Bir siyasi partinin kaderi konjonktürel olarak ancak bu kadar bereketlenir…
AKP sadece bir sandık aşarak kendisine yönelik tüm politik kritikleri aşmış bulunuyor.
2002’de aldığı oy oranının Meclis’e yansıttığı adaletsiz temsil oranı, rakip partilerin dağılışı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde sınırlı manevra alanı, ekonomi, istikrar, özelleştirme, yerel yönetimler, AB-ABD bağımlılığı hatta kadrolaşmaya bile artık altından bir yanıtı var.
Yüzde 46.7!
Ancak bu şaşalı seçim sonuçlarının dahi aşamadığı siyasi bir yara var AKP’ye yönelik.
Hâla da kanıyor.
Kuzey Irak ve tabi PKK.
Güneydoğu’da iki parti kalmış durumda. DTP ve AKP.
DTP’nin Meclis’te vücut bulacak olması-DTP’yi PKK’nın uzantısı olarak gören-kimilerine göre Kürt meselesini siyasallaştıracak.
Bu karamsar bakış kadar “iyimser” bakış da var. Onlara göre de DTP’nin Meclis’te konuşması rahatlatıcı bir sübap etkisi yaratacak ve terör azalacak.
Belki öyle belki değil.
Ancak ülke içinde olduğu kadar Kuzey Irak’taki PKK varlığı da ağır kaygı konusu.
Çünkü buradaki PKK, açıkça ve devletin en yetkin ağızlarından Barzani-Talabani ve ABD ile ilişkilendiriliyor.
Onların elinde koz olarak kullanıldığı kanısı yaygın ve aşikar.
Bu tespit ve buna bağlı terörün durmaması, hadi daha açık söyleyelim, PKK sorunu için birşey yapılması fikri de yeni değil!
Yeni olan, bu fikre, ABD’nin de “bu hoş zamanlamayla” birlikte gelmesi!
“İçerisi” açısından bu mesele AKP iktidarını “yaralayan, yaralayabilecek” son klasik zaaf noktası olarak görülüyor.
“Dışarısı” açısından bakıldığında ise terörist PKK’nın ABD’nin ve cücelerinin işine artık yarayıp yaramadığı sorusunun yanıtlanması lazım.
Bakalım…
Seçim sonuçlarının açıklanmasından sadece bir gün sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya üst düzey sorumlusu Matt Bryza’nın “garip” açıklamalarını iyibilgi’de de okudunuz.
Türk kamuoyunda sandık harala gürelesi yüzünden çok ilgi görmedi ama, “ABD’nin PKK’ya ilişkin tutumunda değişiklik var. Yakın önemli adımlar atılacak” dedi.
Devamında gelen soruları ise yanıtlamak istemedi ama şu cümleyi de ekledi; “PKK ile ilgili sorular sormanıza gerek kalmayacak”!
İlginç.
Halen ABD’de bir think-tank kuruluşunda önemli bir pozisyonda bulunan ABD’nin Ankara eski büyükelçisi Morton Abramowitz’in taze görüşlerini da aktarayım…
“PKK’yla mücadele Washington’un Iraklı Kürtlere PKK faaliyetlerini sınırlama. Bazı liderleri yakalama ve Ankara ile teröristlerin Türkiye’ye girmesini engellemeye yönelik işbirliği çağrısında bulunması lazım.”
Yoksa? Yoksasını biraz ileriye bırakalım…
ABD’nin PKK’ya bakışını değiştiren başka önemli gelişmeler de var. Örneğin örgütün El-Kaide ile ilişkisi.
Bunun Washington için rahatsız edici olduğu belli. Ama asıl mesele bu mu ya da ne kadar etkili şimdilik tartışmalı.
Ben bunu sizin için biraz daha renklendireyim…
ABD’de önemli bir vakfın yayın organı olan “Terrorism Focus”un 20 Temmuz 2007 tarihli sayısı şu cümlelere yer veriyor…
"ABD’nin kontrolü altındaki Kuzey Irak’ta rahatça faaliyet gösteren PKK, Türkmenlere karşı El Kaide mensuplarıyla birlikte hareket ediyor. PKK ile El Kaide mensupları arasındaki yakın işbirliğinin kesin kanıtı için ABD, Türkiye ve koalisyon yetkililerinin incelemelerinin sonucu beklenmeli. Ancak çok sayıdaki El Kaide mensubunun, Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına geldikleri ve burada sayısız Kürt köyünden geçerek Tuzhurmatı Kasabası’ndaki insanlık dışı eylemi gerçekleştirdikleri biliniyor.”
“Biliniyor”!
Daha da ilginç oluyor değil mi?
Bryza’nın açıklaması ile aynı güne denk düşen Washington Times Gazetesi’ne de bakalım mı? "Diplomatik güvenceler ve işbirliği çağrıları artık Türkiye'nin kaygılarını hafifletmiyor. PKK kampı olduğundan şüphelenilen yerlere yapılacak baskınlar ya da üst düzey tutuklamalar Türkiye'yi iknaya yardımcı olabilir".
Sanki Abramowitz’in kaleminden çıkmış gibi!
Bunlar ABD’nin sivil görüşleri… Askerleri de dinleyelim. Amerikan Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Operasyonlar Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Robert H.Holmes; “Irak’tan Türkiye’ye yönelik şiddet eylemlerini artırarak sürdüren PKK terör örgütünün tasfiyesine yönelik diplomatik girişimlerin yanı sıra, askeri tedbirlerin de devreye sokulmasının planlanıyor”.
Böylece belli bir noktaya gelmiş oluyoruz…
ABD, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin demokratikleşmesi önündeki en büyük engelin PKK ve bunun etrafından dönen tartışmalar olacağını düşünüyor.
Bu önemli!
Kendileri açıkça söylüyorlar. Bryza’nın açıklamalarında da var. Hatta yeni dönemde Türk-ABD ilişkilerinin temelinde de bu konunun bulunacağını belirtiyorlar.
AKP’nin de elini siyaseten kuvvetlendirecek bir açılım bu! Sık tekrarlıyorum zira ana obje bu.
Gelelim ne yapacaklarına…
Diplomatik girişmeler konusunun artık çivisi çıktı, inandırıcılığı kalmadığı,-özel temsilciler vakasındaki gibi-işe de yaramadığı için artık çok düşünmüyorlar.
Askeri açından ise bir çok alternatif var. Bir kısmı yukarıda anlatıldığı gibi. Barzani ve Talabani’nin PKK’yı engellemesi, örgüt liderlerinin tasfiyesi veya Türkiye’ye teslim edilmesi vs.
Bunlar üzerindeki tartışma “tatminkarlıkla” ilgili.
ABD’de bir çok uzman bu eylemlerin Türkiye’yi rahatlatmayacağını söylüyor. Onlara göre Türkiye “gözleriyle PKK’nın vurulduğunu görmek istiyor”.
İşte bu noktada söylenen, PKK’ya yönelik bir hava akını. Bir hava saldırısı ile PKK’nın vurulması.
Önemli bir aşama ve kamuoyundaki havayı almaya da yetebilir.
Ancak hava saldırılarının “tasfiye”ye yeteceği şüphneli. Piyade süngüsü olmadan zafer bayrağı dikilmiyor.
Bu yüzden konuya vakıf Türkler içinde hava saldırısının havalı olacağı ama showdan öteye geçmeyeceğine inananlar çok.
Yine de önemli. Çünkü somut bir adım ve dengeleri bozan bir hamle.
Ne zaman olacağına gelince.
Bu başka bir soruyla ilintili.
ABD, Türkiye’ye bunu borçlu olmasına rağmen bir şey elde etmeden yapar mı?
Evet Türkiye siyasetinde etkisi olacaktır ama somut kazanç da bekler Washington.
Zamanlamayla ilgisi şu..
Ağustos ayında ABD’de Temsilciler Meclisi tatilden dönüyor. Görüşeceği ilk konulardan biri de sözde Ermeni soykırımı iddialarını içeren yasa tasarısı.
Ve bu sefer tasarının geçme olasılığı-ne yazık ki-yüksek!
Bu olursa, Beyaz Saray’ın Ankara’nın yüzüne bakabilmesi için temizlenmesi gerekiyor.
Bu da PKK’nın temizlenmesinden geçiyor!
İşte küresel tezgahların dar alanda paslaşması böyle oluyor.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle