En Sıcak Konular

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen



Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen
0 0 0000

Kolesterol masal mı?



• Doktorunuza danışmadan sakın ilacınızı bırakmayın! Birbiriyle çelişen bilgi akışı ve bilgi kirliliği yüzünden insanlar ne yapacağını bilemiyor, zihinler karışık. Okuduğumuz veya duyduğumuz her şeye inanacak mıyız? Doğru ve güvenilir bilgiye nasıl ulaşabiliriz?

• Sağlık sektörü ile diğer sektörler arasındaki rekabet, ilaç sektörü ile sağlık teknolojisi arasındaki rekabet, ilaç sektöründe de şirketler arasındaki kıyasıya rekabet bilgi kirliliği yaratıyor. Küreselleşen dünyadaki bu kıyasıya rekabetin, halkı aydınlatmak bahanesiyle medyayı kullandığını bilmek ve her çeşit yayını buna göre değerlendirmek zorundayız. Konuyu gereksiz ayrıntıya ve sıkıcı rakamlara boğmadan bilimsel gerçeklerin ışığında özetleyelim. Ayrıntılı, doğru ve güvenilir bilgi almak isteyenler, ülkemiz için gurur kaynağı olan Türk Kardiyoloji Derneği’ne internet yoluyla başvurabilirler.

• Kolesterol bir masal değil, kalp ve damar hastalıkları için ciddi bir risk faktörüdür. Bu riski azaltmak için diyet gereklidir ancak yeterli değildir. En iyi diyet bile kolesterol takibinde en iyi gösterge olan LDL kolesterolü ancak % 10-15 azaltır fakat ölüm oranını etkilemez.

• Günümüzün sihirli ilacı olan ve dünyada 20 yıldır kullanılan statinler, tıbbın güvenli ilaçlarıdır. Nadir görülen yan etkilerin çoğu yanlış kullanıma bağlıdır. Kalp damar hastalıkları ve buna bağlı ölümleri azaltma etkisi de çok iyidir. LDL kolesterolü % 30 ve daha fazla oranda azaltarak kalp damar hastalıklarını ve ölüm oranını azaltır. Ayrıntılı bilgi için, WOSCOPS, AFCAPS, HPS isimli bilimsel araştırmaların incelenmesi yeterlidir.

• Statinlerin kalp damar hastalıklarını ve ölüm oranını azaltması, hastalık ortaya çıktıktan sonra da geçerlidir. Ayrıntılı bilgi için, 4S, CARE, LİPİD,  HPS isimli araştırmaların incelenmesi yeterlidir. 4S çalışmasında 20-40 mg simvastatin, 5.4 yıllık takipte ilaç almayan gruba göre koroner ölümleri  % 42 azaltmıştır. Başka bir çalışmada ise, statinler  % 33 azalma sağlamıştır. Ciddi araştırmaların hemen tümünde benzer sonuçlar elde edilmiştir.

• Bu rakamlar ne anlama gelmektedir? Bir ilaç veya yöntem, ölüm oranını % 3 ten % 2 ye indiriyorsa, 100 kişi de sadece 1 kişiyi kurtarıyor demektir. Yani başarı  % 33,  mutlak risk azalması ise % 1 demektir. Kolesterol tedavisiyle mutlak riskin % 3 azaltılması yani 100 kişiden 3 kişinin kurtarılması hafife alınacak bir başarı değildir. Taşıtlara emniyet kemeri takılması Türkiye için yılda 260 kişinin kazalarda ölmesini engellerken kolesterol tedavisinden daha az başarıya sahiptir. Bu 260 kişinin kurtulması için milyonlarca kişi emniyet kemeri takmak zorunda. Ama kimse milyonda 26 kişinin kurtarılmasını hafife almıyor veya takmayalım demiyor. Üstelik takmayana ceza geliyor. Keşke hastalık ve ölümleri % 100 önleyen mucize yöntem ve tedaviler bulunsa. Ne yazık ki bilim bu şekilde iğne ile kuyu kazarak ilerliyor.

• Bu sonucu insanların kabullenmesi tabii ki zordur. İnsan psikolojisi, bu kadar para ve çabaya karşı daha iyi sonuç istiyor. Siz eğer ‘yüz kişiden sadece üç kişi kurtulacak’ derseniz kimse ilaç almaz, doktora gitmez, emniyet kemeri takmaz, riski azaltan hiçbir yöntemi önemsemez. Ancak hafife alınan bu % 3 lük azalma bile çok önemlidir. Neden? Çünkü bu sonuç,  yüz milyon kişi de 3 milyon kişinin, 1 milyar kişi de ise 30 milyon kişinin kurtarılması demektir. Amerika’nın Irak’ta ölen 3 bin askeri nedeniyle nasıl karıştığını göz önüne alırsak elde edilen yarar, hiçte küçümsenecek bir başarı değildir.

• İngiltere’de ise yüksek riskli hastalarda LDL kolesterolü 70 mg altına düşüren doktorlar, sağlık harcamalarını azalttığı için, tasarruf edilen miktarın bir bölümünü ödül olarak alıyor. Türkiye’de ise LDL kolesterol 160 mg altında ise ilaç bile yazamıyoruz. Pahalı olduğu için kullanımı kısıtlanan bu ilaçların uzak doğu ülkelerindeki fiyatları sudan ucuz. 

• Kalp damar hastalıklarını önleme konusunda yeni moda olan ‘Global risk yönetimi’ stratejisi, küçük başarıları önemsemeyenleri bile rahatlatacak nitelikte. Çok tutulan bu yöntem bilimsel kanıt ve araştırmalara dayanıyor.  Bu anlayışa göre tüm risk faktörlerinin hepsine birden saldırmak gerekiyor. Yani yüksek tansiyon, sigara, şeker hastalığı, şişmanlık… Ne kadar risk faktörü varsa her birinin ortadan kaldırılması, üst üste eklenen bu minik rakamların toplamından çok daha fazla mutlak risk azalması sağlıyor. Yani bize kırpıntı gibi gelen % 2, %3, %4 gibi küçümsediğimiz rakamlar toplanarak değil adeta çarpılarak toplam riski belirliyor. Bu yöntemle tüm risklerin önlenmesi, bir salgın gibi yayılan kalp damar hastalığı ve buna bağlı ölümleri önemli oranda azaltırken, yaşam süresini uzatması ve kullanılan ilaç sayısını artırması nedeniyle sağlık sektörünün daha da büyümesine yol açacaktır.

• Sonuç olarak, bu risk faktörlerini doğuran ve hastalık üreten yaşam tarzını değiştirmek yerine, şekeri, kolesterolü, tansiyonu, etkili olduğu kesinlikle kanıtlanan bu avuç avuç hapları yutarak ayarlamaya çalışan bedenen tembel ve şişman bir dünyada yaşamaya mahkûm oluyoruz. Çünkü yapılan araştırmalar, yaşam tarzını değiştirmenin yani insanlığa giydirilen bu deli gömleğini çıkarmanın mümkün olmadığını söylüyor. Neden acaba? Bilim dünyasının çözmesi gereken asıl Da Vinci’nin şifresi bu! 

• Bu gömleği giydirenler de dâhil kimse bu sorunun cevabını bilmiyor. Ancak küresel ısınmanın küresel mehdisi olan ABD eski başkan yardımcısı Al Gore’un ifade ettiği bilimsel gerçek şu: Bu yaşam tarzını doğuran Batı uygarlığını hemen sorgulamazsak, vakit çok geç olacak. Bu yaşam tarzı bizi ve dünyamızı yok edecek!  Küresel felaket yaklaşıyor. Biz ise 60 yıldır aynı şarkıyı söylemeye devam ediyoruz: Batı trenine bindik, inemeyiz. Ne diyelim? 
Hayırlı yolculuklar Türkiye!

Kaynak :  Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayykitap 9. Baskı, 2007



Bu yazı 11,467 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Nisan 2017 Sömürü Sistemini Yıkmak Kolay Mı?
    • 10 Mart 2017 Bu bir Halk Devrimidir
    • 9 Şubat 2017 Bindik bir Alamete...
    • 2 Ocak 2017 Sağlıkta Milli ve Yerli Çözümler
    • 18 Kasım 2016 Neden bu kadar hastayız?
    • 19 Ekim 2016 Tarihimizle Yüzleşelim
    • 24 Ağustos 2016 FETÖ: Küresel Komplo
    • 21 Temmuz 2016 Milli Devlete Doğru
    • 1 Nisan 2016 Tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi olur
    • 9 Mart 2016 Hekimlik Öldü Yaşasın Doktorluk!
    • 14 Ocak 2016 Akademik Yozlaşma
    • 25 Aralık 2015 Bilimin Geldiği Son Nokta
    • 20 Kasım 2015 Sağlıklı Çözümü Hastalık Lobisi Engelliyor
    • 12 Ekim 2015 Aydınlar ve bilim dünyamız
    • 31 Temmuz 2015 Kahrolsun Engizisyon Anlayışı!
    • 15 Temmuz 2015 Bayram Gelmiş Neyime...
    • 2 Temmuz 2015 Bu yazıyı kalbinizle okuyun!
    • 10 Haziran 2015 Sigara ile Mücadele Böyle Olur mu?
    • 3 Haziran 2015 Sağlıkta Devrim
    • 21 Mayıs 2015 Sağlık ve Özgürlüğün Gaspı

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,613 µs