Bu referandum tartışılabilir.
Ama referandumu tartışanların önemli bir bölümü aynı zamanda sivil anayasa değişikliğine de karşı çıkan kesimler.
Bugün niye oy verdiğimizi hatırlamak için nisan ayına dönmemiz gerekir.
Anayasa Mahkemesi'nin cumhurbaşkanlığı seçimi için 367 toplantı yeter sayısını önkoşul olarak kabul etmesi, ülkeyi kilitlemişti.
Seçim sonucu ve MHP'nin olumlu tavrı, bu kilidin açılmasını olanaklı hale getirdi ama 367 şartı olduğu yerde duruyor.
Burası Türkiye.
Anayasa değişikliğinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini kimse bugünden kestiremez.
Bu durumda önümüzdeki seçimde ve sonrakinde Türkiye hep kriz yaşacak demektir, çünkü küçük bir parti 367 bulunmasını engelleyerek ülkeyi kilitleyebilir.
Bu düğümü çözmek en acil koşul.
Referandumu tartışanlar Anayasa Mahkemesi kararını sürekli göz ardı ediyor.
Türkiye, cumhurbaşkanı seçilemez hale getiren bir yüksek yargı kuralıyla nasıl yoluna devam edecek, bunun cevabının verilmesi gerekir.
Hukukun zorlanması sonucu ortaya çıkan bir açmazı çözme şansı bu.
Tabii referandumdan ne çıkacağını kestirmek mümkün değil ama yine de halkın önünde bir fırsat var.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin fayda ve zararları elbette tartışılabilir.
Özellikle yetkileri sınırlandırılmış bir cumhurbaşkanını halka seçtirmenin yerindeliği sorgulanabilir ama o zaman sizin de her cumhurbaşkanı seçiminin bir kriz haline gelmesine neden seyirci kaldığınızı veya krizi ateşlediğinizi anlatmanız gerekir.
Bu referandumdan "Evet" cevabı çıkmasının en önemli yararı bu olacaktır çünkü artık Çankaya seçimi dış etkenlerin baskısıyla yönlendirilebilecek, rejim krizi yaratabilecek bir konu olmaktan çıkacaktır.
Muhtar, ihtiyar heyeti seçen bir halk neden cumhurbaşkanını seçmesin diye de ekleyebiliriz.
Zaten bugün itibariyle tartışmanın da faydası kalmamış durumda.
Türkiye bugünkü oylama sonucunda yeni bir döneme girecek.
Dileriz demokratik sistemimiz açısından hayırlı olur.
Hepinize iyi pazarlar...
Direksiyonu silah yapmak
BİR arkadaşımın babasının cenaze törenine gittiğim camide, musalla taşında bir genç adam da yatıyordu.
33 yaşındaki Şahin Sancar, aşırı sürat yapan bir gencin ters şeride girip arabasına çarpması sonucu feci şekilde can vermişti.
İyi eğitimli, siyasetle ilgilenen, başarılı bir insan olduğunu öğrendiğim Sancar'ın ölümüne yol açan genç ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.
Türkiye'de insan hayatının değersizliğinin bir başka örneğine tanıklık etmiş olduk.
Tıpkı Mersin'de kucağındaki çocuğuyla bekleyen anneye çarpan taksi sürücüsü gibi, genç bir insan hayatının baharında, ülkesi için yapacak çok şeyi varken bu dünyadan göçüp gitti.
Türkiye, trafikte kusurlu olarak adam öldürene katil muamelesi yapmadığı sürece bu saçma ölümlerin önü alınamayacak.
Bir insanın ölümüne kusurlu olarak yol açan bir sürücünün tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalması kamu vicdanını gerçekten yaralıyor.
Adalet halkın vicdanını yaralarsa, ona duyulan saygı ve inanç da zedelenir.
Onun için ölümlü trafik kazalarında yargının daha dikkatli olması gerekir, diyorum.
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle