En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Korku ticareti



Basit bir konu sıkıntısı veya gündem oluşturma çabasının tezahürü değil tartıştığımız beyhude şeyler. Türkiye'de düpedüz "korku ticareti" yapılıyor.
Birileri korkuyu üretiyor, diğerleri jelatinli ambalajların içine paketliyor, öbürleri de pazarlıyor. Emtia "korku" olunca herkes duruyor ve dikkat kesiliyor. "Türkiye Malezya olur mu?" sorusu böylesine bir "korku ticareti" örneği değil miydi?

Demagojinin, yoğun bir duygu istismarı ile mantık ve muhakemeyi iptal etme çabası olduğunu hatırlayalım. İnsanları mantıklarına değil, duygularına hitap ederek ve düşünmelerine engel olarak etkilemek. "Korku siyaseti" demagojinin zirvesidir. "Türkiye Malezya olacak!" telkinine vereceğiniz "eyvah" nidasından sonra, akıl ve mantık zincirinin en muhteşem sorusu olan "nasıl yani?"yi soramayacağınız kritik bir zaman aralığında duygularınız esir edilecektir. Bu atlamak zorunda kaldığınız "nasıl yani?"nin içinde karşılaştıracağınız nesnelere ve olaylara dair bütün "neden ve niçin" soruları da bulunmaktadır. Kısaca korkutularak size dayatılan hükmü sorgulamadan kabul etmek zorunda kalırsınız. İnsanların düşünmesini, akılcı kararlar vermesini engellemenin en emin yolu korkutmaktır.

Peki neden? Korku ticareti neden yapılır?

Korkunun tam karşı kutbuna "umut"u koyduğumuz zaman korku ticaretinin neye hizmet ettiğini anlamak mümkün. Bütün totaliter ideolojiler insanları düşmanlarla korkutarak bir arada tutmaya çalışır. Düşmanlığın ve çatışmaların en yoğun olduğu toplumlar, keskin ideolojilerin düşmanlık ürettiği toplumlardır. "Daha iyi bir dünya" umudu ise ancak özgür toplumların ufkunda yer alabilir. Öyleyse totaliter ideolojiler korkuya, özgürlükler ise iyimser umutlara yaslanır.

Türkiye çoğu kimsenin hâlâ anlayamadığı keskin bir değişim yaşıyor. Artık ömrünü tamamlayan statüko ve onun sahipleri, tarihi belirleyen aktörler olmaktan çıkıyor. Eski, arkaik, işe yaramayan düzen çöküyor. Yerine çağa uyumlu bir dünya kuruluyor. Eski düzenlerin çöktüğü her kritik evrede olduğu gibi, eski düzenin sahipleri direniyor, ayrıcalıklarını korumak için bulabildikleri her çareye başvuruyor. Korku bunun için seferber ediliyor. Korku ticareti işte bu eski düzenin ayakta durmaya çalışan sahipleri tarafından yapılıyor. Korkuyu üretenler, paketleyenler ve pazarlayanlar tek bir amaca hizmet ediyor: Değişimi durdurmak ve eski düzeni ihya etmek. Korku paranoya düzeyine çıktıkça değişimin belirsizliğinden kaçış ve eskinin her yanı dökülen viranelerine sığınma çabasının artacağı umuluyor.

Hâlbuki Türkiye imkânsız denilen şeyleri başarıyor. Makûs talihimiz gibi görünen yoksulluk döngüsü kırılıyor. İç sorunlarını, bünyesini sağlamlaştırarak aşacak bir Türkiye ufukta daha belirgin hatlarla görünüyor. Korkularımızın yerine umutlarımız egemen oluyor.

Korku ticareti aklı iptal etmek için yapılınca, bu ticareti yapanların da aklı dumura uğruyor. Düşmanlardan, tehlikelerden, felaketlerden bahseden korku tiratları ne kadar koyu bir cehaletle malûl, dili nasıl da tel tel dökülüyor. Bu dilin saklayamadığı bir düşmanlık ortaya çıkıyor. Geleceğe yönelik umutlarımızın dayanağı olan demokrasi ve özgürlükler, bizi bekleyen tehlikenin sebebi olarak gösteriliyor. Sorun gelip, halkın yetersizliğine, "yanlış" tercihlerde bulunmasına dayanıyor.

Demokrasinin ve özgürlüklerin oluşturduğu özgüvenle korku ticaretini gündemden düşürmeliyiz. İmtiyazlarını kaybeden eskimiş seçkinlerin korkularını aristokrasinin mezar taşlarına işleyerek aydınlık geleceğe ayak bağı olan karanlığı aşmalıyız.

"Eyvah" nidalarıyla başlayan korku ticaretine karşı Millî Marş'ımızın ilk iki kıtasını yüreğimizi de koyarak haykırmalıyız.

zaman



Bu yazı 960 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,522 µs