücadelelerinin şekillendirdiğine, 21. yüzyılın yine çatışmalara göre şekillendiğine, bu fırtınada barış/uzlaşma arayışlarının son derece sönük kaldığına inanan ben, Rusya'nın bu politikasını ve Petersburg'daki toplantıyı da, dün Ankara'dan dünyaya yansıtılan fotoğrafı da aynı bütünün/arayışın parçaları gibi algılıyorum.

“Osmanlı Barışı”

Ankara'da İsrail ve Filistin liderleri üzerinden dünyaya yansıtılan fotoğraf, Türkiye'nin bölge ve dünya genelindeki “büyük oyun”da yerini ortaya koydu. Son iki aydır, uluslararası gelişmelerin merkezinde yer alan, bütün dikkatleri üzerine çeken Türkiye, ardı ardına yaptığı atılımlarla küresel diplomasiyi peşinden sürükledi. Bu gerçeği görmek gerekiyor. İran krizinden Suriye-İsrail ilişkilerine, Filistin meselesinden Irak'ın konuşulacağı tek platformun İstanbul toplantısına, K. Irak'tan kendine yönelen tehdidi izole etmekten ABD'nin Irak politikasını etkilemeye kadar bir çok alanda ciddi girişimlere imza attı.

Türkiye'yi sadece PKK ile mücadele eden bir ülke olarak görmek, bütün ilişkilerini bu alana hapsetmek insafsızlıktır. İçinde bulunduğu bölgede savaşın da, barışın da, bölgesel planlamaların da Türkiye'siz olamayacağı artık bir gerçektir. İsrail de olsanız, ABD de olsanız bu bölgede Türkiyesiz bir şey yapamazsınız! İhtiyatlarımız, rezervlerimiz, eleştirilerimiz saklı kalmak şartıyla, son dönem gelişmelerin; “Osmanlı Barışı” olarak görmek yanlış olsa da, Cumhuriyet tarihinin en ciddi bölgesel açılımı olduğunu, bazı alanlarda küresel aktörlük yolunu açtığını vurgulamamız gerekiyor.

İşte bu yüzden, hiçbir güç bu bölgede Türkiyesiz oyun kuramayacak artık!

yenişafak



Bu yazı 983 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2012 Türk-Kürt-Sünni..
    • 30 Mart 2012 Suriye satrancı, İsrail'e askeri üs
    • 16 Şubat 2012 En tehlikeli ihtimal: Ya savaş tersine dönerse!
    • 10 Şubat 2012 Hesaplaşma: Kim kimi tasfiye edecek?
    • 2 Aralık 2011 Bitti Esad, gerçekten bitti..
    • 18 Kasım 2011 Artık, Suriye ile savaş halindeyiz!
    • 9 Eylül 2011 Evet, Tahrir'de konuş! Tarihi değiştir! De ki...
    • 18 Ağustos 2011 İran-Suriye ve PKK: O 'kart' yine masada..
    • 10 Ağustos 2011 Altı saat ne konuştular?
    • 27 Temmuz 2011 Ölüm koalisyonu Haçlı savaşçıları..
    • 22 Temmuz 2011 Avrupa Birliği parçalanıyor..
    • 29 Nisan 2011 Cuma, öfke, kan...
    • 10 Şubat 2011 Barış beklerken savaş gelmesin!
    • 31 Aralık 2010 Bir casusa bu kadar para veriliyor mu!
    • 29 Aralık 2010 İki not ve bir kirli ittifak!
    • 24 Eylül 2010 İsrail-PKK bağlantısı bu işi bozabilir mi?
    • 3 Şubat 2010 Bu toplantı hiç de hayra alamet değil!
    • 17 Aralık 2009 İran-Suudi savaşına doğru mu gidiyoruz?
    • 8 Aralık 2009 Reşadiye'den kim ne mesaj veriyor?
    • 28 Ekim 2009 Birileri tarih yapıyor, bunu kimler yazacak?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,132 µs