En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

O 95 dakikada neler yaşandı?



Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Gül’e 60. Hükümet listesini götürdüğü Perşembe günkü bir saat 35 dakikalık uzun görüşme hala sırrını koruyor. Gazetelere yansıyan haberler ise ‘söylenti’ boyutunu aşmıyor.

Aslında bu durum, sadece gazetecilerin değil AK Partili vekillerin de kafasını karıştırmış durumda. Şöyle diyorlar: ‘3 başbakan yardımcılığı, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları’nda liste Çankaya’da değişmiş olabilir.’

Bu yorumu güçlendiren ise Erdoğan’ın köşk çıkışı yaptığı, ‘Bir iki ufak değişiklik olabilir’ şeklindeki açıklaması. Oysa bu açıklama, Sezer’e sunulan ilk listeyle yeni liste arasındaki farkı anlatmak için söylenmişti.

Zirve sürerken AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mir Dengir Mehmet Fırat ve bazı milletvekili arkadaşlarının köşke girişi de bu söylentilerin başka bir dayanağıydı. Şöyle dendi: ‘Gül, Dengir Fırat’ın başbakan yardımcılığına karşı çıktı, yerine Hayati Yazıcı kondu, onun için Fırat alelacele köşke davet edildi.’

İddiaların aksine, AK Partili vekillerin ziyareti, tebrik amaçlıydı ve kendilerine verilen randevu saatinde köşke gelmişlerdi.

Ancak buradan çıkarılabilecek tek sonuç şu: Gül de görüşmenin bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordu ki, vekillere erken saatte randevu verdi.

Anlıyoruz ki, vekillerin kafa karışıklığı veya tahminleri, Çankaya’daki o 95 dakikalık uzun görüşmenin perde arkası gibi gazetelere yansıyor.

İşimiz, kamuoyunu doğru bilgilendirmek. İnce bir işçilik yaptık. Gördük ki, yazılanların çoğu hikaye. Daha doğrusu masal. Çünkü, hikayede belirli oranda gerçeklik payı olur.

95 dakikanın 15 dakikasını ayırın. Kalanı, tamamen iki yol arkadaşının geleceğe ilişkin projeksiyon yaptığı dost sohbeti.

İlk 15 dakikalık bölümden başlayalım. Erdoğan’ın getirdiği hükümet listesine Gül’den en ufak bir itiraz yok: ‘Hayırlı olsun.’ Başbakanlıkta tarih ve sayı alınarak köşke sunulan liste aynen onaylanıyor.

Sadece küçük teknik bir hata düzeltiliyor. O da ‘üst yazı’daki bir ifadeyle ilgili. Söz verdiğim için ayrıntısına girmiyorum. ‘ Üst yazı’ düzeltildikten sonra Gül’ün onayına sunuluyor.

Kalan 75 dakikada ise yeni yönetim anlayışının nasıl şekillendirileceği konusu üzerinde uzun sohbet yapılıyor. Cümle cümle yazacak durumda değilim ama bazı ip uçları verebilirim: 1. Gerginlik politikalarına pirim verilmemesi. 2. Uyumlu ve toplumun genelini kavrayıcı olunması. 3. Güçlü ve müreffeh Türkiye hedefinden vazgeçilmemesi.

Çankaya-TSK ilişkileri ekseninde koparılan fırtınalar gibi güncel bazı tartışma konuları da gündeme gelmiş olabilir mi? Muhtemeldir ama bilgi sahibi değilim.

O 95 dakikanın kısa özeti böyle.


Gönül odasını yeniden taşıdı


Başbakanın görev yerini değiştirdiği veya kabineye almayı düşündüğü isimlerle özel görüşmeler yaptığı biliniyor. Beşir Atalay, Mehmet Ali Şahin, Mehmet Şimşek, Ali Babacan gibi...

Görüşmediği isimler ise ağırlıklı olarak aynı görevde kalanlar. Biri de Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül.

Sebebi nedir bilmiyorum, Sayın Gönül bakan olmayacağını düşünüyormuş. Hatta özel eşyalarını bile toplamış. Kabine açıklandığı gün, ceketini alıp çıkacakmış.Gönül, 60. hükümette ismini görünce makamına yeniden taşınmış.

Doğru mu, değil mi bilmem. Eşi, 30 Ağustos resepsiyonunda bazı komutanlara böyle anlatıyormuş.


Merkez olmadı

Hazine’yi verdi


Mehmet Şimşek, Hazine’nin yeni patronu. Eski patron Ali Babacan’la çok eski olmayan ama sıkı dostlukları var. AK Parti kurulduktan sonra tanışıyorlar. O tarihte Babacan AK Parti’nin ekonomi kurmayı, Şimşek ise Marry Linch’te etkin bir yönetici.

Gel zaman git zaman Merkez Bankası’nda kan değişimi olacak, Babacan’ın aklına Mehmet Şimşek geliyor. İlk önerisi, Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı. Cumhurbaşkanı Sezer ‘ Olmaz’ diyor.

Merkez Bankası Başkanlığı için isim arayışına girildiğinde yine Şimşek ismi ön plana geçiyor. Kararname hazırlanıp köşke gönderiliyor. Sezer çok kızgın: ‘ Başkan yardımcılığına karşı çıktığım adamı şimdi başkan olarak getiriyorsunuz. Hayır olmaz.’

Şimdi Sezer emekli, ‘ O adam’ Hazine’nin başında. Halkın gücü...


Şener Hoca’yı uyarıyorum


59. Hükümet’in iz bırakan isimlerinden Abdüllatif Şener, TOBB Üniversitesi’nde hocalığa başladı. Eski döneme göre, boş zamanı daha fazla. Nasıl değerlendireceğini düşünüyor. Sabah’tan Hazal Ateş’e demiş ki; ‘ Muharrem Sarıkaya’dan saz dersi alacağım.’

Dün gün boyu telefonlarım susmadı. Dediler ki; ‘ En iyi sen bilirsin. Sayın bakanı uyar. Boş hayallere kapılmasın.’

Bana ne. Abdüllatif Hoca kimden ders alırsa alır. Bir musibet bin nasihatten iyidir. Ben buradan Güney Afrika macerasını, Planet Restaurant anılarını, Sabah Bar’da yaşananları, tezene faciasını, Ertaş Ailesi’ne himmetini(!) nasıl anlatırım.

Sadece uyarabilirim: Aman Hocam, tezeneye dikkat.
 
star gazetesi



Bu yazı 1,075 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,662 µs