Türkiye’nin giderek ‘dar kalıp’ özellikleri içeren ‘bizim-sizin mahalle’ polemiklerinden sıyrılıp, bir kez daha mercek altına alması gereken önemli gelişmeler yaşıyoruz, sınırlarımızın hemen yanıbaşında...
Dünya siyaset sözlüğünde artık ‘Kürdistan’ olarak tanımlanan Kuzey Irak üzerinde şekillenen bir mücadele, hepimizin yakın geleceğini etkileyecek boyuta tırmandı bile...
Bir yıl arayla yaşanılan iki gelişmenin aydınlattığı olaylar zinciri, bir numaralı stratejik tehdit bölgesi olarak algıladığımız Kuzey Irak’ın, artık Ortadoğu’da sürmekte olan İran-İsrail hesaplaşmasının yeni cephesi olduğunu işaret etmektedir.
Böylece, Güney Lübnan ve Filistin’in Gazze Şeridi’nden sonra Kuzey Irak da, Mesut Barzani-Ceal Talabani ikilisinin ‘var olmak ile teslim olmayı birbirine karıştıran’ politikaları nedeniyle çok boyutlu ve kanlı denklemin içine çekilmiştir.
Aslında, bölge için ‘ alarm zilleri’, geçtiğimiz yıl 20 Eylül günü BBC televizyonunda yayınlanan ve İsrailli askeri uzmanların peşmerge ordusunu, özellikle de Erbil’deki stratejik önemdeki havalimanının güvenlik personelini eğittikleri görüntüleri yayınlamasıyla çaldı...(İsrail, o günlerde, bu görüntülerin BBC’ye Türk istihbaratı tarafından aktarıldığına inandı.)
Gelişmeyi tırmandıran son nokta ise, İsrail Stratejik Tehditler Bakanı Avigdor Lieberman’ ın, İsrail Radyosu’nun Acemce yayınında ülkesinin ‘İran’a muhalif kendini ispatlamış gruplara silah yardımında bulunduğunu’ kabul etmesi oldu.
Bu açıklama, İran (tabii ki Türkiye açısından) PKK’nın yan kuruluşu olarak Amerikan-İsrail desteğinde kurulup İran’a karşı ‘ savaştırılan’ PJAK Kürd terör örgütünün elinde görülen omuzdan atılabilen uzun menzilli karadan-havaya ve anti-tank füze sistemlerinin gerçek kaynağını göstermesi bakımından önemliydi. İran istihbarat servisi, gerek Irak’taki yandaşı grupları, gerek PKK ile mücadelesi nedeniyle Türkiye’yi, PJAK’ın ‘gelişmiş silah sistemlerine sahip olduğu’ yönünde uyarmıştı!..(Acaba, PKK’nın elinde görülen gelişmiş Amerikan silahları, Washington’un dediği gibi gerçekten çalıntı mıdır?)
Lieberman, aralarında PJAK’ın (dolayısıyla PKK’nın) da bulunduğu İran muhalifi gruplara gelişmiş silah sistemleri vermelerinin nedeninin, İran’ın, Güney Lübnan’daki Hizbullah ve Gazze’deki Hamas gruplarına Kassam, hatta artık menzilleri Tel Aviv’i vuracak ölçüde uzatılmış Zelzal füzelerini vermesine misilleme olduğunu belirtiyordu.
İran, zaten, İsrail’den yapılan açıklamalarda bile sayıları 2.400 olarak belirtilen İsrailli askeri uzmanın Barzani-Talabani ikilisinin bölgede kurdukları 70 bin kişilik peşmerge ordusunda aktif görev almalarından rahatsızdı...
Bu arada, Erbil Havalimanı’nın İran’ın nükleer tesislerine dönük bir İsrail saldırısında ‘yakıt ikmal üssü’ olarak kullanılacağı yönündeki stratejik değerlendirme de Tahran’ı düşündürüyordu...
Türkiye ve İran, İsrail ordusunun, Kuzey Irak’ta, İran kaynaklı bir saldırıya karşı ‘erken uyarı üsleri’ kurduğunu tspit etmişlerdi. Yani... Amerika’daki Yahudi lobisi ile İsrail’e yakınlığı ile tanınan New York Times’ ın Musevi asıllı yazarı Thomas L.Friedman boş yere Erbil’lere kadar gidip, Amerika’nın ne yapıp ne edip Kürdistan’ı ayakta tutması gerektiğini yazmıyor!..
Türkiye’nin sınıra yığdığı 150 bin askeriyle -şimdilik- izlemeyi tercih ettiği kuzey Irak’taki ünlü Kandil Dağı’na dönük askeri müdahalesinin temelinde sadece PJAK terör örgütüne karşı misilleme gayreti yatmamaktadır.
İran, ‘Kürdistan’ olarak adlandırılan bölgenin giderek ‘İsrail kontrolüne geçtiğini’ fark etmenin yarattığı hassasiyetle gerekirse bu coğrafyayı da tıpkı Güney Lübnan gibi ‘ateş topuna’ çevireceğinin işaretlerini vermektedir.
Kuşkusuz İsrail, İran’ın, Suriye ile ittifak halinde Kuzey Irak’ı ‘Lübnanlaştırma stratejisine’ yöneldiğini görmektedir. Suriye ile İsrail arasında yaşanılan son tehlikeli gerginliğin perde arkasında bu yeni gelişmenin çok önemli rolü olduğu artık bilinmektedir. Türkiye’ye gelince... Ankara’nın işi -gerçekten- zorlaşmaktadır...
star gazetesi
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle