İran konusunda Türk kalem erbabının, aydınların (!) bir sıkıntısı var…
Ahmedinejad’ı seviyorlar.. Ama söyleyemiyorlar.
Sebebi basit, İran yönetim biçiminin vâaz ettiği görüntülerden rahatsızlar. Geçmişten yadigar, Türkiye’ye yönelik “ihraç” eylemleri de hafızalarda.
Dahası, “kutsal müttefik” ABD ile arasındaki sorunlardan da kaygılılar.
Öte yandan İran’ın, ABD ve Batı tutumuna karşı yürüttüğü politika ve duruş çok hoşlarına gidiyor.
Ahmedinejad’ın liderlik vasıflarının doğru olduğunu düşünüyorlar. Herkesin karşısında tir tir titrediği Washington’u parmağında oynatmasından haz duyuyorlar.
İmrenme de diyebiliriz.. “Keşke biz de öyle olsak” ruhiyatı seziliyor
“Liberal” ve “hakim” basında durum böyle.
İslami referanslarla yayın yapan basın grupları için söyleyecek bir şey yok. Onlar daha önce de-malum gerekçelerle-İran’ı destekliyorlardı!
Onun için bu analize katmıyorum.
Ama milliyetçi-ulusalcı cepheden de İran’a ve liderine sempati buseleri gönderildiğini biliyoruz.
Anımsayınız.. İran-Rusya-Türkiye stratejik ortaklığı öneren Generaller de oldu vakt-i zamanında.
Ağır eleştirilere uğradılar. Hala da uğruyorlar.
Yani İran’a-hangi kesimden gelirse gelsin-“beğeni”, oldukça mahçup.
Şeriatla yönetilen bir ülkenin liderini, tüm Batı’ya pervasızca meydan okuyan Ahmedinejad’ı “onaylıyor görüntüsü" vermekten korkuyorlar.
İçinizi rahatlatayım…
Kimse korkmasın.
İran’in iç dinamikleri ve yönetim biçimi konu dışıdır. Beni hiç ilgilendirmiyor.
İşte açık açık yazıyorum… Ahmedinejad ülkesinin menfaatlerini iyi koruyan, milli hassasiyetleri yüksek, Ortadoğu dengelerini iyi bilen, stratejik ekibi bulunan, tüm bunların ötesinde sağlam liderlik vasıfları bulunan bir adamdır.
Bir-iki zırvalaması hariç, Batı’ya yönelttiği eleştiri ve duruşu doğrudur.
Bunların ötesinde ve üstünde İran lideri “tüm bölge ülkeleri”ne bir “devlet”in nasıl olması gerektiğini gösteriyor.
Namlunun ucundaki ülkede kriz böyle yönetilir.
Eğer İran bir Sünni ve Arap ülkesi olsaydı, Ortadoğu’dan Ahmedinejad’a yönelen sempatinin sonuçları çok daha farklı olurdu.
Bunun sonucunda İran vurulur, yerle bir edilir vs.. Bu “devlet” gibi davrandıkları gerçeğini değiştirmez.
Bakın hâla, “Türkiye tezkereye onay verseydi” tartışması yapanlar var.
Derin analizlerden ve yüksek stratejiden bahsediyorlar. İçlerinde doğruluk payı taşıyanlar olabilir.
Ancak bunlar devleti devlet yapmaz ki! Bunlar devletin araçlarıdır.
Devlet “moral-âhlak” değerlerle devlet olur.
Ahlaki normları olmayan devletin saygınlığı olmaz. Saygınlığınız yoksa ha sömürge olmuşsunuz ha süper güç, fark etmez.
İşte basit bir ahlaki soru… ABD’nin Irak saldırısı haklı mıydı? Gerekçeleri yalan çıkmadı mı?
Madem haksız neden tezkereye onay verecektik?
"Ama menfaatlerimiz?.."
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarları ne zamandan beri 800 bin cesedin üzerine basarak korundu?
Komşunuzun bebeğinin üzerinden tank geçirilecek, siz "belki petrol alırız" diye "buyrun geçin" diyeceksiniz!
Devlet “hayır” demeyi bilen kurumdur!
"Efendim sonuçları iyi mi oldu? Bakın Kuzey Irak’ta devlet kuruyorlar!"
Kurdurma!
“Devlet” olmanın bir şartı da bu.
Sınırında “haksız ve kurmaca ve kötü niyetle” seni tehdit eden bir devlet kurulmaya çalışılıyorsa, kurdurma!
Kurdurmayana “devlet” denir!
“Sonuçlarına katlanacak mıyız?”
Anlıyorum bu sorunun ne demek istediğini!
Bu ülkede herkes, bu sorunun yanıtından korkup kendi arkasını kollama sevdasına düşseydi, çoktan her bölgede başka ülkenin bayrağı sallanıyor olurdu.
Uzaklaştık, dönelim…
Ahmedinejad konusunda ilginç ve ters açılı bir-iki alıntı yapayım…
“Soli Özel” Sabah’taki köşesinde (27.09.2007) bakın neler yazıyor…
“…… Ahmedinejad özellikle İslam dünyasında, ABD'ye kafa tuttuğu, İsrail'i yok etmek istediği, insanlığın yüz karası Yahudi soykırımını hastalıklı (İşte Amhedinejad'ın o zırvalıklarından biri. N.E.)bir tavırla reddettiği için gözde…. Columbia Üniversitesi böyle bir bağlamda Ahmedinejad'ı konuşma yapmaya çağırdı…. Rektör’ün konuşmasının sonuç bölümü dehşet vericiydi. İran-ABD ilişkilerindeki hastalığın örneklerindendi. Aynı zamanda bazı Amerikalıların dünya ile ilişkilerinde kendileri için uygun gördükleri ahlaki üstünlük iddiasının hayli küstah bir ifadesiydi….”
Az daha devam edelim… “… Ahmedinejad biraz haysiyet sahibi olsaydı, Rektör'e küstahlığını hatırlatır, çeker giderdi. Pişkinliği veya oportünizmi ağır bastı. (Buraya katılıyorum.N.E.) Selefi Hatemi ile karşılaştırıldığında İran açısından hazin. Ama asıl hazin olan dünyanın önde gelen bir üniversitesinin rektörünün ülkesinin Irak savaşında yaptıklarının niteliğini, bunların dünyada nasıl algılandığını anlamamış olması ve oryantalizmin tepeden bakan yargılayıcı duruşunu hala geçerli saymasıydı…”
İlginç… Soli Özel “bile”, İran ve liderine ilişkin eksikleri saydıktan sonra Batı bakışının hakkaniyetten ne denli uzak olduğunu teslim etmek zorunda kalıyor.
Aynı gün aynı gazetede Aslı Aydıntaşbaş daha ilginç bir yazı yayınlıyor; “Ahmedinecad ODTÜ'ye gelse alkış kıyamet kopar, kahraman ilan edilirdi…. Üniversite gençliği totaliter bir İslam rejimi özleminde olduğu için mi? Sanmıyorum. Dün ODTÜ'lü birkaç kişiye sorduğumda aldığım cevap ‘Amerika'ya meydan okuduğu için’, ‘Dünyaya kafa tuttuğu için’, ‘Liderlik özellikleri olduğu için’ oldu."
Devamında Aydıntaşbaş, “liderlik” sözünü duyar duymaz İran’ı ve liderini yerden yere vurmaya başlıyor. Özellikle İran’in iç dinamikleri üzerine-bize neyse?-demokrasi kritiği yapıyor.
Ve selis bir ABD ağzı kullanıyor: “Türkiye'nin dibinde nükleer silah yapmak için debeleniyor; sürekli ABD ve İsrail'e sataşarak bu bölgede istikrarsızlık potansiyeli üzerinden güç topluyor…. Geçmişte Türkiye'nin içini karıştırmak için yeterince faal olmuş bir rejimin bekçisi.”
Şimdi buraya çok özenin lütfen… “Ama ne iştir ki, 84 yıldır cumhuriyetle yönetilen laik demokratik Türkler, Ahmedinecat'a hayran! Türkler, Castro sempatisini, şimdilerde bir başka diktatöre kanalize etti. Ve kimse NATO kurucusu, ABD'nin müttefiki ve AB üyeliğine aday bir ülke kamuoyunda İran'a ve İranlı lidere yönelik bu gizli ya da açıkça ifade edilen hayranlıktan rahatsız değil.”
Nasıl? Harika değil mi?
ABD’yi gerçekten “yakından” bilen Aydıntaşbaş, kanıt da sunuyor… “Türklerin İran rejimine sempatisi Pew Araştırma ve Alman Marshal Fonu'nun son araştırmalarında ortada... İran, ABD, AB ve İsrail'den daha fazla sempati uyandırıyor ülkemizde.”
Vay canına…
Bunları kim istiyor?
Bu metnin tamamı kuru-sıkı… Ben söylüyorum işte. Ahmedinejad özellike ABD, İsrail ve Batı’nın bölgedeki politikalarına karşı iyi bir liderlik göstermiştir!
Bunu söyledik diye İran rejimine sempati mi duyuyoruz? Laiklik ve demokrasiye bağlılığımızdan mı kopuyoruz? Sınırımızda nükleer silah mı istiyoruz?
Ağırıma giden şu.. Bu cümlelerin satır aralarını anlamadığımızı mı sanıyorlar?
Alman Marshal Fonu kim?
İran; ABD ve İsrail’den daha fazla sempati uyandırıyormuş?
Allah Allah, neden acaba?
Hayranmışız… Yine kendi adıma söyleyeyim. Kendi ülkem dışında herhangi bir ülkeye hayranlık duymayacak kadar “bilgi” biriktirdim şükür.
Bir ülkeye hayranlık söz konusu ise “eş-dost” ilişkileri ile ABD’deki “eski” dostlara bilgi kaçıranların hayranlığından bahsedelim!
Edelim mi?
Çok uzattık… Sonuç şu; Ahmedinejad’ın kişiliği, ülkesinin durumu, anti-demokratik uygulamaları, dine bakışı, sair pozisyonları "bu bağlamda" beni zerre bağlamaz.
Bu meseleler yüzünden ülkeme gelecek bir şer varsa, yukarıdaki yazarlardan önce ben karşı çıkarım.
Ve yine diyorum ki, Ahmedinejad, bölgedeki bir çok ülkenin tamamından daha “devlet adamı” gibi davranmıştır ABD, İsrail ve Avrupa karşısında!
Bu basit farkı ayıramayanları yazar yapanları bulmak lazım aslında. Ya da bu basit denklemi illa çözememenin ardında ne yattığına bakmak lazım!
Not: Köşe yazımı kaleme aldıktan ve iyibilgi editörleri yayınladıktan 2 saat kadar sonra Aslı Aydıntaşbaş görevinden (Sabah Gazetesi Ankara Temsilciliği) alındı. Kendisi için hayırlı olmasını dilerim.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle