En Sıcak Konular

Ece Temelkuran


Ece Temelkuran
0 0 0000

Bedelsiz söz



Sanılanın aksinedir; söz, semaya karışmaz. Söz, semaya karışıp yok olmaz. Görünmez bir yerinde dünyanın, havanın içinde perdelenerek durur. Söz, uçmaz aslında; asılı durur havada.
Sözcükleri savurmanın da bir bedeli vardır.
Öyle sözler vardır ki bedelini söyleyen öder. Tek başına öder.

Söz yanmaz
"En el hak" dersin mesela, kül olur gözlerin. Sözlerin gelip gözlerinin üzerine durmuştur. Sözlerini yakmak için gözlerini yakarlar. Söz yakılamadığı için gözlerini yakarlar.
Bir söz söylenir. Bir atlı atına biner, koşar bulutların içinden. Sözü bir yere iletmek ister. Söz, taşınan bir şeydir, insanın koynunda, kalbinde, aklında. Yolda durdurup ciğerini oyarlar atlının. Sözü çıkaramadıkları için insandan, bazen kalbini çıkarırlar.

Söz ölmez
Bir söz dolaşır sokaklar arasında. Bakarsın gizli gizli öfkelenmeye başlamış herkes. Söz, korkudur artık. Korku yaratan sözü yok edemeyeceklerine göre insanlar birbirine saldırmaya başlar. Söz öldürülemez, insan öldürülür söz başımızdan gitsin diye. Katliamlar çıkar. İnsanlar yanar, sürülür çöllere. Söz öldürülmez, çocuklar öldürülür.
Başka söz vardır, omurgana işlenir. "Tam bağımsız Türkiye" dediği için taze yeşil selvilere benzeyen çocuklar asılır. Söz asılmaz, insanlar asılır. Söz ortadan kalkmadığı için tabutlara sokulur.

Söz kapatılmaz
Söz, uçucudur. Kapı baca dinlemez dolaşır, salınır havada. Sözü alıp kapatmak mümkün olmadığı için hapishaneler, hapishaneler yetmezse F tipi hücreler kurulur. Sıkı sıkı kilitlenir insanlar, söz dışarı çıkmasın diye. Açlıktan ölsün diye beklenir söz, ölüm orucunda ölsün diye. Söz açlıktan ölmez, on yaşında kızlar incelip incelip kopar inceldiği yerden.
Ama söz vardır, bedelini kendin ödemezsin. Öyle sözler vardır ki söyleyiverirsin havada uçuşur, gelir gider başkalarını vurur. "Savaş çıksın" dersin, söyleyiverirsin. Kolaydır söylemesi.
Ne olacak hepi topu iki sözcük. Telaffuzu en kolay cümlesidir bu Türkçenin. Belki de en kolay cümle. Nasılsa bedelini sen ödemeyeceksindir. O sözün bedelini, dağlarda sırtında kendinden çok yük taşıyan erkek çocukları ödeyecektir.

Söz, yere düşmez
"Yürüyün aslanlarım" dersin. Çocuklar korkusunu unutuncaya kadar "aslan" dersin onlara. Dersin çünkü sen yürümeyeceksindir nasıl olsa. Arkada durup, oturup onlara bakacaksındır.
Çocuklar düşecektir "can tarlalarına". Can tarlalarından anneler ölü çocuklarını toplayacaktır. O çocuklar gömülünce o ilk sözü kim söyledi, zaten o bile o unutulacaktır. O yüzden en kolayıdır bu söz. Çünkü çocuklar gömüldüğünde nasılsa "Bunu ilk kim söyledi?" diye kimse sormayacaktır.
Sen o sırada başka bir ülkenin, başka bir şehrinde, başka sözler söyleyebilirsin, istediğin gibi, canın nasıl çekerse, paşa keyfinin istediği gibi...
Bizim işimiz, bu gazete köşelerinde söz söylemek. Mesleğimiz, söz üzerine. Bu yüzden işte, her zaman, ne olursa olsun bedelini sadece kendimizin ödeyeceği sözler söylemek gerek.
Bedeli, herhangi bir nedenle, bu neden ne kadar meşru sayılırsa sayılsın o sırada, eğer bu sözün bedeli başkaları tarafından, başkalarının ölümüyle ödenecekse çenemizi kapalı tutmamız gerek.
Kır kalemini ama yazma bunu, sonunda çocukların öleceği şeyler yazma. Sana söylüyorum köşe yazarı, genel yayın yönetmeni, muhabir, emekli general, savaş uzmanı, stratej vesaire...

Söz, "Ölmesinler" der
Size söylüyorum. Bedelini kendinizin ödeyeceği hangi sözü edebildiniz ki şimdi savaştan bu kadar kolay söz edebiliyorsunuz? Hangi sözünüz sizi hapse soktu, hangi sözünüz yüzünden işkence gördünüz, hangi sözünüz yüzünden ölümle burun buruna geldiniz ki bu hakkı görüyorsunuz kendinizde?
Allah aşkınıza söyleyin, bir kere yandınız mı ki böyle kolay yakıyorsunuz insanları? Bir kere hanginiz hakiki bir bedel ödedi sözü sebebiyle?!
Ve "Ölsünler" demek niye hep daha kolaydır "Ölmesinler" demekten?

milliyet



Bu yazı 1,043 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Ocak 2008 Facebook'un ardındaki gerçek
    • 18 Ocak 2008 Kan bayrağı, bayrak kanı
    • 6 Ocak 2008 Koyu yeşil dua
    • 18 Kasım 2007 Çağrılmayan dil
    • 26 Ekim 2007 Bedelsiz söz
    • 16 Mart 2007 Rocky dönüyor! Bush da!
    • 11 Mart 2007 Paris Hilton İsyanı
    • 28 Şubat 2007 Bush evine dönecek!
    • 15 Eylül 2006 ABD'nin meselesi dünyayı gerdi!
    • 13 Eylül 2006 Biz de tuzağa düşmeyeceğiz!
    • 10 Eylül 2006 Erkekler özür dilemez!
    • 6 Eylül 2006 Başbakan'ın bittiği andır!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,656 µs