En Sıcak Konular

Perihan Mağden


Perihan Mağden
0 0 0000

Annecim! Askeriye'den mektup var!!



Hani korku filmlerinde olur. (Ben çocukken ve yeniyetmeyken: en korku filmi hastalığı çağları, seyretmediğim korku filmi kalmamıştı. Ve de çocukluktan ancak 30 yaşlarında filan çıkabildiğim için, haftalık korku filmi 'fiksimi' almazsam yaşayamazdım, yaşayamazdım!) Sonunda, filmin sonunda yani, YOK OLDUĞUNU zannettiğimiz Mutlak Kötülük, kahramanımızın şöyle ya da böyle (film boyunca: habire) ellerinden kayı kayıverdiğine sevindirik olduğumuz Korkunç Şey tam öldü/bitti/yandı/mahvoldu/sonlandı derken elini uzatıverir mezarlıktan. Ya da derinderin nefes alarak gölün derinlerinden beliriverir. Ya da ormanda ONUN hışırtısını yeniden duyarız. Bizler! Ölmemiştir. Alt edilememiştir. Ölmeyecektir de Kötülük Kararlılığı.
Çarşamba günü hani 'Demokrasi kazandı!' sevindirikliği ile (sizlere perşembe ulaşan) yazımı kalemlemiştim ki, benim için Bakmazsam Olmaz Kategorisi'nden Gazetemiz Askerlik Şubesi'ne başımı uzatmamla birlikte-
Evet; aynen şöyle bitiyordu Mehmet Ali Kışlalı'nın 25 Temmuz yazısı: "Amacım kesinlikle şeamet tellalı olmak değil. Sadece ülkede mevcut olan, dikkâtlerden kaçmış görünen kimi güç kaynakları üzerine dikkât çekmek istiyorum. Seçim sonrasının 'euphorie' havasında ilgilenen okurlar için, gelecek yazımı bu konuya ayıracağım."
Nanana-naaaan! Ne güzel bulmuş 'euphorie' kelimesini Sn. Kışlalı. Benim 'sevindirik' vs. berbat/banal kelimelerle tasvir eylemeye çalıştığım halet-i ruhiyem, tam da buydu: 'Euphoric' olmuştum, bırakın
o kazandı/bu kazandı (netice itibariyle: muhtıralanan kazandı) SEÇİMLER YAPILABİLDİ diye. (Buna bile!)
Zira BalıkHafızalardanUzakta 1 yerlerde açacaksak tezgâhı; daha 12 Nisan'da muhtıralanan, 27 Nisan'da postallanan, aralarda da (diyelim Finlandiya Büyükelçiliği'nin Resepsiyonunda) kulağı çekilen/uyarılan/gelinim-sana-söylüyorum-ulan-anlasana! yapılan bizler değil miydik Allah aşkına?
Kafası uzaylılar tarafından ipoteklenmiş Ulusalcılar dahi (neo-milliyetçiler'in 'anti' 'emperyalist' filan var-saydıkları janjanlı yeni ismi) nedamet krizlerine girmişken, Baykal'ın üstüne tükürmeye girişmişken; "Sıçarım ben böyle halkın kabına!" lezzetinde dellenmiş yazılar kaleme alma yarışına kalkışmışken-
Onlar bile O Kafa Karışıklığı'ndan, sanki demokrasiye inanır gibi, güvenir gibi, kurallarına biat eder gibi bir havaya esir düşmüşlerdi. Oysa onların esas meselesi: Asker Vesayetine olan aşırı düşkünlükleri ve Bu Halk'ın esasında oy vermesine olan güvensizlikleri -değil miydi? Neydi? Neydi?
Peki neden yine/yeni/sil baştan "Asker göreve!" "Amcaaa! Bu sonuçlar bizim istediğimiz gibi çıkmadı!" "Baykal ka-ka; Yaşar Amca ci-ci" yapmıyorlardı?
Dış Tok Ses "Dur hele oğul; yapacaklarını yapacaklardır hele."
Ama tabii Askeriye'nin ve onun en hasss temsilcilerinin de bu dumkoff'luk, bu 'euphorie', bu bağbozumu şenlikleri karşısında sabrı bir yere kadardı!!
Nasıl dev 1 sabırsızlıkla bekledimdurdum anlatamam size Sn. Kışlalı'nın bugünkü yazısını. (Sizin: Cuma'nız benim Robinson'um.)
Aradığımı buldum mu? Ziyadesiyle, buldum.
Hatta artanlarla 1 jaketatay diktirip "Cumhuriyet Balosu'na katılsam!" diyorum. Sonsuza dek.
Burdan (engel olamadığım kimi BÜYÜK HARFLEMELERLE) bazı son derece
ilginç alıntılar:
"Kendilerine misyon olarak, Atatürk'ün kurduğu, temelleri Anayasa'da yazılı Cumhuriyet'in İÇ ve DIŞ tehditlere karşı, gereğinde canlarını vererek savunulması verilmiştir.
(Önce 1 TSK tanımı yapılıyor: sayılarla filan, sonra bu cümlenin pimini çekiyor M.A.K.)
"TSK'nın Türkiye içindeki rolü ve konumu, bu açıdan Avrupa Birliği ülkeleri silahlı kuvvetlerine HİÇ BENZEMEZ. AB ülkelerinin askerlerininki ile TSK'nın misyonları tamamıyla farklıdır."
(AB 'uyumlu' ayaklara yatıp havalanmayın hele seçimi demokrasi kazandı diye - 'dostça' uyarısı.)
"Misyonun gerçek bir tehdit ile karşı karşıya olmadığı konusuda, tüm toplum ile birlikte, mesleğinin parçası tehdit değerlendirmesi olan, BU GÜCÜN İKNA EDİLMESİ DE ülkeyi yönetenlerin görevidir."
(Demokrasiye gel! Profesyonellik tanımları 'tehdit değerlendirmesi' gibi muğlak mı geçişken bir 'tanımsamayı' DA ihtiva eden O BÜYÜK GÜÇ'ün habire 'ikna edilmesi' gerekiyor Seçilmişler tarafından. Diyelim: başıbağlı eşinle O Köşk'e çıkmaya talipsen, hiç de İKNA EDİCİ DEĞİLSİN arrrkadaş!)
"Şimdi de, AKP'nin büyük seçim zaferi havasında daha da seslerini yükseltmektedirler. Ben bu yaklaşımları her zaman; KORKTUKLARINDA korkularını gidermek için karanlıkta ıslık çalanlara benzetirim."
(Yine 'yerinde' 1 uyarı M.A.K.'den: 'euphoric' olacağınıza ey karanlıktakiler, korku içinde olun ve hep öyle kalın.)
"Serbest seçimlerle gelenler bu kuralları kendi SAKLI niyetlerine ve çıkarlarına göre değiştirme amacında değillerse, neden anayasal rejimi özümsemiş KİTLELER RAHATSIZ olsun? Neden bu kitlelerin mutsuzluğu düzeni korumakla görevlilere yansısın da BİR MÜDAHALE GÜNDEME GELSİN?"
(No comment! komenti de benden. Ha, 1 dakka. Başlığı da Şahane Sn. Kışlalı'nın: "BU TSK VARKEN" -nasıl ama??)

Radikal



Bu yazı 1,040 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 5 Temmuz 2008 Ordu kışlaya!
    • 19 Nisan 2008 Demokrasinin pabucu
    • 22 Mart 2008 Ergenekon Çocukları
    • 5 Ocak 2008 Kanı kanla yıkamak
    • 7 Ekim 2007 Seviyeli 1 düşünür sevdim mahalleden
    • 8 Eylül 2007 İsimlerin kaderi
    • 1 Eylül 2007 Saygınlığın çökertmesi sınırsızlığın coşkusu
    • 30 Ağustos 2007 Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül!
    • 18 Ağustos 2007 Hoşgeldin! Toros Memeli Sincabım İttir Git! Gazkaçıran Adam
    • 28 Temmuz 2007 Annecim! Askeriye'den mektup var!!
    • 21 Temmuz 2007 Mavi boncuk kimdeyse BENİM OYUM ONDADIR
    • 19 Mayıs 2007 'Genç Subaylar Rahatsız'
    • 12 Mayıs 2007 Kurtulma yolları ve çözümün ruhu
    • 10 Mayıs 2007 Kamburunu yitirmek
    • 5 Mayıs 2007 'Yalnız değilmişim Atam; dekolte tişörtümü beğendiniz mi?'
    • 7 Nisan 2007 Baykal neden bu kadar mutlu? Sahi, biz neden mutsuzuz?
    • 20 Şubat 2007 Egosantrik Türk Basıncılığı
    • 15 Şubat 2007 İklimler+İklimatör Genel Ağbiler

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,143 µs