En Sıcak Konular

İbrahim Karagül


İbrahim Karagül
0 0 0000

Türkiye ABD'ye rest mi çekti!



Türkiye ile İran arasında yapılan doğalgaz anlaşmasına ABD'nin karşı çıkmasının nedeni ne? Enerji üzerinden oynanan jeopolitik satrançta Türkiye'nin pozisyonunu, alternatif arayışlarını dikkatle izlemek, söz konusu anlaşmanın bölgesel politikalar üzerinde ne tür etkileri olacağını öngörebilmek için, konuyu iki ülke ilişkilerinin ötesinde, 21. yüzyılın genel eğilimleri içerisinde değerlendirmek gerekiyor.

Beş ay içinde bütün unsurlarıyla tamamlanması beklenen, İran ve Türkmen gazının Avrupa'ya naklini öngören, Türkiye'ye İran'ın Güney Pars bölgesinde 30 milyar metreküplük gaz çıkarma ve bunu satma hakkı tanıyan, Ankara ile Tahran arasında bütün ters rüzgarlara rağmen kapsamlı bir ortaklığı içeren, bölgesel niteliği ağır işbirliği aslında Türkiye'nin İran'la birlikte imza attığı ilk kapsamlı uluslararası proje.

İki ülke bu işbirliği ile bir Avrupa Birliği projesi uyguluyor. Ankara hem AB'yi İran kaynaklarına ulaştırıyor hem İran'ı Avrupa'ya taşıyor. Sanıldığı gibi Rusya'nın çıkarlarına da aykırı değil. Rusya ile ABD'nin, Ortadoğu-Hazar ekseninde oynadığı büyük oyunda Rusya'ya artı değer kazandıracak bir girişim.

Karşı olan ABD ve bunun da çok ciddi gerekçeleri var. Öyleyse bugüne kadar Ortadoğu ve Hazar çevresinde ABD projeleriyle hareket eden Türkiye'nin, ABD inisiyatifi dışında, AB politikalarıyla örtüşen, Rusya'nın öncelikleriyle çatışmayan, iki ülkeye küresel denklemde güç kazandıran projenin ABD'yi neden rahatsız ettiğini anlamak için biraz detaylara girelim.

Yeni küresel denklem, Ortadoğu-Hazar merkezli enerji kavgasına göre şekilleniyor. ABD'nin Afganistan işgalinin sebebi buydu. Irak işgalinin, yeni Ortadoğu dizaynının nedeni bu. Lübnan'dan Pakistan'a kadar uyguladığı siyasi proje de, Orta Asya'ya yerleşme çabası da bu kaynakların kontrolünü amaçlıyor. Ancak bugüne kadar Orta Asya'daki projeleri, Rusya ve Çin'in başarılı hamleleriyle boşa çıkarıldı. Putin'in atakları, 1 trilyon dolarlık dünyanın en büyük şirketi olmaya doğru giden Gazprom imparatorluğunun bir ahtapot gibi dünyayı sarması ABD'yi bir çok projede geriletti. Washington Ortadoğu'ya yerleşirken Orta Asya'da Rusya, Çin, İran ve bölge ülkeleri arasında yüz milyarlarca dolarlık enerji projeleri uygulama safhasına geldi.

Türkiye, bugüne kadar genelde ABD'nin enerji projelerine göre pozisyon belirledi. Bakü-Ceyhan bunun en belirgin örneğidir. Ancak bugün İran'dan gelen doğalgaz için yapılan anlaşma, şaibelere rağmen Rusya ile gerçekleştirdiği Mavi Akım projesi ABD inisiyatifinin dışında projelerdi ve her ikisi de Washington'ın şiddetli tepkisine yol açtı.

Hem Ortadoğu hem de Orta Asya enerji kaynaklarından uzaklaştırılan Avrupa Birliği, ihtiyacının önemli bölümünü Rusya'dan karşılıyor. Geçtiğimiz kış, Rusya ile Ukrayna arasındaki enerji krizinin Avrupa'ya yansıması, AB çevrelerini yeni arayışlara itti. Türkiye-İran ortak projesi bu alternatiflerden biri.

Rezervlerin yüzde 36'sına sahip olan ve gaz piyasasının kontrolünü ele alan Rusya, Türkiye'nin ABD ile işbirliğine dayalı projelerine hep karşı çıktı. Avrupa'nın enerji için önünde diz çöktüğü kişi haline gelen Putin, Türkmenistan ve Kazakistan'la yaptığı anlaşmayla Hazar'a ilişkin projesini önemli ölçüde tamamladı. Hazar çevresinde döşenecek doğalgaz boru hattı ile Rusya, Türkmenistan, Kazakistan kaynakları aynı ağa bağlandı. Bir süre önce de, Burgaz-Dedeağaç boru hattı için Yunanistan ve Bulgaristan'la anlaştı. Türkiye yine devre dışı bırakıldı. Proje ile Rus kaynakları Türkiye'ye uğramadan Karadeniz'den Ege'ye akacak. Yani Rusya Akdeniz'e indi.

Türkiye, 21. yüzyıl enerji savaşında etkin olmak için bir stratejik değer tanımlaması yaptı ve Ortadoğu, Orta Asya ve Avrupa arasında bir kavşak olma rolünü üslendi. Ancak sadece ABD ile ortaklık, kaynakları büyük oranda kontrol eden ülkelere uzaklık, söz konusu pozisyon için yeterli değil. Bu yüzden Türkiye, yeri geldiğinde ABD ve Rusya ile işbirliğini göze almaktan çekinmedi ve bu politikasını devam ettiriyor. Büyük oyunda hamleler çok daha sertleşecek ve tek taraflı davranmanın bir ülke için hiç de sağlıklı bir sonuçlar doğurmayacağını yakın gelecekte daha net göreceğiz.

Bu çerçeveden bakınca Türkiye-İran işbirliği'nin hem iki ülke ilişkilerine dev bir katkı olacak hem de iki ülke ile AB arasındaki dayanışmayı artıracak. Sanıldığı gibi Rusya'nın tepkisini de çekmeyecek. Anlaşma gerçekleşirse Türkiye ve İran'ın bölgesel etkisi daha da güç kazanacak.

Ankara şimdiden ABD'nin İran'a yönelik ambargosunu tanımadığını ortaya koydu. İran'a saldırı tehditlerinin yeniden tırmandığı, ağır ambargoların gündemde olduğu, ABD'nin bölge projesinin iki ülkeyi de tehdit ettiği, PKK'yı silahlandırdığına ilişkin tartışmaların alevlendiği bir dönemde bu yakınlık, elbette tepki çekecek. Böyle bir projenin siyasi sonuçları da olacak. En azından ABD'nin İran'a saldırısı durumunda Türkiye'nin pozisyonu şimdiden netleşiyor. Zaten İran'ın amacı da böyle bir krizde Türkiye'yi en azından nötr tutmaktan başka bir şey değil.

Özet şu: ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi ile Rusya'nın başını çektiği Büyük Avrasya Projesi çatışıyor. İran da Türkiye de kendi oyununu oynuyor.

yenişafak



Bu yazı 863 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2012 Türk-Kürt-Sünni..
    • 30 Mart 2012 Suriye satrancı, İsrail'e askeri üs
    • 16 Şubat 2012 En tehlikeli ihtimal: Ya savaş tersine dönerse!
    • 10 Şubat 2012 Hesaplaşma: Kim kimi tasfiye edecek?
    • 2 Aralık 2011 Bitti Esad, gerçekten bitti..
    • 18 Kasım 2011 Artık, Suriye ile savaş halindeyiz!
    • 9 Eylül 2011 Evet, Tahrir'de konuş! Tarihi değiştir! De ki...
    • 18 Ağustos 2011 İran-Suriye ve PKK: O 'kart' yine masada..
    • 10 Ağustos 2011 Altı saat ne konuştular?
    • 27 Temmuz 2011 Ölüm koalisyonu Haçlı savaşçıları..
    • 22 Temmuz 2011 Avrupa Birliği parçalanıyor..
    • 29 Nisan 2011 Cuma, öfke, kan...
    • 10 Şubat 2011 Barış beklerken savaş gelmesin!
    • 31 Aralık 2010 Bir casusa bu kadar para veriliyor mu!
    • 29 Aralık 2010 İki not ve bir kirli ittifak!
    • 24 Eylül 2010 İsrail-PKK bağlantısı bu işi bozabilir mi?
    • 3 Şubat 2010 Bu toplantı hiç de hayra alamet değil!
    • 17 Aralık 2009 İran-Suudi savaşına doğru mu gidiyoruz?
    • 8 Aralık 2009 Reşadiye'den kim ne mesaj veriyor?
    • 28 Ekim 2009 Birileri tarih yapıyor, bunu kimler yazacak?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,090 µs