En Sıcak Konular

Mehmet Barlas


Mehmet Barlas
0 0 0000

Siyasette ‘O da olmazsa öbürüne oy verin’ modası…



Şimdi rahmetli olan bir aile büyüğü, ölümüne yakın dönemde belleğini yitirmeye başlamıştı. Gençliğinde ve sağlıklı olduğu dönemde de nazik, iyimser, güler yüzlü bir kişiydi. Bu kişiliğini, belleğini yitirdiği yaşamının son dönemine de taşımıştı.


Sürekli yatağında bağdaş kurup oturur, kendisini ziyaret edenleri gülümseyerek ve hiç konuşmadan karşılardı.

Son günlerinden birinde iki yeğeni kendisini ziyaret edip, elini öptüler. O yine yatağında bağdaş kurmuş, yeğenlerinin elini öpmelerini gülümseyerek seyrediyordu. Ama onları tanıyıp tanımadığı belli değildi.

Yeğenlerinden biri dayanamadı. Dayısının yatağının kenarına ilişti, yaşlı adamın ellerini avucuna alıp, sordu:

- Dayıcığım, ben kimim?

Yaşlı adam bunu soranın yüzüne uzun uzun baktı, bir iç geçirdi, sonra soruyu cevapladı:

- A evladım, sen kendinin kim olduğunu bilmezsen ben senin kim olduğunu nasıl bilebilirim?

Nereden hatırladım bu olayı derseniz anlatayım.

 

Alternatifler

 

AK Parti’nin seçimde yenilgiye uğramasını isteyenler, bu yaşlı ve belleğini yitirmiş dayı bey gibi davranmıyorlar mı?

- Eğer eliniz CHP’ye oy vermeye gidemiyorsa, MHP’ye oy verin, olmazsa Genç Parti’ye oy verin, ona da veremiyorsanız DP’ye verin.

Bunlara “Sen hangi partiyi tutuyorsun?” diye sormayın sakın. Kimi Deniz Baykal’a, kimi Devlet Bahçeli’ye, kimi de Cem Uzan’a saplantılı biçimde karşılar. Bu yüzden de ne olduklarını bilmiyorlar. Sadece neye karşı olduklarını söylüyorlar.

Bu kendini bilmezliğin zirveye ulaştığı nokta ise, “Laik cumhuriyet tehlikede” diye kıyamet kopartanların, kanallarında Erbakan’ı baş tacı etmeleridir. Erbakan “O da Siyonist, bu da Siyonist” diye noktasız virgülsüz sağı solu tararken, bizim “cumhuriyet muhafızları” kafa sallayıp, tebessüm ediyorlar.

 

Zımpara kağıdı

 

Hani acemi tezgahtara patronu “Sakın müşteriye yok deme. Müşterinin istediği maldan yok ise, alternatif başka ürün sun” deyince, tezgahtar tuvalet kağıdı isteyen müşteriye zımpara kağıdı almasını önermiş ya.

Böylece laik cumhuriyeti AK Parti’ye karşı Erbakan silahı ile koruyacaklar ve seçmen kitlesi de bu evcilik oyununa katılıp, olmazsa CHP’ye, o da olmazsa MHP’ye, o da olmazsa  Saadet’e, o da olmazsa Genç Parti’ye oy verecek.

Seçmenlere bu tavsiyeleri verenler ise, kendini siyasetin uzmanı sanan profesyonel köşebentler. Onlara göre seçmenler siyaset konusunda amatördür; ne söylenirse yaparlar ve ayrıca bir file yiyeceğe oylarını satarlar.

Kim söylemiş hatırlamıyorum ama, “Hazreti Nuh ilk kez gemi inşa eden bir amatördü, Titanic’i ise profesyoneller inşa etmişti” cümlesi bu durumda hep aklıma geliyor.

23 Temmuz sabahı “O da olmazsa”cıların haline amma da güleceğiz.

ŞAKA

Atlar yatacak, siyasetçiler koşacak…

Milletvekili genel seçimleri nedeniyle 22 Temmuz Pazar günü İstanbul'da at yarışı yapılmayacağı açıklanmış. 22 Temmuz’da İstanbul Veliefendi Hipodromu'nda yapılacak koşuların, 23 Temmuz Pazartesi günü Bursa yarışları ile birlikte yapılmasına karar verilmiş…

Doğru bir karar bu. Hiç olmazsa bir gün atlar dinlensin, siyasetçiler koşsun artık.

Kirli tezgahlar AK Parti’yi yükseltiyor…

“Anketlerde neden AK Parti hep önde çıkıyor?” sorusunun bir cevabı, Emre Aköz’ün Sabah’taki köşesindeydi. Aköz şöyle yazmıştı:

- AKP hükümetine karşı 2004 yılından bu yana çeşitli tezgâhlar kuruldu:
Nokta dergisinin ortaya çıkarttığı darbe hazırlıkları... Danıştay saldırısı... Kuvvacı çeteler... Rahip Andrea Santoro, Hrant Dink ve Malatya cinayetleri... Cumhuriyet mitingleri... YÖK'ün ve hukukçuların 367 darbesi... 27 Nisan ve 8 Haziran Genelkurmay bildirileri... DYP ve Anavatan'ın yapay bir biçimde birleştirilmeye çalışılması... Milletvekillerine yönelik tehditler... Ankara'da patlatılan canlı bomba... Bir anda artan PKK saldırıları ve ardından şehit cenazeleri üzerinden siyaset yapılması... Hudson Enstitüsü'ndeki felaket senaryoları... Önce bu kirli tezgâhlar, bu psikolojik savaş operasyonları, bu iğrenç tuzaklar son bulur... Ondan sonra AKP'yi eleştiririm.

 



Bu yazı 992 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Eylül 2012 Sakın "Erdoğan'sız AK Parti" hesabı yapmayın!
    • 28 Temmuz 2012 "Büyük Kürdistan" bir Amerikan sorunudur
    • 16 Ocak 2012 Kıbrıs'ı da Kwai Köprüsü'ne benzetmedik mi?
    • 9 Ocak 2012 Orta yaş sınırı yükselirken artık kimse yaşlanmayacak mı?
    • 4 Ocak 2012 AK Parti başarılı olursa tüm Türkiye başarılı olacaktır
    • 29 Ekim 2011 Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun
    • 31 Ağustos 2011 Yeniden açılım günlerinin üslubuna dönülmelidir
    • 17 Temmuz 2011 Asıl sorunumuz acaba ''Şarklılık'' mı?
    • 9 Temmuz 2011 Siz değişmezseniz koşullar sizi değiştirir...
    • 26 Şubat 2011 İktidar iddiası bulunmayan muhalefet olur mu?
    • 25 Kasım 2010 CHP'nin sivil paşalarının sivil darbe ürküntüsü...
    • 11 Ekim 2010 Kılıçdaroğlu'nun önündeki tarihi fırsat
    • 22 Eylül 2010 Sentetik beyaz Türklerin dayanılmaz hafifliği
    • 11 Eylül 2010 Kim yalancı? Anayasa Mahkemesi mi, CHP lideri mi?
    • 9 Eylül 2010 İktidarı 'Evet' mi yoksa 'Hayır' mı güçlendirir?
    • 28 Haziran 2010 Üslubu tırmandırınca kelimeler kifayetsiz kalabilir
    • 12 Haziran 2010 Yeni dünyada eksen de merkez de farklı yerlerdeler
    • 7 Mayıs 2010 Teşekküre karşı benden de bir teşekkür...
    • 5 Ocak 2009 Basın ''Medya'' olmadan önce kol kırılır yen içinde kalırdı...
    • 3 Kasım 2008 Türk demokrasisinin sabırla imtihanında geçer not alabilecek miyiz?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,255 µs