En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Hayrünnisa Gül'ün davası



Kafayı 'göbeğini kaşıyan adama' takanların köşe yazılarından ve internette dolaşan mesajlardan şunu anlıyorum:
Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün, türban yüzünden üniversiteye alınmadığı için 2002 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yaptığı başvuru, "doğru bir davranış" olarak görülmüyor. "İnsan ülkesini yabancılara şikâyet eder mi" deniyor.
Külliyen saçma bir itiraz.
Tam bir cehalet örneği.
Niye mi? İşte sebepleri:
1) AİHM'de niye Türk yargıç da bulunuyor sanıyorsunuz? Bu tip uluslararası antlaşmalar "yabancı" yasalar değildir. Onlar özbeöz bizim hukukumuzun parçasıdır. Bana inanmıyorsanız Anayasanın 90'ıncı maddesine bakın: "... milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz" diyor.
2) Dahası da var: Eğer iç hukuktaki bir madde ile uluslar arası antlaşmadaki bir madde çelişirse ne olacak? Hangisi uygulanacak? Bilmeyenler sıkı dursun: Esas olan uluslararası antlaşmadır! Onu da yine Anayasanın 90'ıncı maddesinden okuyalım: "... temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır."
3) Hukuk herkesindir. Adalet herkese gerekir. Mesela TV stüdyosunda, milyonların gözü önünde 10 kişiyi öldürmüş bir katilin dahi avukat tutma ve kendini savunma hakkı vardır. Hatta... Eğer parası yoksa, devletin avukat sağladığı bu kişi, mahkeme karar verene kadar suçsuzdur.
İç hukuk yollarını tüketen herkes hakkını aramak için AİHM'ye başvurabilir. Vurmalıdır da!
AİHM'ye gitmenin, duruma göre Yargıtay'a ya da Danıştay'a başvurmaktan farkı yok ki!
Hayrünnisa Gül, eşi "siyasi" eleştirilere maruz kalmasın diye başvurusunu 2004 yılında geri çekmişti.
Burada acı olan, eleştirilme korkusudur. Üstelik bu hayali bir korku, bir kuruntu da değildir. Maalesef o korkuyu yaratan somut nedenler bulunuyor.
Türkiye'de öylesine saçma bir milliyetçilik anlayışı var ki hak aramayı "ayıp" ve "yanlış" ilan ediyor. Tam bir aymazlık!
Poposunu kaşımaktan kafasını çalıştırmaya vakit bulamayanlara hatırlatalım: O duruma düşmenizi asla istemem ama gün gelir siz de AİHM'ye başvurmak zorunda kalabilirsiniz.
Hayat bu; belli mi olur?

Eve dönüş zamanı
Seçimlerden sonra birçok kişi Deniz Baykal'ın istifa edeceğini sanıyordu.
Ne dedik: "Baykal istifa etmez. Çünkü şu anda bir misyonu var: AKP'nin kendi adayını Çankaya'ya çıkarmasına engel olmak... Bu 'görevi' yerine getirmek için mücadele edecek."
Abdullah Gül, cumhurbaşkanı seçilirse... Makul bir süre (faraza 6 ay) içinde de Gül'ü indirmenin imkânsızlığı ortaya çıkarsa... Baykal ve arkadaşlarına yol göründü demektir.
CHP şu anda kendini adeta bir hücreye hapsetti: G tipi hücre. Yani "gerginlik" hücresi.
Partinin alt kadroları gerginlik politikasının ne sonuç vereceğini "gerginlik içinde" beklerken kendilerini MHP ile kıyaslıyorlardır. MHP akıllıca davranarak Meclis'e giriyor. Artık siyasi açıdan alternatifleri geniş. İster sever, ister döver...
CHP'nin ise gerginliği sürdürmek, hatta o da yetmez, tırmandırmaktan başka çaresi yok.
Ama nereye kadar?
Dediğim gibi, Gül'ü engelleyemedikleri net biçimde ortaya çıktığı gün, Baykal ve takımı eve dönmek için eşyalarını toplamaya başlar.
Çünkü alt kadrolar, böyle kısır bir gerilim politikasıyla partinin iktidara yürüyemeyeceğini görüp aşağıdan bastırmaya başlayacaktır.
Şartlar buysa, kendisini kurtaracak can simidini Baykal nereden bekliyor dersiniz?

 sabah



Bu yazı 1,563 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,483 µs